BİR GARİP ''FESTİVAL''
Volkan Atılgan
Kent tarihi arşivimiz ,hafızamız yok denecek durum da.Dolayısıyla 30-40 yıl öncesine dair her hangi bir konu ile ilgili araştırma yapmaya kalkarsanız bilginiz olsun; Ayancık Askerlik şubesi dışında hemen hemen hiç bir kurumda Arşiv ile karşılaşamazsınız!
Ayancık Belediyesi de bu arşivsiz kurumlardan biri. Bu yıl 24.sü düzenlenecek ''festival'' etkinliklerinin geçmiş kesitlerinden örnekler vermek istedim ancak nafile hiç bir arşiv mevcut değil ellerin de.
Efendim Ayancık Keten Festivali şimdiler de adı ''Kültür, Keten, Ahşap'' şeklinde anılmaktadır! Bilinenin aksine Rifat Örnek dönemin de değil Merhum Bahattin Karakaş'ın Belediye reisliğinin son yılların da fikri olarak şekillenmiş ve bir şenlik havasında ilk olarak 1988'de kutlanmış. Ardından 1989 yılından başlayarak eski belediye reislerimizden Rifat Örnek döneminde geliştirilmiş.
Yerel Festivallerin genel amacı; küreselleşmenin yarattığı homojen mekanlardan biri olmak istemeyen, yerel kimliğini ve özelliklerini koruyarak dünya sahnesinde yer almak isteyen kasabaların ve kentlerin ''ben buradayım'', "beni ben yapan şeyler ile buradayım'' diye haykırmasıdır.
Acaba durum bugün Ayancık'ta böyle mi? Acaba Ayancık tüm dünyaya ''ben buradayım'' diye haykırıyor mu?
Keten ile Orman ile bağları kesilmiş durumda. Bilenler bilir keten ip üretimi olmadığı için ip bulamazsınız! Ahşapa gelince durum orada daha da içler acısı; bir kaç kavela üreticisi olmasa neredeyse hiç bir katma değer yaratamıyoruz bu konuda da.
Ayancık Keten Festivalinin son ''10'' yılın makyaj odaklı belediyesinde ki karşılığı malesef "Açık düğün salonu" oldu. Oysa ki "slogan" konusunda sınır tanımayan Ayancık Belediyesi "Türkiye'nin en iyi hizmet veren belediyesi olmak" iddasındaysa! … Ayancık'ın kendi gelenek, göreneklerini, yemeklerini, tarihsel kimliklerini korumasını öngören, hangi alanlarda güçlü ve zayıf olduğunu analiz eden ve sahip oldukları şartlar çerçevesinde bir strateji geliştirmeyi teşvik eden, Ayancık'ın dokusunun, renginin, müziğinin ve hikayesinin uyum içinde, şehir sakinlerinin ve ziyaret edenlerin zevk alabilecekleri bir hızda yaşanmasını amaç edinen; yerel zanaatları, tatları ve sanatları sadece eskilerin hatırlayabildiği kavramlar olmaktan çıkarmak için bunları çocuklarımızla ve misafirlerimizle paylaşan; bu hayatın tek amacının bir yerlere yetişmek olmadığını, içinde bulunan andan zevk alınması gerektiğini insanlara hatırlatan olmalıdır ki "iddaa" yerini bulsun!
*Bu hali ile Türkiye'nin en borçlu 20 belediyesinden bir olan Ayancık Belediyesi; daha mütevazi bir tavır içerisinde olursa; Ayancık'ta yaşayan bizler "Türkiye'nin en pahalı kaynak suyunu" bizlere satmasını, Ayancık'ın her bir noktasını beton yığınına çevirmesini, belediyenin halkın varlıklarını, taşınmazlarını satmasını, devretmesini, kiralamasını (Hamam, Belediye lojmanları, Apart Otel, Yaman Okay parkı) ve daha niceleri!. Sineye çekebiliriz !.