Ayancıklı Yönetmenden “Yüzyılımdaki Cumhuriyet” Belgeseli
Ayancıklı yönetmen Neşe Sarısoy Karatay, Cumhuriyet’in 100. Yılına özel “Yüzyılımdaki Cumhuriyet” adlı belgeseli hazırladı.
Ayancıklı yönetmen Neşe Sarısoy Karatay, Cumhuriyet’in 100. Yılına özel “Yüzyılımdaki Cumhuriyet” adlı belgeseli hazırladı.
Belgesel somut ve soyut emanetlerle Cumhuriyet’i anlatıyor. Belgeseli 29 Ekim Pazar günü saat 21.30’da TRT Belgesel kanalında seyircilerle buluşuyor.
YÜZYILIMDAKİ CUMHURİYET BELGESELİ…
Bu millet atalarından devraldığı esir edilememiş özgür ruhu ile büyük bir mücadele örneği vererek, 100 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. 29 Ekim 1923’te “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” diyerek Mustafa Kemal Atatürk’ün tekrar alevlendirdiği bağımsızlık yolculuğunu sürdürdü. Bu yüzyıl içinde birinci yılından 100. yılına kadar olan süreçte milyonlarca insanın mutlu ve üzüntülü hikayeleri ile güçlü bir duvar örüldü ve örülmeye ediyor. Her bir tuğla da binlerce emek ve alın teri var.
“Yüzyılımdaki Cumhuriyet” Belgesel filminde cumhuriyetin soyut ve somut anlamını bulmak için 18 yaşındaki öğrenci Ecrin geçmişe doğru bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuk sırasında son yüzyılda yaşamış, insanımızın belleğine yer etmiş ya da bilinç altına kazınmış değerlerin cumhuriyetimizle birlikte nasıl da var olduğuna; bazen söyleşilerle, bazen hareketlerle, bazen görüntülerle bizler de tanık oluyoruz. Belgesel film boyunca 18 yaşındaki öğrenci bir genç ile öğretmen, profesör, işçi, sanatçı, bilim insanı, yazar gibi farklı meslek gruplarındaki 100 yaşlarına gelmiş büyüklerin etkileyici söyleşilerini izleyeceğiz. Bu karşılıklı söyleşiden yüzlerce anlatı, ana fikir ve dersler çıkaracağız.
Beynimizin derinliklerinde saklı bir ses, bir renk, bir koku, bir sözcük yıllar öncesinden gelip bizim kuşağımıza aktarılmakta ve bizim de yaşamımıza biçim vermektedir. “Yüzyılımdaki Cumhuriyet” belgesel filminde cumhuriyetimizin ilk yüzyılını bazen soyut, bazen de somut olarak karşımızda bulacağız. Cumhuriyetimiz bizim en önemli değerlerimizden biridir. Farkında olalım ya da olmayalım bilinç altımızda, bazen bir renk, bazen bir düşünce, bazen bir biçim, bazen de bir duygu olarak çok köklü bir biçimde yaşar. Bazen öne çıkar, bazen arkada sakince sırasını bekler. İşte bu belgeselde izleyici de dedelerinden aldığı bu değerlerin yaşamına nasıl da anlam kattığına ve biçim verdiğine tanık oluyor. “Yüzyılımdaki Cumhuriyet” Belgeseli o unuttuğumuz değerleri tekrar hatırlamamızı sağlıyor.
Deneyimli yönetmen Neşe Sarısoy Karatay; bu belgesel filminde ‘özgün kurgusuyla’ ve farklı bir ‘biçim’le karşımıza çıkıyor. Parçaları birleştir…. Belgesel filmin bazı dakikalarında yapboz parçalarının birleştirilmesi görüntüleri yer alıyor. Her biri cumhuriyetin temellerini oluşturan bölümler tamamlandıkça bütünü için meraklandırıyor izleyiciyi. Yapboz parçalarının tümünün yerine konmasıyla filmin en sonunda çok anlamlı büyük bir resim bizi bekliyor olacak.
