24 Kasımda Hatırlanan Öğretmenlerim
Yaşamın olduğu her yerde eğitim emekçisi öğretmenlerimizi görmek mümkündür.
Mesleki açıdan öğretmenin yetersizliğinin sebeplerinden birinin; araştırmayan bilimsel kaygı taşıyan ve tükenen toplumun bir parçası olan öğretmenin kendisinden kaynaklı olmakla birlikte, asıl gerçek olan eğitim sisteminin yetersizliğinden kaynaklıdır. Bunlara Eğitim fakültelerinin öğretmen yetiştirebilecek yetkinlikten uzak olması, mevcut öğretmenler içerisinden eğitim fakülteleri mezunları almayışları… Öğretmenlerin ekonomik olarak emeklerinin karşılığını alamayışları ( Ülkede her üç öğretmenden ikisi farklı bir işle uğraşmak durumunda kalmaktadır.) Mesleki çalışma alanların darlığı… Hizmet içi çalışmaların işlevsizliği… Gelişmiş ülkelerde özellikle Avrupa’da öğretmenlik mesleği özerk bir yapı konumuna doğru giderken, ülkemizde tam aksine mülakata dayalı atamalar ile liyakat esas alınmadan öğretmen alımı yapılmaktadır. Toplumun yarı aydını sayılan ve evine iş götüren emekçi öğretmene toplumsal hiçbir olaya doğrudan veya dolaylı katılım ya da yorum yapma alanı dahi bırakılmamış öğretmenler sindirilip açlıkla terbiye edilir konuma düşürülmüş hatta itibarsızlaştırma düzenlemeler yapılmış öğrencileri üzerinde etkisiz bir konuma düşürülmüş eğitim emekçileri öğretmenler 24 Kasım da gününü kutlayacak.
Öğretmenlik mesleği açısından dünyada bilinen gün ‘5 Ekim Dünya Öğretmenler Günüdür’ 12 Eylül sonrası ilan edilen ’24 Kasım Öğretmenler günü’ ülkemizde kutlamalar resmi olarak yapılmaktadır. Yukarıda yazdığım gibi her fırsatta mağdur edilmiş bunlara ‘az çalışıyorlar’.’ çok tatil yapıyorlar’ diyerek aşağılamalara devam ederken ‘ne kadar kutsal bir iş yaptıklarını hatırlatan siyasiler, çözüm bekleyen en temel sorunlarını gündeme getirmeden resmi gün olarak kutlamalar devam edecek. Kutlamalarda içi boş ve gerçek yaşamda hiçbir karşılığı olmayan övgüler dizip, yıllardır yaşanan sorunların üzerinin örterek günü kurtarmaya çalışacaklar. 21 yıldır tek başına iktidarda olan AKP’nin öğretmenlerin giderek ağırlaşan çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek, artan iş yükünü azaltmak, insan onuruna yaraşır bir ücret almasını sağlamak ve eğitim niteliğini en azından OECD ülkeleri ortalamasına taşımak gibi bir hedefi olmamıştır.
Milli eğitim Bakanlığı, eğitime yönelik politika ve uygulamalardaki başarısızlığı sorgulamak yerine, her fırsatta sistem değişikliğine giderek sadece öğrencileri değil öğretmenleri de mağdur etmiştir. PISA sonuçlarından da anlaşıldığı üzere, eğitim sisteminde yaşanan sorunların ve eğitim niteliğinde yaşanan bozulmanın sorumlusu öğretmenler değil, yıllardır laik, bilimsel eğitim karşıtı politikaları hayata geçirmekte ısrar eden AKP iktidarının Milli Eğitim Bakanlığıdır. Ülkemizde öğretmenler en ücra köşelerde her türlü olumsuz koşullarla mücadele ederek görevlerini yerine getirme çabasındadır. Yaşamın olduğu her yerde eğitim emekçisi öğretmenlerimizi görmek mümkündür.
Bilinmelidir ki öğretmenlerimiz el üstünde tutulmalıdır. Onlar ki çocuklarımıza yani ülkemizin geleceğine yön verenlerdir. Onlar mutlu donanımlı olmalıdırlar. Onlar ne kadar mutlu olursa geleceğimizde mutlu olur. Ne kadar donanımlıysa geleceğimiz de o kadar parlak olur. Bu meslek bir uzmanlık alanıdır. Diploması olan her öğretmen, öğretmenlik alanında yeterlilik belgesiyle mezun olmaktadır. Bir öğretmen atanana kadar tabiri caizse annelerinden emdikleri süt burunlarından geliyor. Atandıktan sonra da enerjilerini tüketene kadar herkes ellerinden geleni ardına koymuyorlar. En acısı da her yıl mesleğin özelliğini hiç bilmeyenler tarafından ‘iyi’ ve ‘kötü’ öğretmen olarak tanımlanmaları…
Okullardaki yetersizlikler, ödeneklerdeki adaletsizlikler, sınıflardaki eksiklikler, müfredattaki noksanlar yanlışlar, aksaklıkların tek sorumlusu öğretmenlermiş gibi görülmekte… Türkiye de öğretmenler eğitim sisteminin sahip olduğu tüm olumsuzlukların tek sebebi ve tek çözüm merciiymiş gibi görürler. Herkes en kolay ulaşabildiğine, öğretmenlere hesap sormaya çalışıyor. Öğretmenlerden sürekli empati yapması istenir. Ancak kimseler öğretmenle empati yapmaz. Birde sözleşmeli öğretmenler var ki; Her şeyin en azının verildiği, ama en çoğunun istendiği beklendiği öğretmenlerdir. Sadece 24 Kasımlarda hatırlanan, yılın geri kalan zamanında… İyi ki öğretmenim. Başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimize rahmet, emekli ve halen görevde olan öğretmenlerimize huzurlu bir yaşam dilerken, milletimizin ilim, irfan ve bilgi membası olan öğretmenlerimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.