Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sinop 23°C
Hafif Yağmurlu
Sinop
23°C
Hafif Yağmurlu
Cts 9°C
Paz 7°C
Pts 10°C
Sal 11°C

ŞUYUU VUKUUNDAN BETER OLDU.

21 Ocak 2014 15:27

İlyas Özdemir

17 Aralık operasyonu için yazacağım yazının başlığını atarken “şuyuu vukuundan beter oldu” Arapça kökenli bir sözdür. Yani bir şeyin söylentisinin yayılması, onun gerçek olmasından daha kötüdür anlamı taşımaktadır. Hırsızlığın her türlüsü kötüdür ve savunması da yapılamaz..



Ülkemizde bu güne kadar gelmiş geçmiş siyasetçilerde bu tür şaibeli durumlar olmuş mudur diye sorarsak, evet her dönemde bu tür olaylar olmuştur.



Bu yolsuzluğun ilk günlerinde Sayın Başbakan yolsuzlukla adı anılan Bakanlarını görevden almış olsaydı, bana göre daha fazla güven kazanmış olacaktı.Tabi ki Devletin de bir işleyişi vardır.Görevden almanın da usul ve kaideleri vardır..Biraz geç davranıldı ve akabinde Polis müdürlerinin görevden alınması,hiçbir şey olmasa bile acaba bu görevden almalar neyin nesi diye bir soru işareti doğurdu insanların kafasında..



Devletin içinde değişik yapılar oluşmuş olabilir,Bunları Devletin içindeki birimlerin tespit ederek ilgili makamlara bilgi vermesi gerekiyordu..Bu işi yapacak olan yine Devletin istihbarat elemanları ve bu birimin başında olanlardır.Bu konuyu başka birilerine  neden burada bu insanlar var diyemezsiniz.Varsa Devlete zarar verecek birileri,Bugün alındığı gibi o günde onları görevinden alıp,düzgün insanları yerleştirmeniz gerekirdi.



Bu yakalanan paraların Devletin kasasından alınıp alınmadığı da benim için önemli..Bu yargılama sürecinde ortaya çıkacaktır.


Siyasi partilerde  yönetimde olup, parasal imkanı olan yöneticiler seçim dönemlerinde partiye yardım ederler.Bu gelenek yıllarca vardır.Bazen partiye genel merkezden yeterli para gelmez,Yönetim kurulu kendi arasında para toplayarak bina kirası ve buna benzer masrafları yaparlar.Ben bu misali verirken ilçe bazında düşünerek veriyorum.bir partinin genel merkezi olarak düşünülürse paranın rakamı yüksek meblağlara çıkabilir.. böyle bir durumda söz konusu olabilir mi diye düşünüyorum..



Bu paralar seçilmişlerin cebine değil de ülkemize bir şekilde hizmet olarak dönecekse buna söylenecek çok şey yok. Ne olursa olsun bu paralar eleştirilere açık… İnsanlar kendi istediği gibi yorum yapabiliyorlar. Bizler hayır için cami ve buna benzer yerlere para verdiğimiz  zamanlar oluyor..Bunun nasıl kullanıldığını bilen var mı? Tek bizi rahatlatan, ben iyi niyetle sevabını bekleyerek bağışımı yaptım. Bağış yaptığımız  kişi veya kurum yöneticisi hata yapacaksa günahı onundur.Konu biraz buna benzediği için örnek gösterdim..

  Yolsuzluk yapıldığı iddiası var ama bu dönemde çok güzel hizmetlerin yapıldığı da bir gerçek..Bunları kaleme almaya başlarsak birkaç sayfa yetmez.Bunu da gözden kaçırmamak lazım..

 

Önce şu tespiti yapalım: Bu kavgayı kim başlattı?

Bana göre Sayın Fethullah Gülen Hoca Efendi ve cemaati başlattı.

Neden başladı? “Ama efendim hükümet dershaneleri kapatacaktı…”ülkenin karına olacaksa kapatabilir… faydalı görüyorsa kapatır.Hükümet bu konularda karar alabilir.. Yerine ne koyacak, ne olacağını karara bağlanmadan ilgililerle oturur konuşursunuz. Şöyle yapalım dersiniz. İnsanlar konuşarak anlaşabilirler… Mümkünse anlaşırsınız. Değilse, yargıya gidersiniz. Yine olmadıysa, Devletle kavga edecek değilsiniz. Mecburen kabulleneceksiniz.


