Tasarruf İçin Akşam Pazarına Gidin
“Ucuza almak için akşam pazarına çıkın”
Dev bütçeli “Diyabet” vatandaşa “Ucuza almak için akşam pazarına çıkın” geçtiğimiz hafta Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayımladığı “Aile” dergisinde ve vatandaşlara verilen “pratik bilgi” ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizi bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. 2020 yılı bütçesi 11 milyarı bulan Başkanlığın dergisinde yer alan “Tasarruflu Pazar alışverişi nasıl yapılır?” başlıkta ucuza almak için akşam saatlerini bekleyim” tavsiyesi ülke gündemimizi oluşturdu. Sunduğu püf noktaları; Tüm pazarı gezip fiyatları öğrenin, ucuza almak için akşam saatlerini bekleyin, Kalite ve ucuza almak için de aynı pazarcıdan alışveriş yapın gibi tavsiyeler…
Diyanet İşleri Başkanlığı; 3 Mart 1924 tarihinde “Şer’iye ve Evkaf Vekaleti’nin yerine kurulan, “İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak” esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekle görevli kurum ve Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle 429 sayılı kanunla Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığına bağlı bir teşkilat olarak kurulmuştur. 9 Temmuz 2018’de ülkenin başkanlık sistemine geçmesiyle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına bağlanmıştır. Anayasanın 136. Maddesinde; “Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, “LAİKLİK” ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak ve milletçe dayanışmayı ve bütünleşmeyi amaç ederek, özel kanunda gösterilen görevleri yerine getirir.” Hükmü yer almaktadır. Bu güne kadar 17 başkan görev almıştır. “”(Lütfi Doğan iki kez görevlendirilmiştir.) 2020 bütçesi; 11.519.609.000. TL’dir.
Son diyanet İşleri Başkanının hasta ziyareti de gündem olmuştu. Peki kimdi bu hasta? Fesli olarak bilinen Kadir Mısırlıoğlu… Kurtuluş Savaşı için; “Keşke Yunan Galip Gelseydi” ve “10 Kasım’da 9’u 5 geçe kenefe gidin” sözlerini kullanan Ruh hastası Atatürk düşmanı…. Atatürk’e hakareti kendime “meslek” edendi… Diyanet İşleri Başkanının Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını kaybedişinin 80. Yıl dönümünde gerçekleştirdiği Atatürk düşmanı Fesliyi yine gündem oluşturmuştu, Üstelik 10 Kasım günü bu hasta ziyareti basın organlarında yer almıştı.
O günlerde MHP lideri de Diyanet İşleri başkanını serf sözlerle eleştirmiş; Mustafa Kemal’e saldıran şahsın 10 Kasım’ın arefesinde ziyaret etmek nasıl bir aklın mahsulüdür. Yunan galibiyetine özlem çeken bir çukur şahsiyete geçmiş olsun demek, bunu da milletimize kafa tutar gibi ulu orta yapmak, fesli münafığı manen onaylamak yanında olmak, arka çıkmak değil midir? Diyanet İşleri Başkanı’nın görevi Türkiye Cumhuriyeti’ne söven, kurucu değerlere ihanet eden, kurucu şahsiyetlere yaliz ifadelerle yüklenen vatansızları aklama anma ve alkışlama değildir.”
Evet Diyanet İşleri Başkanlığı son yıllarda en çok tepki çeken kurumlarından biri haline geldi. Diyanet siyasetin kanatları altına girdi, siyasallaştı, liyakat ortadan kalktı. Diyaneti kuran Atatürk’e diyanet içinden hakaret ediliyor, lüks merakı sarıyor, hutbelere siyaset karışıyor. Başkana alınan lüks makam aracı günlerce konuşulmuştu… Gerçi yönetenler “Çerez parası” olarak değerlendirmişti. Çerez parası tutarındaki lüks makamda ki başkan ekonomik sıkıntı içinde olanlara ucuz Pazar yapmak için “akşam pazarını” bildiremez. Çünkü pazarı bilmezler, alım güçleriyle hiçbir şeyler alamadıklarını bilmezler. Tasarruf hiç bilmezler… Verdiği fatura yine zenginler için; “Siz Pazar toplandıktan sonra gidip kalanları toplayın.” Size koskoca AYIP…
8 Bakanlıktan fazla bütçesi olan başkanlığın asıl islamı anlatmaktadır. Şunu mu demek istiyor; Fakirler taze sebze ve meyve yiyemezler akşam gidin döküntüleri, çürükleri toplayın. Korkarım yakında fakirlikle övünmeye geçecekler. Aklımızla dalga geçiyorlar. 1789 yıllarında Paris’teki yoksullar ayaklandılar çünkü yiyecek ekmekleri yoktu. Bu sırada Kraliçe Marie Antoinette “Ekmek bulamayanlar pasta yesin” şeklinde ahmakça öneriyi ortaya atmıştı. Ne farkımız kaldı…