Bu belgesel film klasik bir tarih belgeseli değil. Siyasi tarih belgeseli de değil. Kronolojik bir sıralama da içermiyor. Akış ve geçişler çağrışımlarla birbirine bağlanıyor. İzleyicinin duygusu kadar aklının da aktif katılımı ile belgesel çözümleniyor. Ancak bu katılım mekanik olarak değil, daha çok insani öykülerle seyircinin özdeşleşmesi yoluyla sağlanıyor. Bir belgeselin en önemli hammaddesi fotoğraf ve belgeler de filmin öne çıkan somutlarından.
Usta belgesel yönetmeni Neşe Sarısoy Karatay; tüm belgesel boyunca izleyici olarak biriktirdiklerimizin etkisiyle filmin sonunda bizi coşturuyor. Anıtkabir ve 1. Meclis’te gerçekleşen bir görsel şölenle hep beraber Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutluyoruz.
Belgesel ayrıca; gelecek yılların umutlar ve sevinçler barındırdığına, bu bağımsızlığın 1000’lerce yıl daha devam edeceğine, Cumhuriyetin tüm farklılıklara karşılık 85 milyonluk her biri üyesinin çok değerli bir aile olduğuna vurgu yapıyor. Bunu anlatırken de gizemli ve çözümlü biçim yapısıyla genç seyirciyi izlemeye yöneltiyor.
Yüzyılımdaki Cumhuriyet söyleşilerinden seçmeler :
Öğretmen Abdurrahman Gezer, 100 yaşında: Bir öğretmen olarak ilk göreve başladığımda cumhuriyeti anlatmaya başladım. 100 yaşına geldim hala cumhuriyetin faziletini anlatıyorum. Öğretmenlik hayatımda çocuklara Atatürk’ü ve Türk bayrağı sevgisini verdim. Şimdi bu bayrağı sana teslim ediyorum. Bundan sonra sen taşıyacaksın bu bayrağı ve senden sonra gelenlere benim gibi sen de emanet edeceksin.
Bilim insanı Prof. Zeynep Korkmaz, 102 yaşında: Kızlar gitmezdi okula. Atatürk geldikten sonra okullar açıldı. İlkokul, ortaokul, lise. Her tarafta pırıl pırıl genç kızlar yetişmeye başladı….. Millet Cumhuriyete medyundur, borçludur. Cumhuriyet öyle bir, öyle bir cevher ki ona bir kere yakalandınız mı kendinizi kurtaramazsınız. Memleketime hizmet etmek arzumdu benim. Bütün ömür boyu devam eder hizmet. Vatan demek her şey demek.
İşçi emeklisi Mehmet Aydın, 85 yaşında: Cumhuriyetin de bize bir katkısıdır burası. Çalıştığımız ekmek parası kazandığımız bir yerdir bu fabrika. Bizler yavaş yavaş çekiliyoruz. Cumhuriyeti sizler yürüteceksiniz, sizler büyüteceksiniz. Sizler gelecek nesillerinize anlatacaksınız.
Yazar Hanri Benazus, 94 yaşında: Atatürk’ün büyüklüğü benim için nereden daha çok değer kazanıyor biliyor musun?… Atatürk’e teklif ettiler buyurun padişah olun, deli misiniz? dedi hepsini kovdu. Yani bir güç peşinde değildi hiçbir şekilde. Atatürk yola çıkarken, Bandırma vapuruna binerken bir tek askeri var mıydı? Ordu var mıydı yanında? Yoktu değil mi? Ama bir yürek vardı onda, bir Türkiye mefhumu vardı kafasında.
Bilim insanı eczacı Niyaz Dermancı, 97 yaşında: Baba dedim bana 100 lira ver ben Avrupa’ya gidip orada tahsil etmek istiyorum. Oğlum bakarız, bakarız dedi 100 lirayı bulamadım ve bana 100 lira vermediği için ben Avrupa’ya gidip tahsil edemedim. Hiç pişman değilim, gitmediğime çok mutluyum…. Bir insana bir sağlık vermek için çalışıyorum. Hem dualarını hem teşekkürlerini alıyorum.
Sanatçı İham Gencer, 101 yaşında: Cumhuriyetin anlamı egemenliktir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bunu da müziğime koymaya çalışıyorum. Bugün eğer nefes alabiliyorsak, ezanımız dinleniyorsa bunu cumhuriyetimizin kurucusu büyük Atatürk’e borçluyuz. Tarihin hiçbir döneminde böyle bir kazanılmış cumhuriyet asla olmamıştır ve bir daha da olmayacaktır.