Töre
Erdoğan Erkaymaz
Diyarbakır’da aile meclisinin aldığı kararla (töre gereği) öldürülen, Batman çayına atılan 15 yaşındaki … kefensiz gömüldüğü iddia edilen olay, ülke gündemimizde yerini almış, kadınlarımızın töre diye adlandırılan ilkel yöntemle kendi ahlaksızlıklarını örtmesi için kullanıldığı ve cinayete kurban etmeleri üzere bu yazımı kaleme aldım.
Ataerkil toplumlarda zina etmek, evlenmeyi reddetmek, boşanmaya çalışmak, tecavüze uğramak gibi nedenlerle; başta özellikle kadınlar olmak üzere aile fertlerine yönetilen şiddet TÖRE ve NAMUS SUÇLARI’dır. Bu suçların büyük bir kısmı cinayetle sonuçlanır. Birlemiş Milletlerin tespitine göre dünyada her yıl yaklaşık 5 bin kadın veya genç kız töre ve namus cinayetlerine kurban gitmektedir.
Töre ve namus cinayetlerini iten sebeplerden; aile içinde kadının itaatsizliği % 35, iftiraya uğrama % 17, sevdiğine kaçma ve buluşma %20, şiddet ve baskı sonucu kaçma %10, bekaret kaybı %9 olarak belirlenmiş olup, çoğu da töreye dayandırılarak cinayetin meşrulaştırılmasıdır. Toplum içinde onay görmesi, desteklemesi madur ve madurun ailesi tarafından kabullenilmesi de ayrı bir boyutudur.
Yine ilginç bir istatistikte; Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Aytekin Sır’ın Türk, Kürt, Zaza, Arap, Alevi köylerinde ve kırsal kesimden göçün kent merkezine yoğun olarak yaşandığı yerlerde yapılan anket sonucunda;
Namus nedir?: %32.9 karım, bacım, annem, %18.4 dinin emrettiği, %13.7 erkeğin şerefidir.
Töre nedir?: %52.2 atalarımızın koyduğu kural, %17.2 dini kurallar
Kadının görevi nedir?: %49.9 korunmaktır, %28.6 söz dinlemektir
Erkeğin görevi nedir?: %70 sahip çıkmaktır, %13.9 denetim altında tutmaktır
Namusu korumak kimin görevi?: %23.9 babanın, ağabeyin, %21 ailedeki tüm erkeklerin, %20.9 kendinin
Cezalandırılmalı mı?: %83.7 evet
Ne ceza verilmeli?: %37.4 öldürülmeli, %28.5 boşanmalı, %3.3 kendini öldürmesi
Cezasını kim vermeli?: %64.3 kocası, %5.4 hukuk, %3.3 şeriat, %2.6 ağabeyi…
Sanırım bu tablo yoruma gerek bırakmamaktadır.
Ülkemizde tanım yerindeyse tam bir kadın katliamı yaşanmakta. Oysa ülke yönetenleri kadını şiddetten korumayı vaat edip uluslar arası sözleşmeleri imzalamaktalar. Kadınlar güpegündüz yollarda, hastanelerde vahşice katlediliyor. Bu konu üzerine bana ne deyip susuyoruz. Oysa toplum olarak hepimiz suçluyuz.
Bu cinayetlerde başrolde kadın, kahraman erkek olur. Bu güne kadar da bu konuya; sosyologlar, psikologlar, yönetenler toplumsal olarak bakmayıp, bireysel olarak bakmışlardır. Ne kadar lüzumsuzca, mide bulandırıcı olay varsa töre kalıbına sokulmuştur. Bakire olmayan kadın baba evine yollanır, kocası ölen kadın kocasının kardeşiyle evlendirilir, zavallıca kendilerine koydukları kanun olup sayısız masumun öldüğü aptalca bir durumdur.
Feodal yaşamın devam ettiği yörelerimizde, kasten cahil bırakılanlar için kendilerini töre krallığıyla yönetirler, hatta kendi davalarıyla baş başa bırakmak en namussuz seçim yatırımıdır. Seçim mevsimlerinde töresel oylarla ayakta kalan politikacıların da işine gelmiş olacak ki, bu güne kadar caydırıcılığı olan yasa dahi çıkarmamışlardır. Bu güne kadar törenin elinden bu mağdurları ancak toprak almıştır.
Sonlarken Kemal Tahir’den “Kahpenin dişisi erkeği olmaz. Kahpelik huydur. Söz verip tutmamak, borcunu inkar etmek, birini casuslamak, arkadan adam vurmak, kendinden zayıfı ezmek, hatta korkmak bile yerine göre kahpeliktir” sözüyle bitirmek istedim.
Sevgi ile kalın…