Bangkok (Tayland) (5. Bölüm)

Güneydoğu Asya’nın en popüler turizm merkezlerinden olan Taylan, kültürel tarihle dolu bir ülke olup, başkenti ve en büyük şehri olan Bangkok, ülkenin geleneksel ve kültürel faaliyetlerinin de merkezidir. Ülkenin resmi dili “Tayca” dır. Nüfusu 70 milyon, ülke nüfusunun %95’i Budizm dininin Theravada koluna mensup olmakla birlikte Animizm inanışı ve İslam dini yaygındır. Tayland Krallığı parlamenter monarşi ile yönetilir. Kral devlet başkanı ve aynı zamanda silahlı kuvvetler başkanı unvanına sahiptir. Tayland kültürü; Çin, Hindistan, Kamboçya, Myanmar ve Güneydoğu Asya kültürlerinden etkilenmiştir. Tayland, birbirinden güzel tropik adaları ve görkemli Budist tapınakları ile her yıl milyonlarca turist ağırlar. Tayland aynı zamanda Avrupalıların sömürgeleştiremedikleri tek Güneydoğu Asya ülkesidir. Turizmin yanında ekonomisi, tarım ve zengin maden yatakları önemli gelir kaynaklarıdır. Aileye saygı ve bağlılık Tayland’da son derece önemlidir. Çocuklar aileye destek olmakla yükümlüdürler. Budizm’in doğasından dolayı başkalarına karşı hoşgörülü olmak ve öfkelenmemek de büyük önem taşımaktadır. Krallarına karşı oldukça saygılıdırlar. Krala hakaret etmek ve eleştirmek yasaktır. Bu kurala uymayan Taylor veya yabancılar “Lese-Majesty Yasası”  sebebiyle hapis cezasına çarptırılabilirler. Kimilerine göre dünyanın en nadide çiçeği “Orkide” Tayland içinde çok önemlidir. Tayland dünyanın bir numaralı ihracatçısıdır. Tayland kültüründe kafa, vücudun en önemli parçası olarak kabul edilir. Özellikle birinin çocuğunun kafasına dokunmak konusunda çok dikkatlidir. Tayland aynı zamanda gülen yüzlerin ülkesi olarak da biliniyor. Tayland, hindistancevizi ağaçlarının denize doğru uzandığı beyaz kum plajlarından, altın süslü Budist tapınaklarından, yemyeşil yağmur ormanlarına, hareketli gece hayatlarına sahip muhteşem tropikal adalarına kadar güzelliklerin yer aldığı ülke.

BANGKOK’ta ilk durağımız Wat Tramit Tapınağı (Altın Buda) Golden Buddha Temple adıyla da bilinen tapınak, ziyaretçilerin gözlerini kamaştıracak güzellikte Altın Buda heykeline en sahipliği yapıyor. 5 ton saf altından yapılmış dünyanın en büyük Buda heykelinin 700 yıldan daha eski olduğu söyleniyor. İlginç bir hikayesi var heykelin. Komşu ülke “Burma” saldırıları ile ülke yönetiminin zayıfladığı dönemde, heykelin yağmalanması ihtimali endişesiyle bunu gizlemek için sıva ile kapladıkları düşünüyor tarihçiler. 1955 yılından sonra ortaya çıkıyor. Bir yer değiştirme sırasında kazayla düşürülmesiyle, üzerindeki sıvanın kırılması ile heykelin altından yapılmış olduğu anlaşılıyor. Altın Buda heykeli, tapınağın dördüncü katında yer alıyor. Bangkok Chinatown Bölgesinde Traimit Road’da yer alıyor. Tapınağın girişinde her zamanki gibi ayakkabılar çıkarılıyor. Fotoğraflar çekiyoruz. Rehberimizin uyarısıyla tapınağın hemen yanındaki döviz bürosundan ihtiyacımız kadar Tayland parası “Baht” alıyoruz.

Yeni durağımız Wat Pho Tapınağı Bangkok’daki en büyük tapınak olmasının yanında, sahip olduğu dev “Buddha” heykeli ve rengârenk Budist Anıtları (Stupa) kentin en gözde tapınaklarından biri… Wat Pho’nun 16 girişi var. Her bir girişte sağlı sollu iki tane büyük Çinli savaş heykeli bulunmaktadır. Amaç kötü ruhların manastıra girmesini engellemekmiş. Grubumuzla Wat Pho’ya girdiğimizde, ucu bucağı olmayan bir yer gibi hissettik. Yürüdükçe karşımıza farklı tapınaklar çıkıyor. Buda figürleri, pagodalar, bitkiler… Tapınağın her bir köşesi ayrı güzel. 90’nın üzerinde Budist Anıtlarının olduğu, bunların 4’ü, 4 Tayland kralının anısına inşa edilmiş ve diğerlerinden daha uzun. Gezimizin bir köşesinde; geleneksel masaj tekniklerinin anlatıldığı duvar resimleri ve Taylandlıların dünya milletlerine nasıl baktığını anlatan bilgi panolarının yanındayız. Türkler hakkında söyledikleri sözleri şöyle; “Süt ve yağ sever, domuz yemez, yanaklarını kaplayan uzun bıyıkları olur, belirgin burunları vardır, uzun boylulardır, kaslı vücutlara sahip, gezmeyi severler.” dediler…

