Dolar 34,5955
Euro 36,2438
Altın 2.990,00
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sinop 22°C
Çok Bulutlu
Sinop
22°C
Çok Bulutlu
Cts 9°C
Paz 8°C
Pts 9°C
Sal 11°C

Ayancıkspor Centilmenlik Kupasını Almadı

Havacılık Tarihi Araştırmacısı - Yazar
25 Aralık 2022 21:18

Radarda Cuma günleri spor günüydü. Öğle yemeği ile birlikte spor saatleri başlardı, mesai bitimine kadar isteyen herkes spor yapardı. Futboldan hoşlananlar er koğuşlarının yukarısındaki sahada toplanır zevkli maçlar yapardık.

Ayancıkspor Centilmenlik Kupasını Almadı

Radar Futbol Takımı, Ayancık Öğretmenler Takımı Maçı

Ayancık’ta 19 Mayıs Bahar Futbol Turnuvası düzenlenmişti, Öğretmenler, Askerler, Ayancık Orman Fabrikası ve Ayancıkspor’dan oluşan takımlar maçlar yapacaktık. Sanırım ilk maçtı. Öğretmenler ile radar takımı arasında sıkı bir maç başlamıştı. İlk yarının ortalarında öğretmenler takımı 1 – 0 öne geçti. Golden sonra santra yaptığımız sırada kenardan bana işaret ettiler. Oldukça da telaşlı hareketler görüyordum. Önce gol yediğim için beni değiştirecekler zannettim. İçimden ne alaka, benden iyi kaleci mi var diye geçirdim. Birisi orta hakeme de maçı durdurmasını söyledi ve maç durdu. Benim yanıma geldiler. Suratlarında üzüntü, ses tonlarında yumuşaklık vardı. Anlamaya çalışırken kıdemlilerden biri, “Üzgünüz baban vefat etmiş,” dedi. Maçı bırakıp koşarak şadırvanın oradaki askeri gazinoya gittim. Hemen telefona sarılıp postaneyi aradım. Durumu anlatıp acil telefon bağlamalarını rica ettim. Kısa sürede Eskişehir’deki evime bağlanmıştım. Telefonu babam açmıştı, şaşırdım. Neler olduğunu sordum. Babam beni aramış ulaşamayınca da not bırakmış. Ablamın eşi Mecit eniştem vefat etmiş. Babam cenaze törenine katılıp İstanbul’dan daha yeni dönmüş. Bıraktığı notta özellikle de eniştemin vefatını söylemiş. Radardan, gazinoya oradan da bana gelene kadar haber baban öldü’ye kadar dönüşmüş. Tabii ki çok üzüldüm. Tekrar koşarak stadyuma döndüm. Devre 2-0 olarak kapanmıştı. Hakem ile konuşup durumu anlattım. Kurallara uymasa da karşı takımın da hiç tereddütsüz onayı ile ikinci yarıda kaleyi teslim aldım. 3-1 yenildik.

Ayancıkspor Centilmenlik Kupasını Almadı

Bu turnuvadan sonra Avukat Ardan Okay ağabeyim beni çağırmıştı. Yanına gittiğimde güler yüzle karşıladı, çay ikram etti. Sonra da Ayancıkspor’da kalecilik yapmamı istedi. Ben de sevinçle karşıladım. Çok geçmeden bana Mustafa Çelik adı ile bir lisans çıkarttılar. Ayancıkspor’da oynayan genç kardeşlerimi diğer maçlardan tanıyordum. Onlar ile çok çabuk kaynaştım, onlar beni sevgi ile kucakladılar. İlk antrenörümüz Necati Ünsal (Motor Necati) idi. Antrenmanlarda canımızı çıkartırdı. Sonrasında İzzet Turhan Hoca ile başarılarımız devam etti. Son olarak da astsubay İlker Özdikmen Hocamız takımın kondisyoneri olarak görev yaptı. Bu süreçte kaleci olarak koşmayı hiç sevmediğim halde takımla birlikte koşa koşa kendi rekorumu kırdım. Gazi Stadının iç çevresinde 18 tur attığımı hatırlıyorum. Benim de dâhil olduğum harika bir kadro oluşturulmuştu. Behiç Löklüoğlu, Hayrettin Aydın, hocalar vardı. Demiray Cafrak zaman zaman bizlere katılırdı. Hepsi taş gibi top oynarlardı. Genç kardeşlerim, Çetin Özcan (Maradona), Çetin Kurtuluş, Hüseyin Yüksel, Tuncay Cafrak, Ersin Ersöz, Bülent Uygur, Nusret Ekmekçi, Mustafa Özkan, Ahmet Kurt (Rüzgâr), Fikri Üngüder, Nezih ve Merih Boşdurmaz kardeşler, Erduran Övet,  Kaleci Fatih Çelem, Can kardeşim Seyfi Özer ve yine iki kardeşim Faik Ozansoy ile Vecdi Beşikçi.

