Piyasa yaralarını saracak
Darbe girişiminden ağır yara alan piyasalarda bu hafta toparlanma gayretlerinin öne çıkması bekleniyor. Borsanın dip seviyeleri yatırımcılara alım fırsatı sunuyor.
Başarısız darbe girişiminin ardından baş döndürücü bir hızla yaşanan gelişmeler piyasalarda şok dalgaları yarattı. Hafta boyunca TL ağır bir fatura öderken, Borsa İstanbul’da yüzde 13.3’lük kayıp yaşandı. Yeni eşikleri zorlayan dolar, Standard&Poor’s’un (S&P) Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi ile 3.0975 liraya çıkarak rekor kırdı. Siyasi ortamın riskli hale geldiğini düşünen yatırımcılar “önce sat, sonra bakarsın” stratejisi izledi. Merkez Bankası’nın 25 baz puanlık faiz indirimine giderek normalleşme “sinyali” vermesi ise TL’nin zayıflamasına destek verdi. Artan döviz talebi ile birlikte TL’nin kırılganlığını artırdı.
DÖVİZ BORCU ENDİŞE YARATIYOR
Geçen hafta yabancıların hızla Türk varlıklarından çıkmalarını önlemek için uzun süredir sesleri çıkmayan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Ali Babacan piyasalara olumlu mesajlar vererek panik havasını önlemeye gayret etti. Ancak, siyasilerden gelen açıklamalar yeterli olmadı. Güvenlik ve siyasi istikrara ilişkin yabancı yatırımcıların giderilemeyen endişeleri ile dolar zirveye tırmanırken, hisse senedi piyasalarında sert satışlar yaşandı. Borsa İstanbul bir haftada yüzde 13.3 değer kaybederken, piyasa değeri de 78 milyar lira eridi.
TL, başarısız askeri darbe girişiminin ardından, yüzde 5.5’lik değer kaybı ile son sekiz yılın en sert düşüşünü yaşadı. Üstelik dolardaki yükselişi fırsat bilen yerli yatırımcıların bir haftada 8 milyar dolarlık net satış yapmaları dolardaki yükselişi frenlemeye yetmedi.
Türk bankalarının yurtdışındaki kuruluşlara 120 milyar dolar borçlu olduğuna dikkat çekilirken, şirketlerin toplam döviz borcunun 200 milyar dolara ulaştığı vurgulanıyor. Türkiye’deki yatırım ortamına olan güvenin yeniden tesis edilememesi ya da kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirmesi durumunda dış borcun çevrilmesi çok güç olacak. Ayrıca döviz borcu olan birçok şirket için de tehlike çanları çalmaya başlayacak.
Geçen hafta piyasalarda yaşanan büyük şok dalgasından sonra bu hafta “hasar tespiti yapılması” ve dipten çıkış arayışlarının öne geçmesi bekleniyor. Nitekim, borsada ucuz fiyatı fırsat olarak gören yabancılar da alım bölgesine girmeye başladı. Londra merkezli fon yönetimi şirketi GAM, Borsa İstanbul’da ucuz hisse toplamaya çalışırken, Blakfriars varlık yönetimi şirketi fon yöneticisi Anastasia Levashova, “Fiyatlar o kadar düşük ki almamak aptallık olur” değerlendirmesi yaptı. Piyasaların en büyük kabusu ise Türkiye’de hukuk kurallarının rafa kaldırılması ve sertlik yanlısı bir yapılanmanın ortaya çıkması. Societe Generale gelişen piyasalar stratejisti Phoenix Kalen, daha sert bir yönetime geçişin piyasa güvenini olumsuz etkileyeceğini belirtti.
FIRTINA DİNMİYOR
XTB Menkul Değerler Araştırma Müdürü Arzu Toktay, yurtdışı piyasaların gündemindeki Amerikan Merkez Bankası (FED) ve Japon Merkez Bankası (BoJ) toplantılarının yanı sıra yurtiçi piyasaların 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi dolayısıyla ilave bir hareketlilik içinde olduğunu belirtti.
Amerika’da tarım dışı istihdam, perakende satışlar ve konut sektörü verilerinin son zamanların en iyi performansını gösterdiğini belirten Toktay, aralık ayında faiz artırımı beklentisinin yüzde 38.5 seviyesine yükseldiğini kaydetti. Toktay, “Diğer taraftan 29 Temmuz toplantısında Japon Merkez Bankası’nın (BoJ) faiz indirimine gidebileceği ve hükümetin ek teşvik paketi açıklayabileceği belirtiliyor” dedi.
Yurtdışında “büyüme ve faiz oranı farkı” ile güçlenen doların yurtiçinde kırılgan piyasa koşulları nedeniyle Türk Lirası üzerinde ilave baskı kurduğunu anlatan Toktay, “Ancak içerideki gündem dış piyasaların önünde ve yapısal reformlar, ekonomik anlamda alınacak önlemler piyasalarda normalleşme için daha önemli görünüyor. Parite tarihi yüksek seviyelerdeki volatiliteyi taşımakta zorlanabilir. Dolar kısa vadede geri çekilebilir. Buna rağmen henüz yatırımcı Türk Lirası’na güven için yeterli sebep görmüyor” dedi. Toktay, doların 3.03 liranın üstünde kaldığı sürece 3.10 ve üzerine çıkma potansiyelinin mıknatıs etkisi yarattığını ifade etti.
