Gençler; Mutluluğun Resmini Çizdiler
Erdoğan Erkaymaz
Gezi Parkı’nda mutluluğun resmi de çizildi. “1961 yılında Nazım Hikmet Paris’te bir otel odasında ‘Saman Sarısı’ adlı şiirinin içinde Abidin Dino’ya çağrılarda bulunurken ‘Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? İşin kolayına kaçmadan ama’ işte gezi parkında mutluluğun resmini halk yaptı, gençlik yaptı… Birçok tabuyu yıktılar, algıları değiştirdiler, insanların ayrımlaşmalarının ne kadar anlamsız olduğunu gösterdiler. Türk, Kürt, Çerkes, inanan-inanmayan, Alevi, Sunni hatta Çarşı grubu, Galatasaraylı, Fenerbahçeli, Göztepeli, Karşıyakalı taraftarlar bile müthiş bir tablo oluşturdular. Artık gelecek daha güvenli. Özetin özeti; bu tablo “Mutluluğun resmi.”
Kendilerine Antikapitalist Müslümanlar olarak tanımlayan grup lideri İhsan Eliaçık Gezi Parkı’nda kıldırdığı namazın ardından dua okuyarak Kandil simiti dağıttılar. Eliaçık “Miraç’ın ‘yükseliş’ anlamına geldiğini hatırlatarak ‘Hz. Peygamber Allah’a yükselerek İslamı getirmiştir. İslam barış demektir. Barış zararsızlık halidir. Kimseye zarar vermeyiniz. Herkese selam veriniz. Sizden farklı olan kişiye giderek selam veriniz, kardeş olunuz. Türkiye’de yepyeni şeyler oluyor. Önyargılar yok olup gidecek.’ diye konuştu. Eylemciler de Twitter üzerinden Kandil nedeniyle parkta içki içilmemesi çağrısı yapması da ayrı bir duyguydu.
İşler Güçler dizisi oyuncularından Ahmet Kural’ın “Eylemin kişisel bir direnişe dönüştüğü 31 Mayıs’ta #DirenGeziParkı hastag ile Twitter’den katılmamak mümkün mü? ‘Gazete okumayı bırakmış bir nesli militana çevirdiler. Alkış tutan, şarkı söyleyen silahsız militanlara dönüştürdüler. Şimdi onlar düşünsün.”
Başbakan’ın “Çapulcu” diye anması sonucu… Yine Başbakan’ın “Baş belası” olarak gördüğü Twitter’deki gerçek kullanıcı isimlerine “Çapulcu” takma ismini de eklediler. Bu çapulcular barikatlardaki yakılmış otomobil ve otobüslerde çekilen fotoğraflarda “Zafer” fotoğrafları olarak değil de “Hatıra” fotoğrafları olarak çektiler. Gördüğümüz kadarı ile zafer işareti olan hiçbir sembol işaretlerini yapmadılar.
Yönetenlerin insanımızın yaşam alanlarına yaptığı müdaheleleri genç çoğulcuların kabul etmediği görülmüştür. Gezi Parkı’ndaki nöbetine devam eden gençler yağmura rağmen parktan ayrılmamaları, hatta bazılarının ders çalışarak, bazılarının da yüzlerini streç filmi ile kapatması (Olası müdahalelere karşı kendince hazırlık yaparak), derme çatma barakalarda dinlenerek, en ilginci ise bedava yiyecek için kurulan büfenin yanında kütüphane kurmalarıydı.
Tarihi günler yaşıyoruz diyen, isminin Behçet Üstün olduğunu okuduğumuz 50 yaşındaki eylemci “Ben Türkiye aydınlanması yaşandığını düşünüyorum. Taksim adeta Bianel gibi. Bunun sanata, edebiyata, kültüre büyük katkıları olacak. Keşke medya da bu yaşanan devrimin hızına erişebilseydi.” diyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Esara Ercan Bilgiç online olarak 3 bin kişiye sorduğu anketteki yanıtlara göre; direnişçilerin %53.7 kadarı daha önce hiçbir kitlesel eyleme katılmamış, %70’i ise kendisini hiçbir siyasi partiye yakın hissetmiyor. Bu kişilerin %92.4’ü Başbakan’ın otoriter tavırlarından rahatsız olduklarını söylüyor. %91.3’ü polisin uyguladığı orantısız gücün kendisini harekete geçirdiğini belirtiyor. Bu grubun %81.2’si kendisini özgürlükçü olarak tanımlarken, laik kimliğini öne çıkaranların oranı %64.5’tir.
Bu arada yazımı yazdığım gün itibariyle 3 gündür ilçemizde gezi parkına destek amacıyla yapılan eylemlerde göstericilerin ve güvenlik görevlilerinin sağduyulu yaklaşımları sonucu; sorunsuz, olaysız devam etmektedir. Bu ortamın oluşmasına katkı sunanları kutluyor, tebrik ediyorum. Zaten doğrusu da budur.
Gezi Parkı’nın genç eylemcileri (liseli, üniversiteli hatta bu tahsilleri yapmayanlar) mesele 3-5 ağaç değil, özgürlüğümüze, yaşam tarzımıza müdahale edildi, toplum baskı altına alındı demektedir. Gezi Parkı’na yapılan saldırıyla bunların hepsi birleşti ve böyle bir tepki oluştu demekteler. Evet herkesin içinde bir şeyler birikmişti, bu açığa çıktı ve böyle bir tepki oluştu. Gezi Parkı’nı tüm Türkiye destekledi, yanında oldu. Şimdi; bu gençleri anlama zamanı.