Özgür Basın Varsa, Özgür Toplum Vardır
Erdoğan Erkaymaz
Son yıllarda devam eden medyadaki gazeteci kıyımı; 31 Mayıs 2013 de Polis müdahalesi sonucu bir toplumsal patlamaya dönüşülerek ülke geneline dalga dalga yayılan ‘Gezi Parkı Direnişi’ ne karşı gösterdiği sert tepkinin kurbanı oldular, olmaya da devam ediyorlar.
Uluslar arası Basın Enstitüsü ( IPI) Türkiye’de Ulusal Komitesini de oluşturan Basın Enstitüsü Derneği (BED) tarafından 25 Temmuzda yayımlanan açıklamaya göre, Gezi Parkı Protestolarının başlangıcından bu yana, onlarca gazeteci iktidarın yarattığı baskı atmosferinin sonucu işten atıldı, zorunlu izne gönderildi, istifa etmek zorunda kaldı.
Yavuz BAYDUR Türkiye’deki basın özgürlüğü ile ilgili ABD deki New York Times Gazetesi’ndeki yazdığı yazıda Türkiye’deki medyanın durumunu şöyle özetliyor ‘Ülkedeki gazeteciler, ekonomik çıkarlarını Erdoğan karşısında boyun eğdirdiği, aç gözlü ve gaddar medya sahipleri tarafından idare edilen haber barolarında esir edilmişler. Kürtler, Suriye ve yolsuzluk gibi konulardaki hükümet politikalarını doğrudan eleştirilen bir çok köşe yazarının atılmasına veya boykot edilmesine yol açmakta. Gezi Parkı Protestoları’ndan ve genel çalkantılardan bu yana 30 dan fazla gazeteci kovuldu’ diyor. Makalesinin sonunda ‘boyunduruk altındaki bir medya Türkiye’nin dönüşümünü çıkmaza sokar’ diyerek bitiriyor.
Uluslar Arası Basın Enstitüsü (IPI) Basın Özgürlüğü Danışmanı Steven ELLİS ‘Son iki ayda Türkiye’de sokaklarda insanları ve televizyondaki penguenleri görüyoruz’ dedi. Gazetecilere sokaklarda plastik mermiler, tazyikli su ve gaz bombaları ile saldırıya uğradığını vurgulayan ELLİS, gazetecilere saldırılar ve tutuklu gazeteciler konusunda da dayanışmayı sürdüreceklerini belirtti.
Vatan Gazetesi Yazarı Mutlu TÖMBEKCİ ‘ Ağaçlar kaldı, gazeteciler gitti’ başlıklı yazısının bir bölümünde ‘ Gezi sayesinde, yüzünden anladığım kadarıyla Türk basını baştan aşağıya renk değiştirecek. O, bir zamanlar dandik park sayesinde, yüzünden müthiş bir ‘ temizlik’ yapılabildi. Kimden ‘kurtulmak’ isteniyorsa Gezi bir bahane oldu… ağaçlar kaldı, gazeteciler gitti.
Son olarak da Milliyet Gazetesi’ndeki kıyımda kellesi istenen Can DÜNDAR’ı korumak için kendisini ortaya koyan Milliyet Gazetesi Ge3nel Yayın Yönetmeni Derya SAZAK’ı da harcadılar. Gezi olaylarında muhalif tavrını sürdüren Can DÜNDAR’ın atılması yeniden gündeme gelmesi, ‘Can DÜNDAR’ı atarsanız bende istifa ederim’ söylemi üzerine bu olay gerçekleşmiştir.
Gazeteci Gülşen KARADAĞ ‘ Gezi Parkı olaylarında 2,5 milyon insanın sokağa çıktığı, 5 kişinin yaşamını yitirdiği ve çok sayıda kişinin yaralandığı böylesine bir süreç yaşanırken Türkiye’de yanı başımızda olan haberleri bizler veremedik. Biz haberlerimizi yaptık, görüntüyü, fotoğrafı çektik ama kuruluşlarımız bunları yayınlamadı. Bunun yerine Penguen Belgeselleri, Yemek Programları yayınladılar’ demiştir.
Bu haftaki yazımı sonlarken Steven ELLİS’in İstanbul’daki gazetecilere Özgürlük Kongresi’ndeki konuşmasının bir bölümüyle bitirmek istiyorum. “Kendisini gözden geçirmeyen yada yanlış adımlarını kabule yanaşmayan, aynanın karşısına geçip ‘ daha iyisini yapabiliriz ve yapmalıyız’ diyemeyen bir devlet, uzun vadedeki bekasına en büyük tehdidi yine kendisi oluşturur.”
Sevgi ile kalın