HAMAL ORHAN
Ben mevki, makam hesapları yapmadan, mütevazi yaşamı tercih ettim. Eğitimli, mevki, makam sahipleriyle muhabbetler kurduğum gibi sade vatandaşlarla da muhabbetler kurmaktan mutlu oldum.
Bu insanlardan biri de Hamal Orhan’dı. En son hasta olduğunu duydum. Bu yazıyı paylaşmadan önce telefonla aradım konuşmakta güçlük çekiyordu.
Zaman zaman Ayancık Sinop’a mal olmuş karakterleri de anarım. Bugün yıllar sonra aklımda kaldığınca sevdiğim ve taktir ettiğim Hamal Orhan’dan bahsedeceğim. Aşağıda bu beyefendinin resimleri var. Hele bir bakın Hamal der misiniz? Demeyin…Tavsiye etmem.
Yıl 1980. Ayancık Sinop Mezarlık caddesi üzerinde Kaportacı hemşerim Ertürk ve Cumali Aktuğ’un dükkanları önünde laflarken, mezarlık tarafından fötrlü, kravatlı, güneş gözlüklü, mavi takım elbiseli, sinekkaydı tıraşlı bir beyefendinin geldiğini gördük. O zamana kadar Ayancık böyle bir beyefendi ya görmüş ya görmemişti. Yaklaştı selam verdi, benim hemşeriler şapşal, şapşal bakarken ağızlarından cılız bir sesle “Orhan, ula hamal Orhan sen misin, hele gözlüğünü çıkart” diye bir cümle çıktı. Ben ilk defa tanışıyordum. Bizim hemşeriler samimiler epey şakalaştılar, elbisenin çok güzel yakıştığını falan söylediler, memnuniyetlerini belirttiler.
Orhan o zaman 50 yaşını aşmıştı sanırım. 5 kata bir buz dolabını tek başına çıkarttığını falan anlattılar. Orhan’ı bana tanıtmaya çalıştılar. Orhan ayrılmadan önce “Artık bana kimse Hamal Orhan diyemez. Diyenin …… ” diye söylenerek gitti.
Orhan’a meğer Milli Piyangodan bir miktar para çıkmışmış. Orhan piyangodan para çıkmadan önce evine çamaşır makinası almak için beyaz eşya bayisi Ahmet’e gitmiş. Ahmet çok ilgilenmemiş, ödeyebilir mi ödeyemez mi diye otomatik makinaları değil de üretimden kalkmak üzere olan merdaneli çamaşır makinalarını gönülsüzce göstermiş. Orhan bu duruma çok üzülmüş.
Piyangodan para çıkınca takım elbiseyi çekmiş, kravatını takmış, Fortini başına koyup, güneş gözlüğünü de takmış. Yelek ceplerine banknotları görülecek şekilde yerleştirip, tesbihini çekerek Ahmet’in dükkanından içeri girmiş. Kibar bir beyefendinin yağlı bir müşterinin geldiğini gören Ahmet’in eli ayağı birbirine karışmış, hemen kendini toplayıp müşteriyi karşılayarak “Buyurun beyefendi ne emretmiştiniz” diye heyecanla sormuş. Çamaşır makinası alacağını öğrenince elindeki son model otomatik makinaları ayrı ayrı gösterip, uzun uzun özelliklerini anlatmış.
Orhan seçici davranıp daha önce kendisine mal satmaya yaklaşmayan Ahmet’in şimdi mal satmak için ezilip büzülüp kıvış kıvış dönmesinin zevkini çıkartarak iyice bir yorduktan sonra
“Benim istediğim özellikte makine burada yok bir de başka bayilere bakayım” demiş çıkmış. Çıkarken de gözlüğünü çıkartıp “Ben Hamal Orhan’ım” diye kendini tanıtınca Ahmet’in yüreğine oturmuş.