18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 110. Yılı Kutlu Olsun
Bugün, vatan uğruna can veren aziz şehitlerimizi ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin dönüm noktası, destanlaşmış Çanakkale Zaferi’nin 110. yıl dönümünü gurur, saygı ve minnetle anıyoruz.
18 Mart Çanakkale Zaferi’nin Mimarı Mustafa Kemal Atatürk
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, adeta ölmeye giden vatan evlatlarının tüm imkansızlıklara rağmen düşmana Türk’ün gücünü gösterdiği bir zaferdir.
Çanakkale Boğazı’nı gemilerle geçemeyen düşman kuvvetleri, topraklarımıza karadan girmeyi denemişlerdir. 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Atatürk -Süngü tak- emrini vermiş, düşmanı hüsrana uğratmıştır.
“Ben size taarruzu emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum” diyerek, tarihin görebileceği en büyük siper savaşını başlatan o cümle yankılanınca Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten, vatan evlatlarımız ölmeye gitmiş ve Çanakkale geçilememiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, Turan Gökmenoğlu
Ayancık’tan, Kastamonu’dan, Antalya ve Konya’dan, Bağdat’tan, Halep’ten, Bakü’den, Kars’tan, Erzurum’dan, Ankara’dan ve yurdun dört bir yanından vatan evlatlarının, dünyanın öbür ucundan gelen Anzak askerleri ile koyun koyuna yattığı yerdir Çanakkale.
Taşçı Serisi 6. Kitap, Köklerimin İzinde Babakale Köyceğiz/Turan Gökmenoğlu kitabından alıntı…
….. Araç asfalt yolda hızla ilerlerken, sağ yanı yeşilin binbir tonunu, sol yanı da Marmara Denizi’nin uçsuz bucaksız turkuvaz rengini gizliyordu. Her kilometre ilerleyişte ağaçların çiçek örtüsü zenginleşiyor, ilkbahar ılıklığı yerini biraz daha sıcak havaya bırakıyordu.
Kilitbahir Kalesi
Kilitbahir Kalesi’nin kesme taştan yapılmış ve kalbi andıran görüntüsü uzakta belirdi. Azize, tıpkı yanı başında oturan adam gibi, Anadolu’nun bu taraflarını ilk kez görüyordu. Araba vapuru iskelesine usulca yanaştılar. Vapur son aracı da aldığında neredeyse yarı yarıya dolmuştu.
Dur Yolcu
Araçtan inip üst kata çıktılar. Azize buradan kaleyi daha rahat görüyordu. Taşçı genç kıza, daha ilerideki burunda fark edilen Çanakkale Şehitleri Abidesi’ni gösterdi.
Çanakkale Şehitler Abidesi
Araba vapuru hareket ettiğinde, Kilitbahir Tepesi’ndeki dev ‘Mehmetçik’ resmini, Türk Bayrağı’nı ve ‘Dur Yolcu’ kitabesini fark edip okudu. Karşı kıyıda, Çanakkale Savaşları’nda en büyük yararlılıklardan birine imza atmış olan Nusrat Mayın Gemisi, sanki çok uzaklardan gelen yolcularını karşılamaya hazırlanıyordu.
‘’Çanakkale çok farklı bir yermiş, başka hiç bir ilimize benzemiyor. Bu şehrin çok özel bir havası, destansı bir ruhu var. Yolda gelirken gördüğümüz tabyalar ve atmosfer çok farklı. İnsan burada bambaşka bir havayı teneffüs ediyor gibi. İyi ki geldik buralara. Belki de bu kutsal toprakları görmek için çok geç kaldık!’’
Mehmetçik, Turan Gökmenoğlu
‘’Uygun bir zamanda, Abideyi ve şehitlikleri de görmeye gideriz. Dedelerimden biri burada yatıyor. Daha mezarını bulup, bir Fatiha okumaya dahi fırsatım olmadı. Buraları görmeden, bu vatanın nasıl kurtarıldığını anlamak çok zor.
Dedem Yakup Oğlu Yakup
Dedemin mezarını bulur bulmaz, onun da bir mozaik tablosunu yapmak istiyorum. Dedem de babama benziyordur her halde.’’
‘’Ve tabi ki sana da!’’ dedi Azize.
‘’Ben her sabah Çanakkale’de, güneşle birlikte Atatürk’ün de doğduğuna inanıyorum.’’ dedi Taşçı. ‘’Soluduğumuz havayı büyük kurtarıcımız da soludu. Bu rüzgar onun yüzüne ve kirpiklerine de dokundu bizim gibi. Toz, toprak, yağmur ona da değdi. Burası çok farklı bir şehir. Her noktası şehit kanlarıyla sulandı. Bu yüzden Çanakkale’yi çok seviyorum.’’
Köklerimin İzinde Babakale Köyceğiz/Turan Gökmenoğlu