İsimlerini unuttuğum arkadaşlarım varsa beni bağışlasınlar lütfen. Ayancıkspor’daki tüm futbolcular çok yetenekli idiler. Her birinin kendine has kabiliyetleri vardı. Özellikle de vurgulamak istediğim bir konu var. Her biri gerçekten de çok efendi insanlardı. Bu kuşaktan kuşağa geçen bir öğreti gibiydi sanki. İçlerinde vefat eden dostlarımın da olduğu yaşça büyük futbolcular genç kardeşlerine hep örnek olmuşlardı. (R)Batuhan Örnek, onu izlemekten çok büyük keyif alırdım. Çok ayrı bir stili vardı. Keza İrfan Arslan, Namık Akın her biri birinci ligde oynayabilecek kapasitede idiler. Necati Karagülle kardeşimin de özgün bir kaleci stili vardı. Onları seyretmek gerçekten zevk verirdi. Tüm topçulara selam olsun. Hiç birisi ile kırgınlık yaşamadım. Kırk yıl geçmesine rağmen birbirimize sevgimizde azalma olmadığı gibi aksine arttı.

Ayancıkspor Centilmenlik Kupasını Almadı

Ayancıkspor – 1981

Ayancık’ta Çatalzeytin, Boyabat ve Sinop’tan gelen misafir takımları net skorlar ile yenmeye başlamıştık. Büyüklerimiz Sinop Amatör Ligine katılmaya karar verdiler. Ayancık’tan sabah erken saatte Sinop’a giderdik. Sinop iç limana inişte sağda eski taş kale kapısından geçince, yine sağ tarafta bir kahvaltı salonu vardı. Hayatımda yediğim en güzel kaymak, bal ve içtiğim en lezzetli süt buradaydı. Hala tadı damağımdadır. Bunu Fahri Yeni veya Ahmet Mithat Övet’e sormalıyım acaba o kahvaltı salonu duruyor mu?

Sinop’ta da çok başarılı olmuştuk. Bize rakip dayanmıyordu. Son bir maçımız kalmıştı, bu maçı alırsak şampiyon olacaktık. Şampiyon olunca da bölgesel lige katılacaktık. İlk yarı deniz tarafındaki kaledeydim. Rüzgârın da etkisi ile baskın oynayan taraf bizdik. Ancak bir türlü golü bulamıyorduk. Rakip Harp-İş takımıydı. O sezon Sinop’un en iyi takımı. İkinci yarı biz rüzgâra karşı oynamaya başlayınca Harp-İş dengeyi sağlamıştı. Her iki takım da tehlikeli pozisyonlar yaratıyordu. Birkaç güzel kurtarış yapmıştım. Arkadaşlarıma da güven gelmişti. Her an gol atabilirdik. Harp-İş defansından uzun bir top atıldı. Yorgunluktan geriye dönmemiş, santrayı bile geçememiş oyuncuya top geldi. Bariz ofsayt idi. Yan hakeme bağırdım. Orta hakeme el kaldırdım. Nafile ofsayt verilmedi. Başka bir Harp-İş’li oyuncu da ona desteğe geldi. Bizimkilerde hızla geri geliyorlardı. Zamanlamayı yapıp ceza sahasının dışına çıkmaya karar verdim. Fırladım, Yaklaştığımda rakip topu benim de gerime kadar gelen arkadaşına çıkardı. Bu da ofsayt idi. Top filelere, ben hakemin yanına.  Ayancıkspor’daki ilk ve son sarı kartımı gördüm. Çok geçmeden maç bitti. Sonuç 1-0 yenildik. Daha doğrusu hakeme yenildik.

Sinirden yerimde duramıyordum. Tribünlerin önünde törenle Harb-İş’e kupası verildi. Bize de en centilmen takım kupası verilecekmiş. Gazeteciler iki takımı birlikte fotoğraflamak istiyorlardı. İki takım karışık şekilde yan yana geldi. Ben hala hazmedemiyordum. Fotoğraf çekileceği sırada sırtımı döndüm. Gazeteciler bana sesleniyorlardı.

  • Kaleci arkanı döner misin? Fotoğraf çekiyoruz.
  • Çekebiliyorsanız böyle çekin, bu bir protestodur.

Fotoğrafta gerçekten arkamı dönmedim. Sırtım dönük poz verdim. Hakeme de kızgınlığım devam ediyordu. Bir sezonluk emeği çaldınız diye bağırıyordum. Fotoğraf için sırtımı döndüğümden beri tribünde bana karşı küfürler ediliyordu. Hakemle girdiğim diyalog sonrası küfürlerin dozu da arttı. Soyunma odasına doğru yöneldiğimde ise tribünlerden bazı cisimlerde atılmaya başladı. Ben de o tarihi bağırışımı yaptım.

  • Beşer beşer inin ulan.

Demek o adrenalin ile beşer beşer onları dövebileceğime inanmışım. Soyunma odasına geldiğimizde kapı kilitli olduğundan içeri giremedim. O sinirle kapıya bir yumruk attım. Kapının yumruk attığım bölümü kırıldı, elim kapının içinde kaldı. Nasıl vurduysam kontrplak kapı kırılmıştı. Elimden de kanlar akıyordu. Hala o yenilgiyi hazmedemem. Aradan bir zaman geçtikten sonra kulübümüze kapının tamir parasının ödenmesi için yazı gelmiş. Ertan Övet abim de kapının faturasını ödemiş.