Cemaat böyle yapacağına hükümete savaş açtı. Yargı ve emniyetteki adamları ile hükümeti düşürmek için kısa ve uzun vadeli dosyalar, soruşturmalar yoluyla hükümeti halk nezdinde itibarsızlaştırmaya kalkıştı. Yakında olacak üç seçimde halkı yönlendirmeye çalışarak hükümeti düşürmeyi hedefledi. Bu hareket bu şekliyle hiç şık olmamıştır…



Hoca Efendi Şöyle bir demeç, bildiri, açıklama yayınlamalı:

“Ben bu zamana kadar Müslümanlara hep dua ettim, beddua etmedim. Ama o gün çok dolmuştum, bir boşluğuma geldi, ben de insanım ve bazen duygularıma mağlup olurum; o bedduayı öyle yaptım. Keşke yapmasaydım. Keşke arkadaşlarım da yayınlamasaydı. Şimdi görüyorum ki o yolsuzluk dosyaları da çok usulüne uygun yapılmamış. Bedduamı Duaya çeviriyor, o haddini aşan yargı ve emniyettekilerle ilgimi kesiyorum. Kendi üzüntümü Rabbimle paylaşıyorum, benim üzdüklerimden de özür diliyorum.” Müslüman’a yakışanı budur bence..Ülkemizde Gülen cemaatine güzel işler yapıyorlar düşüncesiyle bir çok insan yardım yapıyor.Bu din işleri siyasetten uzak olmalı..Size yardımcı olan bağışta bulunan her görüşten insan var.Bunları kırmaya,bunları ne haliniz varsa görün deyip küstürmeye ne gerek var.


Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve etrafındaki arkadaşları da kendilerine kurulan tuzağı anladıklarını ve bu tür hak isteme şeklinin uygun olmadığını,benim ve ekibimin kendimize yakın gördüğümüz Sayın Fethullah hoca ve grubunun karşılıklı konuşarak,anlaşarak bir noktaya gelinmesi  gerekliliğini karşılıklı yansıtarak benimsemek gerekmektedir.. Başka ülkelerin dolduruşuna gelinmesi uygun bir davranış olmamıştır.


Sayın Başbakan doğru bildiğini yapmaya devam edeceğin den kimsenin şüphesi yok. Müslümanlara kavga değil iş birliği yakışır, öyle de yapmalıdırlar. Bu grupların adam harcama lüksleri yoktur.                         

Ne Sayın Fethullah Gülen Hoca Efendi, ne de Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gibi insanlar ve etrafındaki cemaatler kolay yetişmiyor. Öyleyse kolayca harcayıp da birbirlerini yok etmemeliler.sayın fethullah hoca efendi geri adım atması durumunda,Sayın Başbakan da bu işin üzerine fazla gitmemelidir. Gerekli tedbirler alındığını görüyoruz..Bu işten Ülkemiz zarar görüyor. İyi niyetle İslam a dayalı düşünen insanlar iki tarafa da kırılıyor.Bu işlerin bu noktalara gelmemesi gerektiğini düşünüyorlar.Bende bu şekilde düşünenlerden biriyim..


Söyleyeceklerim İki grup içinde geçerli; Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever. Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”(Hucurat 9-10) kur’an ı kerimin emirlerini yasaklarını çok iyi bilen, anlayan bu iki grup nasıl oluyor da bunları bilerek bir birlerine düşebiliyorlar, bunu anlamak izah etmekte bile zorlanıyorum. Demek oluyor ki işin içine Menfaat girince her şey alt üst oluyor. Sizlerin bu hareketi genel olarak Dine de zarar veriyor.


Etrafımıza bir bakalım, bu kavgaya kimler sevinmektedir?!

Bakın İran’a ambargonun kaldırılması da Türkiye’yi iktisaden boğma kampanyasının bir parçası. İran’dan Ambargo kalksın, ama niyetleri İran’ı rahatlatmak değil. İşin içinde başka işler var.. Bugünkü yolsuzluk soruşturması da  bir kılıf gibi gözüküyor, Kibrit çöpünü gözünüze çok yaklaştırırsanız, arkasında bir ormanı kaybedersiniz..


Türkiye üzerinden İran’a da mesaj var ve Türkiye’deki İran paralarına el koymak gibi bir plan da söz konusu. Cohen apar topar Türkiye‘ye  boşuna gelmedi.. Türkiye’yi iktisaden boğmak isteyenlerin kirli bir oyunu söz konusu. Birileri herkesi izler, dinler, takip ederken, nasıl bu kirli oyunu görmez ve hatta onların oyununa alet olur! Karar sizlerin…Bu konuyu daha çok genişletebiliriz..


