Ayancık’ta Kırkyama Kursu
Ülkemizde okul dışında öğrenme imkânı sunana ve tüm ülkede teşkilat yapısı bulunan, her yaş grubuna okul dışında da farklı konularda bireysel gelişim imkânı sunan Halk Eğitim Merkezleridir.
Ülkemizde okul dışında öğrenme imkânı sunana ve tüm ülkede teşkilat yapısı bulunan, her yaş grubuna okul dışında da farklı konularda bireysel gelişim imkânı sunan Halk Eğitim Merkezleridir.
Etkinliklerini il ve ilçelerde sürdürürler sayıları 900’ü aşan Halk Eğitimi Merkezleri’nde önceleri “ Halk Eğitimi” adı altında düzenlenen etkinlikler, zamanla “yaygın Eğitim” olarak şekillendi. Başta da söylendiği gibi her yaş, eğitim, sosyal statü ve kültür düzeyinde her kez katılabilir. 18 yaşından küçükler velilerinin izniyle olmak şartıyla…
İlçemiz Halk Eğitimi Merkezinin açmış oldukları kurslardan “ Çini ve Seramik Kursu’na” misafir olmuştum. Bu hafta da “Kırkyama Kursu”na misafir oldum. Çalışmaları izledim. Siz okurlarla paylaşmak istedim.
Kırkyama hakkında bilgilenmek istersek; Bir dönem yoksul kesimin giyim gereksinimini karşılamak adına çeşitli bez parçalarını bir araya getirerek ve değişik şekillerde desenler verilerek dikilmesi sonucunda ihtiyaç için yapılan bir el sanatıdır. Kimi zamanda masa, sehpa veya yatak örtüsü yapmak ve zaman isteyen bir el işidir. Yama işinden doğan “Kırkyama” günlük hayatın bir zorunluluğu olarak gelişme göstermiştir. Bu zorunluluk farkında olmadan bir sanatı başlatmıştır. Ayrıca; parça, boğaca, kırk pare ve patchwork gibi adları da vardır. Kırkyama çeşitli kumaşlar veya bezleri birleştirerek yapılan bir örgü sanatıdır. Daha çok Türkiye’nin Doğu Anadolu ve Güney Anadolu Bölgesinde yaygındır.
Kurs Eski Sağlık Meslek Lisesinde Mutlu ÖZCAN tarafından öğretimi yapılıyor. 20 öğrenci kayıt yaptırmış. Tanıdık dost çoğunlukta… Bir kursiyer; “burada öğrendik, öğrendiklerimle yaptığım ve yapacağım işleri yazın satışa süreceğim.” Diyor. Başka bir kursiyer; “Torunlarıma yapıyorum.”, bir diğeri “Evimizde atık durumda bulunan kumaş parçalarını değerlendiriyorum…” En ilginç sohbetimizi Meliha Cafrak hanımefendinin gösterdiği eserdi. Sohbete şöyle başladı; “Bu parça bohçadan çıkan 150 yıllık miras. Bundan 17 yıl önce 96 yaşında vefat eden babaannem Zarife YÜKSEL bitin torunlarına hazırladığı bohçadan bana verilenlerin içinden çıkan örtü…
Babaanneme de annesi vermiş. Bu örtünün bir kısmı erimiş haldeydi. Mutlu hocamızın fikriyle hayta bulup size sunduğum halde geldi.” Gerçekten 150 yıllık bir örtüyü, bir tarihi tutuyordum. Yine Meliha Hanım dikiş dikerken artan parçaları annesine vermiş. O parçaları annesi Meliha YÜKSEL Hanım kesip birleştirip dolapta tutmuş. 20 yıl sonra o parçalardan yatak örtüsü haline getirdikleri eser de muhteşemdi.
Yine kursiyerler arasındaki değerli meslektaşım Günseli SARISOY Hanım’ın çalışması, Rabia ÖZDEMİR ve Fikri ÖVET ablalar gençlere nazire yaparcasına müthiş eserleri. Sevgili Yüksel Oral çalışmaları olan üstüydü. O gün annesini ziyarete gelen minik kızımız ve ismini bilemediğim diğer kursiyerlere de teşekkür ediyorum, yaptıkları çalışmaları bizlerle paylaştığı için. Buradan söz veriyorum sene sonu sergilerine davet etsinler, isimlerini öğrenip, eserlerini “Sergi” konulu yazımda yer vereceğim.
Kur öğretmeni Mutlu ÖZCAN ve kursiyerleri kutluyor, tebrik ediyor sabırsızlıkla sene sonu sergilerini bekliyorum. Erdoğan ERKAYMAZ