Kafalar Bi' Dünya
Saliha Bektaş
Hepimiz sindirim sisteminin bedenin bir uzvu olduğunu biliyoruz. Hazımsızlık çoğu insanın yaşadığı bir durum günümüzde. Sebep olarak ihtiyacımızdan fazlasını alıyoruz bünyeye diyebiliriz. Ve sindirmekte zorlanıyoruz. Akabinde türlü çeşit hastalıklar birbirini tetikliyor.
Tabiki konu edeceğim şey beden sağlığı değil, onu uzmanları yapar. “Yarım doktor candan yarım hoca imandan edermiş” derler. Benim yazımda dikkatinizi çekmek istediğim konu obezite olmuş beyinlerdir.
Son yüzyıl bilgi çağı olduğunu biliyorsunuz. İnsanların istediği bilgiye kolayca ulaşabilmeleri zaman içersinde bilgi kirliliğine sebep olmaya başladı ve insanların kafaları oldu bi dünya. Ama ilginç olan cahillik baki kaldı. Özür dilerim haddimi açmak istemezdim . bunu bu şekliyle neden söyledim? Kemdi sorunlarına çözüm bulamayan bir sürü insanı görürüz çevremizde. Yanlış olmasın. Burada dış etkenli sorunlardan bahsetmiyorum. Daha çok sorunlarımıza takındığımız tavırlarla alakalı ve daha çok iç meselelerimizle ilgi konulardan bahsediyorum. Bunun neticesinde yeni bir meslek alanı çıktı ortaya.
Yaşam Koçu:
“Koçluk, bir insanın gelişmesine, yeni bir beceri, yetkinlik veya davranış öğrenmesine, kendisi için koyduğu hedeflere ulaşmasına veya bir problemini çözmesine destek olmakmış.”
Düşünün bir kere, bu zamanda aklıda para ile satıyorlar. Bu akıl ile gidersek havayı da satın alırız. Gerçi hava parası denen bir şey vardı zaten. Her durumda fırsatı değerlendiren uyanıklar olacaktır. Anlaşılan odur ki; bilgi kullanmayı bilmeyen için yükten ibarettir. Bu yüzden onu herkes elinden çıkarmak istiyor. Ve edindiği bilgiyi biri diğerine pazarlıyor. Kısacası bilgi alınıp satılan bir meta oldu. Bir nevi iş ortaya düştü.
Yazık! Her şeyi tüketmekte ne kadarda mahiriz. Tüketim toplumu olduk gerçekten. Duyguları çoktan tükettik. Şimdi de bilgiyi tüketiyoruz. Belki de farkında olmadan biz tükeniyoruz.
O zaman her bitiş bir başlangıçtır diyerek, yeni bir başlangıç yapalım. Yeni bir çağ oluşturalım. Bilgiye ahlak katalım, inanç katalım, duygu katalım. Öncelikle bilmeye kendimizden başlayalım. Yunus Emre’nin ifadesiyle;
İlim ilim bilmektir, / ilim kendin bimektir
Sen kendin bilmezsin / Bu nice okumaktır.
Yani bilmeye önce kendimizden başlayalım.
Derinlere bi dalalım.
Unutmayalım ki, mercan derinlerde bulunur.
Oralardaki cevheri bulalım.
Ve o cevheri, oraya koyanı fark edelim.
Bu fark ediş sayesinde yalnız ve çaresiz olmadığımızı artık haykıralım.
Bu bizim ilk bilgimiz olsun. Ve bunu hiç unutmadan hatırda tutalım.
Bundan sonra heybemize ihtiyacımız kadar bilgi alalım.
Faydamıza olan bilgiyi kullanalım. Tecrübe edelim. Sağlamasını yapalım.
Hesap doğru tutarsa vicdan terazisine koyup onaylatalım.
Vel hasıl, Hakkı, sahibine teslim edelim. Faydasız bilgi den Allaha sığanalım.