KUMPAS
Erdoğan Erkaymaz
Kumpas, hassas ölçüm aletidir. Standart kumpas; iki çenesi arasında kalan kısmı ölçen, sürgülü bir alettir. Şekli kabaca boru anahtarını andırır, bir sabit cetvel üzerinde gezinen hareketli bir parçadan oluşur. Gezen kısmına veraiyer adı verilir. Hassasiyeti, yapılan işe göre değişir. Bu anlattıklarımız kumpasın ne olduğudur.
Bir de diğer adı vardır ki; birisine tuzak kurmak… Dalga geçmek, ikili oynamak, aşağılamak gibi… 17 Aralık olaylarında; yatak odasında 7 kasanın çıkması, ayakkabı kutularında 4,5 milyon dolar bulunması üzerine ülkemizin gündemine “Kumpas” söylemi oturdu.
Kumpası ilk olarak Başbakan Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’dan duymuştuk. “Kendi ülkesini milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir. Amacına ulaşmak için her yolu mübah görenlerin nasıl hastalıklı anlayışlar ürettiklerini iyi bilir” demişti. Şimdi adama sormazlar mı; 10 yılın üzerinde ülkeyi yönetiyorsunuz, kendinize dokununca mı hatırladınız?
Milletvekilleri, Genel Kurmay Başkanı, generaller, profesörler, gazetecilerin özgürlükleri sayın başdanışmanın söylemiyle kumpas hareketiyle alınmış oluyor. O zaman yönetenlerin hiç akıllarına gelmedi mi, hiç ağızlarına almadılar… Ne olduysa 17 Aralık 2013 tarihinde oldu. O günden itibaren yönetenler feryada başladı; “Kumpas var.”
Ergenekon, Balyoz davaları açıldığında yönetenler neredeyse zil takıp oynayacaklardı. Televizyonlara çıkıp savcı olmuşlardı. “Cezasını çekecekler” diyerek esip gürlemişlerdir. Yüzlerce ordu mensubunun özgürlüklerini gasp edip cezaevlerine doldurulduğunda, yine binlercesi emekliye ayrılıp veya istifa etmek zorunda kalmamışlar mıydı? O gün en çok övündükleri “Askeri vesayeti gerilettik” lafı şimdi boşa mı çıktı? Görünen o ki tarihe “Kendi ordusuna kumpas kuran yönetenler” olarak geçecekler.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, iktidar yetkilileri “Paralel devlet, devlet içinde çete ve milli orduya kumpas” sözleriyle ilgili başbakan Tayyip Erdoğan hakkında Ankara Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu medyada gördük. Sayın başkanvekili, sayın savcıyı yakacak. Kim dosya açarsa savcı olsun, polis olsun gidiyor da…
İmarbank operasyonu nedeniyle hakkında birçok dava açılan ve halen Fransa’da yaşayan Cem Uzan da kendisine kumpas kurulduğunu belirtmiş. Yeniden yargılanma hakkı istiyormuş. Anayasa başkanı ve TBMM başkanına o da mektup göndermiş.
Şimdi aklıma sosyal medyada çok paylaşılan cümleler geliyor;
“Sen devletsen, öbürü kim?
Öbürü devletse, sen kimsin?
Hırsız kim? Polis kim? Savcı kim?
11 yıldır neler yapılmış, biz neredeyiz?
Burası neresi?…”