Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sinop 9°C
Yağmurlu
Sinop
9°C
Yağmurlu
Paz 8°C
Pts 10°C
Sal 10°C
Çar 12°C

Siyasette Üslup ve Seviye

27 Ocak 2016 16:31

Denilir ki; “Siyaset” bir yönetme ve güç kullanma sanatı, bir amaca varmak için karşısındakilerin duygularını okşamak ve zayıf noktalarından faydalanmak demektir.

Denilir ki; “Siyaset” bir yönetme ve güç kullanma sanatı, bir amaca varmak için karşısındakilerin duygularını okşamak ve zayıf noktalarından faydalanmak demektir. Siyasetçi yönetmeye talip olur, fikir sahibi, nezaket sahibi, edep sahibidir. Siyaset bir bilim olmakla beraber okulu yoktur. Tecrübe ile öğrenilir. Bir gerçekte toplum ve siyaset üslubunda paralel bir ilişki olması her ikisinin de kullandığı üslup ve dil, demokrasimizin düzeyi ile doğru orantılı olmasıdır.

 

Hem siyasette hem de toplumda üslubun bozukluğunda bir gerçektir. Özellikle siyasetçilerin takındığı negatif üslup, bozuk hatta “sokak ağızı” bir jargon kullanmasının, bilinçli bir tercih midir? Yine siyasetçilerin zaman zaman kullandığı sokak jargonunun toplum nazarında ve özellikle seçim dönemlerinde pirim yaptığı da görülmüştür. Bir gerçekte; üslubun ve dilin, kişinin geldiği sosyal tabakaya, eğitimine ve mizacına göre değiştiği dikkatlerden kaçmamakta…

Neden bizim siyasetçilerimiz diyalog, uzlaşma, tolerans, tahammül gibi demokrasi kültürünün temelini oluşturan kavramlarla işi olmaz. Kendi düşencesinden farklı düşüneni düşman görmek. Daha yüksek bağırma, çağırmayı siyaset sanıyorlar. Gençliğim Ecevit ve Demirel’in bağırıp çağırması, Daha sonraları Özal dönemi… Sonraları Erdoğan, Baykal ağız dalaşları… Erdoğan Kılıçdaroğlu ağız dalaşları devam ederken Cumhurbaşkanı oldu. Erdoğan artık bitti derken; son hafta ağız dalaşı tavan yaptı.

 

Salı günleri Meclisteki gurupların yaptığı konuşmaları izleyebilene aşk olsun. Hep bir nefret, göndermeler… Hadi izlemedin akşam ana haber bültenlerde izlemekten kaçamazsınız. Toplumu öyle hale getirdiler ki; hiç hoş olmayan bir durum, siyasetçilere atış serbest anlayışıyla kötü, çirkin, seviyenin düşmesiyle nezakette yok oldu. Oysa ülkenin o kadar sorunu varken ucuz siyasetle pirim yapmaya çalışılıyor.

 

Oysa siyaset ne kadar temiz dille, saygılı bir ortamda ve olumlu yönde yürütülürse doğruları bulmak ve ortak noktalarda buluşmak da o kadar kolay olur. Siyaset en uç noktalarda ki rakiplerin karşılıklı oturup temsil ettikleri kesimlerin dertlerini ve isteklerini kavga etmeden, birbirlerini ikna edebilecek aktarabilmesi şeklinde yapılmalı. Bir liderin bir yerde bir başka liderin başka bir yerde atıp tutması şeklinde olmamalıdır.

 

Son hafta içinde siyasette üslup seviyesi yerlerde. Ülkeyi yöneten iktidar, Cumhurbaşkanı, ana muhalefet ve muhalefer liderleri milyonlarca insanımızın karşısında kullandıkları sözler ağızlara alınacak sözler değil. Tüm sınır ve ölçüleri aşan sözleri konuşmaktan hiç çekinilmiyor. Oysa liderler daha bilgili, olgun, medeni ve saygılı olmalıdırlar. Türk toplumunun daha saygılı konuşacak liderler ister düşüncesindeyim.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.