Laiklik Yoksa Bilim Demokrasi Özgürlük Yoktur
T.B.M.M. başkanı İsmail Kahraman’ın “Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır.
T.B.M.M. başkanı İsmail Kahraman’ın “Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır. Dünyada üç anayasa laiklik var. Fransa, İrlanda, Türkiye. Tarifi de yok. Böyle bir şey olmamalı. Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım. Dindar bir anayasa olmalı” sözleri büyük tepki topladı. Gerçi sonradan tepkiler üzerine yaptığı açıklamada “ Yeni anayasa ile ilgili kişisel düşüncelerimiifade ettim.” Söylemi dahi tepkileri dindirmedi…
Meclise girdiğinde “Milletvekili yemini” ediyorsun. Bir bölümünde “Demokratik ve Laik Cumhuriyete… bağlı kalacağıma;… Büyük Türk milleti önünde NAMUSUM ve ŞEREFİM üzerine ANT İÇERİM” diyorsun. Üstelik meclis başkanı sözde TARAFSIZ’dır. Şahsi düşünceni bile açıklayamazsınız. Çünkü ülkemizin en sorumlu makamlarından birinde bulunuyorsunuz. Halkın iradesinin, milli iradenin oluşturduğu T.B.M.M. gibi yüce bir makamın başkanı söylediği her söz her cümlenin yükümlülüğünün önemini kavramanız gerekir.
Ülkemizin en sorumlu makamında bulunan yeminine sadık kalamıyorlarsa gereği ni yapmalıdırlar. Yine söylemleri de ülke yaşayanı için çok önemli… Doğru konuşmalıdırlar. Laiklik için örnek verdiği İrlanda da koyu Katolik olduklarından anayasalarında dini referans olup yanlış örnek vermekte sayın TBMM Başkanı… Oysa sevmedikleri LAİKLİK;” asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. Laikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler, ilerleme ve canlığın düşmanları ile gözlerinden perde kalkmamış doğu kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz.” Diyor 1930’da Mustafa Kemal ATATÜRK.
Sayın başkan “Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisine, demokrasinin olmaz ise olmazı LAİKLİĞE düşmanlık eden bir meclis başkanı yok hükmündedir, istifa etmelisiniz.” Görmüyormusunuz İslam dünyasının durumu ortada… Hemen yanı başımızda Kan, kin, göz yaşı kelle koparma ve katliamlar. İslam ülkelerinin en iyisi Atatürk Türkiye’si… Büyük kurtarıcının önderliğinde yapılan Aydınlanma Devrimleri sayesinde… Şimdi bu kazanımları yok edemezsiniz. Din siyasetin ve dünyaevi işlerin içinde olursa orada ahlak ve etik değeri zor bulursunuz.
Dinin, siyaset ve toplum üzerindeki hegemonya mücadelesi Cumhuriyet tarihimizin her döneminde var oldu. Bu günlere taşıyan 12 Eylül darbesinin mezhepçi uygulamalarıyla siyasal İslam lehine olmuş olup, laikliği al aşağıya alan uygulamalarla zorunlu din dersleri, diyanet işleri, imamhatip liseleri serbestisiyle (Arka bahçeler) Siyaset, eğitim kültür yaşamına devlet güdümlü çalışmalar. Tarikat ve cemaatlerin mahalli, genel anlamda örgütlenmeleri, onlara olağan üstü maddi kaynaklar oluşturmalarına yol vermeler, rejimi dini tarzda düzenleme gayretine kadar getirmiştir.
Gerçi bunlara 1920’de ATATÜRK cevabı vermişti… “Yer; Birinci Meclis… Ulu Önder Atatürk’ün başkanlık ettiği meclis’te, laiklik konuşuluyordu. Hilafet yanlısı bir din alimi, alaycı bir tavırla “Anlamadım, nedir bu laiklik?” diye sormuş. Başkanlık makamında bulunan Atatürk oturduğu yerden elini kürsüye vurarak, “Adam olmaktır hocam, adam olmak”… Laiklikle uğraşanlar ‘Dini siyasete alet etmek değil, siyasetin kendisi yapmak istiyorlar.” Aklın, bilimin egemen olduğu bir Türkiye istemiyorlar. Gelişmenin kapılarını kapatan, aklı, bilimi reddeten halka boyun eymeye, emre itaat etmeyi bir anlayış istiyorlar.