FED KARARLARI ÖNEMLİ OLUR
VENBEY Yatırım Araştırma Müdürü Barış Ürkün, geçen hafta yaşanan başarısız darbe girişimi ve Olağanüstü Hal (OHAL) kararının ardından, piyasaların yurtiçi gelişmeleri dikkatle takip etmeye devam edeceğini ifade etti. Ürkün, bu hafta dövizdeki hareketlerin ve OHAL süresince gerçekleşecek uygulamaların yanı sıra darbe girişimi sonrası olası provokatif eylemlere karşı piyasaların hassas olmaya devam edeceğini belirtti.
Ürkün, “OHAL’in ilanından sonra hem piyasalara güven veren mesajların sürmesi hem de birlik ve beraberlik içinde süren dayanışma hareketlerinin devam etmesi haftanın son gününde volatilitenin düşmesinde etken oldu. Bunu 5 yıllık kredi iflas takası primindeki (CDS) geri çekilmeden de görebiliyoruz. Baktığımızda CDS priminin 21 Temmuz’daki 298’den 272’ye gerilediği gözlendi. Dolar ise 3.0970 lira zirvesini aşamayarak tekrar 3.04’lere geri çekilebildi” yorumunu yaptı. Ürkün, bu hafta ABD Merkez Bankası’nın (FED) toplantısından sonra yapılacak açıklamaların da kur ve altının seyri üzerinde etkili olacağına dikkat çekti.
GÖZLER ÇETİNKAYA’DA OLACAK
Bu hafta Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın yapacağı Enflasyon Raporu Sunumu’nda vereceği mesajların piyasalar açısından büyük önem taşıdığını anlatan Kapital FX Araştırma Uzmanı Enver Erkan, “Çetinkaya’nın konuşmasında hem son dönemde oluşan piyasa oynaklığına, hem de ilerleyen dönem enflasyon görünümüne dair öngörülerin odak noktası olmasını bekliyoruz. Merkez Bankası’nın likidite sıkışıklığı yaşanmaması için aldığı önlemler var, bu önlemler para politikasında değişimlere veya sadeleştirme hamlelerinde ara vermesine neden olabilir mi; bunun mesajını arayacağız. Bizim beklentimiz Merkez Bankası’nın ilerleyen dönemde mevcut politikalarından taviz vermemesi yönünde” yorumunu yaptı.
TL’nin Standard&Poor’s’un kredi notunu indirmesi ve Bakanlar Kurulu’nun 3 ay süreyle OHAL ilan etmesi dolayısıyla tarihinin en dip seviyelerine gerilediğini hatırlatan Erkan, haftanın son günlerinde görülen sakinleşmeye rağmen dolarda yukarı yönlü risklerin masada kalmaya devam ettiğini dile getirdi. Erkan, “Artan piyasa oynaklığı, öngörülebilirliği sınırlıyor” dedi.
KARAMSAR TABLO UZUN SÜRMEYECEK
Gelecek haftalarda yurtiçinde siyasi tansiyonun yüksek kalması halinde tahvil faizi ve 5 yıllık kredi iflas takası primindeki (CDS) yükselişin devam etmesine neden olacağını kaydeden ALB Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Rıdvan Baştürk, kısa vadeli tablonun karamsar görünmesine rağmen, bunun kalıcı olmayacağını kaydetti.
Baştürk, “Düşük küresel büyüme ve deflasyonist bir dünyada reel büyüme gösteren diğer ekonomiler gibi Türkiye de tekrar ön plana çıkacaktır. İçinde bulunduğumuz kötü günlerin atlatılması ile birlikte TL cinsi varlıklara (tahvil, hisse vb.) olan yabancı ilgisi tekrar artacaktır. Ancak bunun için siyasi riskin olabildiğince azalması gerekiyor. Çünkü kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimi yönünde sinyal vermesi TL cinsi varlıklar üzerinde baskı yaratıyor. Olası bir not indirimi durumunda yurtiçinde yaklaşık 10 milyarlık dolarlık bir sermaye çıkışı gerçekleşebilir. Bu durum yurtiçi piyasalar açısından oldukça olumsuz olur” dedi.
MERKEZ BANKASI FAİZ İNDİRİMİNE DEVAM ETMELİ
Alnus Yatırım Stratejisti Dağhan Gökçe, Merkez Bankası’nın uyguladığı sıkı likidite politikalarının kredi arzında azalma, tüketici güvenindeki yavaşlamayla birleştiği takdirde Türkiye ekonomisinin 2016 büyüme potansiyelinin yüzde 4’ün altına düşebileceğine dikkat çekti. Geçen hafta yaşanan başarısız darbe girişimi ile büyüme beklentilerinin yavaş yavaş yüzde 3-3.5’lere doğru çekildiğini kaydeden Gökçe, “Özellikle ikinci çeyreğin neredeyse tamamına ve üçüncü çeyreğin başlangıç dönemine denk gelen bu gelişmeler, tarihsel olarak tüm yıl büyümeye katkı yapabilecek ölçüde önemli. Zira ikinci ve üçüncü çeyrek büyümeleri tarihsel trend olarak senelik büyümeye en fazla katkı sağlayan dönemler” değerlendirmesini yaptı.
BÜYÜMEYE DESTEK VERSİN
Merkez Bankası’nın sadeleştirme politikası altında faiz indirimlerine devam etmesi gerektiğine işaret eden Gökçe, özellikle koridor simetrisinin daraltılmasının yurtdışından para girişlerinde TL’nin değer seviyesinin daha net olması bakımından yol gösterici olacağını vurguladı. Gökçe, bu global faiz ve enflasyon ortamında Merkez Bankası’nın büyümeye destek vermesi gerektiğini belirtti.