Eğitim Sistemimiz
Erdoğan Erkaymaz
Bir ülkenin gelişmesi, sosyal yapısında sağlıklı ilişkiler kurmasına ve uluslararası rekabete katılabilecek düzeyde ekonomik bakımdan büyümesine bağlıdır. Sosyal gelişme ve ekonomik ilerlemeyi sağlayacak en önemli güç şüphesiz ki EĞİTİM’dir. Kendi siyasi, kültürel, sosyal ve manevi değerlerini koruyarak içinde bulunduğu çağa uygun gelişmeyi gösterebilen milletler tarih boyunca varlıklarını devam ettirebilmişlerdir. Gelişmeye önem vermeyen toplumlar yok olmaktan kurtulamamışlardır.
İktidarr 11 yılda 5 bakan değiştirmesine rağmen eğitimde taşlar bir türlü yerli yerine oturtturulamadı. Ne yazık ki; aynı partinin bakanı olmalarına rağmen kendilerinden önceki bakanların yaptıkları çalışmaları hep yok saydılar. Hepsi de kendi sistemlerini ve özellikle kadrolarını yerleştirmeye çalıştılar. Toto oynasak mı acaba? Son bakan ne kadar görevde kalacak? Bir gerçekte bu iktidarın 5 bakan değiştirmesi de Cumhuriyet tarihinin rekorudur.
27 yılını eğitime veren biri olarak, bir dönemde bakanlığı ve üst düzey bürokları tanıma şansını yaşayan olarak şunu söyleyebilirim; “Milli Eğitim Bakanlığı bürokrasisi bakanları yönlendirme konusunda deneyimli ve başarılıdırlar. Bakanın konulara çok vakıf olması gerekir yoksa Milli Eğitim bürokrasisi kendi projelerini bakanlığa rahatlıkla dikte ettirirler.
Yanlış başta zaten! Üretmeyen, konuşmayan, sorgulamayan, elindekilerini verimli bir şekilde kullanamayan iktidarın eğitim politikaları nasıl; üreten, konuşan, sorgulayan insanlar yetiştirebilir. 8 yıllık kesintisiz eğitimle 20 yıl okulları birleştirmek için uğraşıldı. Şimdi 4+4+4 sistemiyle okulları bölmeye, parçalamaya çalışıyorlar. 40 yıllık okullarla uğraşıyorlar. Kime yararı olacak bu çalışmanın… Varsa yoksa gözdeleri İmam Hatip’ler.
Dünyanın genç nüfusu en yoğun olduğu ülkelerden birisiyiz. Bu gençlerimiz için başta; eğitimleriyle, istihdam sorunlarıyla ve sosyal hayatlarıyla ne kadar ilgilenebiliyoruz. Her eğitim uzmanının ortak söylemi “Eğitim sistemimiz A’dan Z’ye yanlış.” Gerçi bunu bilmeyen de yok. Esas acı tarafı ise sistemi değiştirdikçe daha da bozulması… Şu neden düşünülmüyor; ülkesini seven, ayağı yere basan, işgücü sahibi, mutlu, kendisiyle barışık vatandaşlar yetiştirebiliyor muyuz?
Öğretmenlik sistemi de değiştirilecekmiş! Bir söz vardır; “Eğer bir ülkeyle oynamak istiyorsanız, öğretmen yetiştirme sistemiyle oynayın.” Ama görüyoruz ki 10 yılda bir sil baştan oluyoruz. Nedense hep eskiyi arıyor insan. Umarım bu sefer bu olmaz. Öğretmenlerle ilgili bir düzenlemeye gidilmesi; eğitimin olmazlarının en başıdır. Bir gerçekte 400 bine yakın öğretmen boştayken yeni oluşum için öğretmen olmak isteyen olur mu?
Eğitim sistemimiz yalnızca dar ve küçük bir guruba yüksek kaliteli bir eğitim sunmaktadır. Özellikle kızlar ve yoksul ailelerin çocukları dez avantajlı guruptadırlar. Lise çağındaki her 3 kızdan biri okula devam etmezken erkekler için bu oran onda birdir. Bu oran AB ülkesi ve üyeliğe aday ülkeler arasında en büyük cinsiyet uçurumudur.
Bakandan bakana iktidardan iktidara sistemi değişen eğitimimizde olan çocuklarımıza oluyor. Yazboz tahtasına çevrilen sistemin arzulanan seviyeye gelmesi şuan çok zor görülüyor. Ümit etmek istiyorum yeni anayasada tüm siyasilerimizin dünya normlarında bir Milli Eğitim politikasında anlaşarak Eğitim Sistemimizi oluşturmalıdırlar. Ve iktidarların değiştiğinde de sistem asla değişmemelidir.