Ayancıkspor Centilmenlik Kupasını Almadı

23 Şubat 1982 Milliyet Gazetesi – Cumhuriyet Gazetesi

 

YORUMLAR

  1. Erdem ELBÜKEN dedi ki:

    Ne kadar güzel yıllarmış Mustafa Hocam. Öncelikle eniştenizin ruhu şad olsun. Sporla içiçe geçen yıllarınız Ayancık ta harika anılar oluşturmuş sizde. Hayatta en büyük kazanç harika anılar biriktirmek..

  2. Güngör MANTI dedi ki:

    Sevgili Kardeşim sen benim için her zaman için en centilmen adam ve sporcusun. Sağlık dolu gelecekler diliyorum. Selamlar.

  3. Mehmet KOÇ dedi ki:

    Ne varsa geçmişte var diyeceğim de bize mi öyle geliyor acaba!…

  4. Haluk BURSALI dedi ki:

    Bu güzel anılar unutulur mu be dostum. Kalemine yüreğine sağlık.

  5. Tulga ALBUSTANLIOĞLU dedi ki:

    Çok güzel kaleme almışınız Mustafa hocam . Kimi zaman tebessüm ettiren ama içinde müthiş bir duygusallığı barındıran bir yazı. Maçın içinde yanlış haberi doğrulamak için çabanızı ve gerçeği öğrenmeniz arasındaki zaman dilimi ömürden neler harcatmış olmalı. Centilmenlik Kupasındaki tavrınız ise ne kadar onurlu. Havacılık Tarihi yazılarınız yanında bu otobiyografileri de okumak çok keyifli. Keyifle okuyorum. Paylaşımınız için çok teşekkürler.

  6. BEHİÇ LÖKLÜOĞLU dedi ki:

    Koçum benim o maç benim de hala içimde yaradır. Hatta okullar tatildi ben Ankara’dan gelmiştim

  7. Metin YILMAZ dedi ki:

    İlk ve son kapı😁 kırışındı sanırım…

  8. Sevcan ŞEN dedi ki:

    Canım arkadaşım seni gönülden tebrik ederim başarılarının devamını dilerim. Kalemin muhteşem

  9. Nusret EKMEKÇİ dedi ki:

    Hayırlı geceler arkadaşım bizde seni unutmadık

  10. Hüseyin UYSAL dedi ki:

    Ooofff of Mustafa, yine o günlere götürdün beni. Sizin maçları fırsat buldukça seyrederdim, bende o sahada top oynadım ama, Sen Faik, Vecdi ve Osman daha becerikliydiniz. O maçlarda hep sizin hareketlerinizi Faik’in o sert futbolda nasıl zıpladığının canlı tanığıyım. Yapılan o maçın centilmenlik kupasını almadığınızın gazetede çıktığını da hatırlıyorum. Fakat 40 yıl sonra teferruatlı olarak hatırlaman muhteşem. Biraderim tekrar kalemine sağlık diyor tebriklerimi sunuyorum.

  11. Oğuz Gürbüz Duruk dedi ki:

    Gerçekten çok güzel anılar bunlar. Ardan Okay beyin de ruhu şad olsun. Benim iyi dostumdu

  12. İSMAİL BAYINDIRLI dedi ki:

    Anılarımız da bile hala tüm güzelliğini koruyorsun Ayancığım yine dostlarımızla özlem gidereceğimiz günlerde buluşmak üzere.

  13. Gürbüz YILDIRIM dedi ki:

    Harika anılar, istem dışında olsa dik duruşuna hayran oldum, Bursa’daki şampiyona aklıma geldi, haksızlıklar karşısında çıkan olaylardan sonra sabaha kadar ifademiz alınmıştı

  14. Bülent Özdemir dedi ki:

    Bu hikayeyi aslından dinlemek şerefine nail olan ender kişilerden birisi olduğum için çok şanslı olduğumu hissediyorum.

  15. Kıymet dedi ki:

    Çok güzel bir paylaşım olmuş, behiç löklü oğlu İngilizce hocam dı negüzel zamanlardı, sonra müzik öğretmeni atanmıştı süreyya bal yanılmıyorsam onunla evlenmişti ayancık lisesi anılar,

  16. emk.öğ.Zuhal Karahan Kara dedi ki:

    Acaba 40 yıl evvel Sinop stadı çok mu ilkelmiş…Her iki kaleye birer kamera takamamışlar mı ? Ozamanlarda teknoloji ileri değildi , belki olmadı ama kamera yoksa her iki memleketten tarafsız gözlemciler koyamamışlarmı ? Takımın sorumluluğunu alan ağabeylerimizin mesleği insan hakkını savunmak olunca nasıl bu işe suskun kaldılar acaba diyorum.

  17. emk.öğ.Zuhal Karahan Kara dedi ki:

    Boyabat Çeltikspor kaptanı Ali Emminik dayımın oğluydu, karşı taraf futbolcuları dahi çok severlerdi mekanı cennet olsun.