Tapınağın en önemli bölümünün önündeyiz. Gurumuzdaki bazı hanımlara etek giymeleri uyarılıyor, ayakkabılarımızı özel çantaya yerleştirip elimize alıyoruz. Reclining Buddha (Yatan/Dinlenen Buda Heykeli) ziyaret ediyoruz. Heykel; altın varaklı ve sedef kaplamalı “Dinlenen Buda” Heykeli, 15 metre yükseklik ve 46 metre uzunluğunda dev bir heykel. Heykel çok dar bir alan içerisinde ve çok sayıda sütunun arasına yerleştirilmiş. Bir bütün halinde görmek çok da mümkün değil. Heykeli çevreleyen duvarlarda Buda’nın hayatında hikayeler anlatan duvar resimleri bulunuyor. Heykelin arkasındaki bölümünde 108 adet bronz çanak yer alıyor. İçine şans getirsin diye paralar atılıyor. Yapılış amacı içinde; “Nirvana” ya ulaşmasını betimlemekte… Fotoğraf çekebildiğimiz kadar çektikten sonra çıkıyoruz.

Tapınak aynı zamanda Tayland’ın ilk eğitim merkezi ve ilk üniversitesi olarak da kabul ediliyor. 1950’lerde burada kurulan Tıp Fakültesinin hala eğitim vermekte olduğunu öğrendik. Tahminlere göre tapınağın inşa tarihi 16.yüzyıla kadar dayanmaktadır. Buradaki gezimiz sona eriyor, kanal turu için yürüme mesafesindeki kanal kenarındaki bizi bekleyen gezi teknemize ulaşıyoruz.

KANAL TURU

 Kanalı gezdikten sonra şunu anladık; Bangkok’un kanallarını gezmedikten sonra şehrin büyük bir bölümünü görmemişsinizdir. Chao Phraya nehri Asya’nın Venedik kanalıdır denmekte. Ülkedeki en uzun ve büyük nehridir. Bangkok’tan çıkıp okyanusa ulaşıyor. Nehir kenti neredeyse iki eşit parçaya bölünmekte. Eski Bangkok’u keşfetmenin en iyi yolu, kanal gezisi yapan; uzun kuyruklu rengarenk gezi teknesi ile tura çıkmaktır. Grubumuz bizi bekleyen uzun kuyruklu tekneye yerleşiyor turumuz başlıyor. Nehir kenarlarının manzarasının tadını çıkararak; tapınaklar, eski ahşap evler, buda heykelleri… Nehir trafiğinde; diğer ekspres tekneler, feribotlar, gürültülü uzun kuyruklu tekneler, turist tekneleri vs. Nehir kıyısı gezimizde yine zengin ve fakir Bangkok halkının iç içe yaşadıkları evleri, dünyaca ünlü otelleri görüyorsunuz. Gezimizde ilk dikkatleri çeken; kentin en ünlü ve en güzel tapınaklarından bir olan Wat Arun Tapınağı’nın yanından geçiyoruz. Muhteşem mimariye sahip tapınağa “Şafak Tapınağı” olarak da bilinmekte olup 80 metre yüksekliğinde kulesiyle Budist kültüründe dünyanın merkezi olarak kabul edilen Meru Dağı’nı temsil etmektedir. 1824-1851 yılları arasında Roma ||| ise tapınağı genişletip, camla ve Çin porselenler ile kaplatmış, tapınağın üzerindeki bu cam parçaları ve Çin porselenleri ince ince yapıştırılarak dekore edilmiş. Şafakta nehrin üstüne muhteşem bir yansımayla eşsiz görüntü sunmakta…

Rehberimizin bilgilendirmeleriyle fotoğraf ve videolar çekiniyoruz. Kanal kenarındaki duvarların üzerinde güneşlenen birkaç “monitör kertenkeleler” dikkatlerden kaçmıyor. Fotoğraflar çekiliyor. Yine tekne görevlilerinin gurubumuza dağıttığı ekmekleri alıyoruz. Teknemiz nehrin bir bölümünde duruyor ekmeklerimizi nehre atıyor, devasa yüzlerce “Kedi Balığı” besleniyor. Nehirdeki canlı yaşamını da gördükten sonra geri dönüyoruz. Nehir, modern yollar var olmadan önce, Taylandlılar yüzlerce yıldır ülkenin suyollarında seyahat etmek için teknelerini ve kanallarını kullanmışlar. İskeleden otobüsümüze biniyor alışveriş için Central World’deyiz. Bangkok’ta uğranması gereken yerlerden biri. Onlarca restoran ve uluslararası markalar içinde bulunan AVM. Serbest zaman verildi. Buluşma yerimize gelmekte geç kaldığımız için grubu üzmüştük ama bizden daha geç kalanlar olduğundan bize teselli oldu. Gemimize doğru yola çıktık.