“Müller – Anam Anam Ali” Ali ÇELİK
Başımız sağ olsun.
Hani derler ya; Dost, hayatınızdaki aileden sonra gelen en yakın kişidir. Uzakta olsak yakında olsak her daim yanımızda hissettiğimiz, her anımızda olan, desteklerini esirgemeyendir.” Hayatın bizlere sunduğu en büyük sürprizdir DOST… O çok zor bulunur, ama gelip zor anınızda o sizi bulur. Hayatınızda sizden karşılık beklemeden fedakarlık yapandır. Uzun zaman görüşemediğiniz halde bir gün bir araya geldiğinizde aranızda hiçbir şeyin eksilmediğini gördüğünüzdür. Çok klise bir sözde dost; kötü günümüzde yanınızda olandır. Sizi artılarınızla ve eksilerinizle kabul edendir. Ben böyle bir dostumu kaybettim. Ayancık Milli Eğitim Müdürlüğünü yaptığım dönemde birlikte mesai yaptığım yardımcı hizmetler bölümündeki dostum Ali ÇELİK’i kaybettim.
Geçtiğimiz günlerde dostumun kanser hastası ve son evresinde olduğu, her an üzücü haberi gelebileceğini söylediklerinde; yıkıldım. Nu malet hastalık annemi de benden almıştı. Şimdi o koca çınar Ali Çelik dostumu da alacaktı. Yanına gitmek gitmemek arasında bocaladım gitmeme kararı aldım ama hep bilgilendim hakkında. Son aşamada yatan hasta fotoğraflardaki sağlıklı görüntü değil!, iskeler yapımızın üzerine deri çekilmiş hali. Amcamda, annemde o görüntüleri gördüm üzüldüm parçalandım en kötüsü de yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Acı çekiyorsa dua ediyorsunuz acı çekmemesi için… Tıbben de yapılan müdahale de geçici bir rahatlamanın ötesine geçilmiyor. Ben Ali Çelik dostumun sağlıklı günlerinde tanıdığım gibi anılarımda yaşatma adına hastanedeki son günlerinde ziyarete gitmedim. 31 Aralık Pazar günü acı haber geldi. “Senin Ali Çelik’i kaybettik.” Nefesim daraldı. Sesim kısıldı, ağlamamı göstermemek için sahildeki Cemre Cafe’den deniz tarafındaki kayaların üzerine kaçtım. Artık bir daha göremeyecektim… Tekrar toparladım kendimi cafe dönerken öğretmen evini görünce tekrar göz yaşları dökülmeye başladı. Öğretmenevi binası öncesi Milli Eğitim Müdürlüğü binamızdı arada çok anılarımız vardı. Cafe’ye döndüğümde dostlar baş sağlığı verdiler Ali Çelik’in güzelliğinden sporculuğundan bahsetmeye başladılar.
Gençliğinde futbol oynadığı dönemlerde ona “Müller Ali-Anam anam Ali” derlermiş. İkimizde Galatasaraylıydık Bazen geceleri de daireye çalışmaya gelirdim o da geldiğinde çay demler bana servis eder Galatasaray konusunu açardı. O yıl Avrupa kupası ve spor kupayı aldığımız yıllardı. İkinci gün daireye düdüğümüzde akşam müdür bey yine gece çalıştı dediğinde; arkadaşlar “Çalıştırmamışsın yine Galatasaray konusunu açmışsın” dediklerinde “dinlenmesi kafasını dağıtması için açıyorum ikimizde galatasarayı seviyoruz size ne” dermiş.
İyi bir dostu kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyim. O sessiz, sakin, mağrur du… Oysa birlikte mesai yaptığımız yıllarda sağlığına çok dikkat eder, iyi havalarda bisikletiyle gelir, yemeğini zamanında yer, sigara işkisi yok eski sporcu ve vucudu fitti. Asrın hastalığı kalleş kanser onuda yakalamış aramızdan aldı. Dostu kaybetmek aşığını kaybetmek gibidir daha ötesi aile fertlerinden birini kaybetmek gibidir. Bir gün çıkıp gelir mi? İstediğiniz kadar bekleyin gelmez. Bundan sonra sohbeti açıldığında yüzünüze bir gülümseme gelir, sonra tebessüme dönüşür, hemen yüzünüz düşer, içiniz burkulur canınız yanar.
Kaybettiğim bir dost, bir canın ardından yazmak ne zormuş meğer… Kelimelerin yetersiz kaldığı bu acıyı sevgili eşin, güzel iki kızın ve sevenlerinle paylaşıyorum. Yüreği insan sevgisiyle dolu, yardım yapmayı seven koca yürekli adam senin gibi bir dostumu kaybetmenin derin acısı içerisinde ışıklar içinde uyumanı ve yerinin bahar olmasını diliyorum. Başımız sağ olsun.