Bu işin içinde, ABDİngiltere ve İsrail’in derin adamları var. Türkiye’den para kaçışını hızlandırmak, girişini engellemek ve Türkiye’yi İsrail’e karşı politikalarından ve İslam dünyasına kötü örnek olmasından dolayı cezalandırmak istiyorlar.. Türkiye’nin İslam dünyasına, Türki ülkelere ve Afrika’ya yaptığı yardımları engellemek ve Mavi Marmara’nın intikamını almak istiyorlar.. Cemaat TSE damgalı Laikleştirilmiş bir İslam anlayışının misyonerlik merkezi olacaktı. Aksi yönde durumlar ortaya çıktı. Bu projenin sahipleri bu süreci engellemek için düğmeye bastı. Bana göre durum bu.


Gerçekleri saptırmanın ve inatlaşmanın kimseye faydası yok. Oynanan kirli bir oyundu. Artık deşifre oldu.. Bu oyunun içindekiler dört grupta toplanabilir. Büyük bir çoğunluğu saf ve iyi niyetli insanlar.. Ama aldatıldılar.. Şunu da görelim ki, birileri iş almak ya da bir takım kadrolara yerleşmek için bunların arasına karıştı.. Onun altında profesyoneller var. Cemaatin maaşlı kadroları.. Onlar da bu sempatizanların içinden seçilen kişilerden oluşuyor.. Şimdi sükûnetle ne olup bittiğini anlamaya çalışın. Söylenenleri dinleyin ve dünden bu güne yaşananları bir de bu gün gelinen noktadaki iddialar ışığından bir kez daha konuları gözden geçirmek gerekiyor.


İsrail ve uluslararası sistemin Islama ve Müslümanlara karşı planları deşifre oldu.. Bu durum dostluk ve işbirliği ile açıklanamaz.. Biz biliyoruz ki, bu güne kadarki terör olayları, savaşlar ve darbeler uluslararası sistemin önümüze çıkarttığı engellerdi. Derin devlet yapılanması da bu kirli oyunun bir parçası idi. 

Bu şeytani oyunun planlayıcıları bizleri temiz toplum söylemleri ile aldatmasın..Kötü bir tezgah hazırlamışlar.. İşin reklamasyonu da tamam. Ayakkabı kutusunda dolarlar, adam boyu rüşvet görselleri.. Sahi cemaat başka ülkelerden topladığı yardım paralarını hangi ülkelerden ya da hangi kolilerle aktarıyordu! Bunları da tekrar  tekrar yazmak konuşmak bize bir şey kazandırmayacaktır.

 

Gezi'den bu yana acaba ekonomik kriz çıkararak mevcut hükümet den kurtulabilir miyiz hesaplarını yapıyorlar. 17 Aralık'ta yapılmak istenen de budur. Borsada aşağı yukarı yüzde 25-30'lara yakın bir kayıp var. Dolar 1,76 kurundan 2,20'leri aştı. Bu arada bazı yayın organlarının bıyık altından gülüyorlar, adeta seviniyorlar. Bu darbe severlik değil de nedir? Bu ülkeyi seven insan böyle davranabilir mi? Kaybeden, zarar gören tüm Türkiye’dir. 17 Aralık operasyonunda da aynı Gezi olaylarında olduğu gibi her ne kadar görünen hedef mevcut hükümet ise de, esas görünmeyen hedef Türkiye’dir. Gelişen, büyüyen, kalkınan Türkiye'dir. Sonuç itibariyle hedef Türkiye'nin durdurulmasıdır. Şu an itibariyle elbette ki bu bir darbe girişimidir.


Sonuç olarak hepimiz bu geminin içindeyiz.Ülkemizde güzel işler yapılırsa bu hepimize yansıyacaktır.Kötü yönetilir ve kötü işler yapılırda bu kayıp hepimizin olacaktır.Demokratik olmadığını söyleyenlere rağmen,Demokratik bir ülkede yaşıyoruz.Önümüzdeki süreçte seçimler var.Bu seçimlerde vatandaş anladığı şekilde demokratik hakkını kullanacaktır..Hükümeti indirmenin en güzel yolu budur.Bunun dışında türlü Entrikalarla mevcut hükümeti yıpratmak,yıkmak,doğru ve benimsenecek bir çözüm değildir…Seçimle gelen,seçimle gitmelidir..Şunu da iyi hesap etmek lazım,Bu hükümet gitti diyelim,gelecek  hükümet büyük olasılıkla koalisyon hükümeti olacak.bu günkü kadar istikrar sağlanabilecek  mi? Gelen,gideni aratacak mı? Bunlarında hesabını yaparak kararımızı vermemiz gereklidir.


 Ülkemiz için kim güzel hizmetler edecekse, manevi varlıklarımıza kim sahip çıkacaksa, gelecekte de Allah onlara hizmet etmeyi nasip etsin.. Sevgi ve saygılarımla..


İlyas ÖZDEMİR
Ayancık Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.