İsrail Özür Diledi
Erdoğan Erkaymaz
ABD başkanı Obama'nın sona eren İsrail gezisinin son saatlerinde kritik bir gelişmeyle Obama'nın insiyatifiyle Başbakan Erdoğan'ı arayan İsrail Başbakanı Netanyahu, 9 Türk vatandaşın öldüğü Marmara Operasyonu nedeniyle özür diledi, tazminat ödemeyi kabul etti. Ülkemizde bir bahar havası esmeye başladı. Biz bunlar için füze kalkanı kurdurmamış mıydık? Artık özür de dilesinler, dilemezlerse çok yanlış olurdu.
Tüm televizyon yayınları alevler görüntüsü içersinde son dakika olarak vermesiyle, hemen gündemimize yerleşti. Konu üzerine programlar yapılmaya başladı. Gazetemizin köşe yazarları yazılarında yer verdiler. Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'ın yazısının bir bölümünü paylaşmak istiyorum. "Gazlamada Ayar Kaçarsa" başlıklı yazısında "Gazlamada ayar kaçınca… Bazı hususlarda 'görünmez' oluyor. Mesela… İsrail Başbakanı Netanyahu'nun 'Neden özür diledik?' açıklaması… Diyor ki Netanyahu… -Suriye'deki kriz derinleşiyor. -Suriye'deki kimyasal silahların terörist grupların eline geçme riski var… -Bu bizim için en büyük tehlikedir. Türkiye ile İsrail bölgesel sorunlara birlikte karşı koyacak. Demek ki neymiş? İsrail, Türkiye'nin müthiş etkili, inatçı ve kararlı politikasından bunaldığı için değil, kendi geleceğini garanti altına almak için özür dilemiş" diyor.
Şu bir gerçek ki, İsrail kendi çıkarının yanında ABD'nin isteği, hatta ısrarı ve baskısıyla özür diledi… Şimdi akıllara şu gelmiyor mu? ABD İsrail'e bu özrü sağladığından dolayı Türkiye'den neler kopardı? Yine biliyoruz ki İsrail, İran'dan gelecek tehdit veya ona karşı düzenlemeyi düşündüğü saldırı için büyük ağabeyi ABD ile birlikte bize hangi bedeli ödettirecekler?
Özür gelişmesi üzerine Dışişleri Bakanımız da muhalefetten özür diliyormuş. Vatandaş olarak düşünüyorum da, hemen neden iç politikaya yönelik küçük hesaplar yapıyorlar? Şu bir gerçek ki, İsrail'in Mavi Marmara Gemisine yaptıkları tam bir barbarlık. Tabi ki uluslararası bir boyutta özür beklenir, özrün gelmesi de olağan üstü bir durum gibi bakılmamalı. Aslında olağan olmayan, bu konuda bence büyük kusuru bulunan Dışişleri Bakanının muhalefetten özür beklemesi. Bu özür 9 canı geri getiriyor mu? Bu utancı örtüyor mu? İnsan yaşamı bu kadar ucuz mu? İç politikaya yönelik küçük hesaplardan artık vazgeçilmeli…
Bu konuda Cumhuriyet Gazetesi yazarı Bekir Coşkun "Zaferden Zafere" başlıklı yazısının bir bölümünde şunları söyledi: "Özür zaferinin tarihsel değerini muhteşem on yılın sümbül ağası açıkladı; 'İsrail'in bu özürü dilemesi tarihin yazdığı büyük bir zaferdir' dedi. (Demek tarihte kafayı yedi…)"
Büyük patron ABD yine güzel bir zamanlama yapmış olmasın. Önce Öcalan'ın eylemsizlik mektubu, hemen İsrail'in özür dilemesi. ABD Suriye'de, muhaliflere uluslararası bir silah yardımı yapamıyor. Biliyor ki Esat tarafına da karşı taraf yardım yapar. İsrail'le Türkiye'yi barıştırarak ufak ufak silah yardımı yapmak. Yoksa uluslararası yardımı yaparsa savaş uzun zamana yayılır, Esat'ta zor devrilir. Yine, yeni hesaplar var anlaşılan.
Bu işin şovunu da yapmak gerekirdi; Ankara Belediyesi boş durmadı. Özür dilemesine afişli destek vererek, belediyenin kentteki reklam panolarına Başbakan Erdoğan ve İsrail Başkanı Netanyahu'nun fotoğraflarının yer aldığı "Minnettarız" yazılı afişleri astı. Afişte "Sayın Başbakanımız; ülkemize bu gururu yaşattığınız için minnettarız. İsrail Türkiye'den özür diledi" yazmakta. Sayın başkanın yine bir hesabı var galiba… Ama eksik olmuş, gündüz havai fişeklerde atılmalıydı.
Bence bu özür, olayın üzerinden hemen sonra uluslararası ölçüde dilenseydi anlamlı olmaz mıydı? Olayın üzerinden 3 yıl geçmiş, çıkarları için veya zorla dileniyorsa bunun arkasından daha neler gelecek bekleyelim görelim.
Sevgi ile kalın