“ANNEME”
Şimdi artık hayat anlamsız, ayrılık zamansız
Yokluna alışmam anladım artık imkansız
Sokağımıza yağmur ağır ağır çiseliyor
Odama sağanak sağanak hasretin yağıyor.
Hava kararınca dışarı çıkmamı istemezdin ya
Şimdi de çıkmıyorum, o sokaklar beni boğuyor.
Varlığı hayatımızın en güzel anlamıydı. Karşılıksız sevmenin adı, sevgisi ile sevmeyi tattığım varlığı ile var olmayı tanıdığımdı. Ellerimi uzattığımda tutacak bir elin varlığını hissettiren, affetmenin yüceliğini onun yüreğinden tanıdığımdı. Canımdan, canından yüreğimle paylaştığım en yüce varlıktı ANNEM.
Analarımız için neler neler demiştik; Ağlarsa Anam Ağlar gerisi yalan ağlar… Ana başta taç, her derde ilaç… Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz… Cennet anaların ayakları altındadır… İrademiz dışı olumsuz bir şeyle karşılaştığımızda, ani bir durumda; elimize iğne batsa, bir yere çarpsak, elimiz yansa hep aynı sözcük “Anam”…
Annemi kaybetmek hayatta yaşayabileceğim en ağır ve acımdır. Tüm insanlar aslında yalnızdır ama annesi ölenler daha da bir yalnız oluyor. Zamanın kapatmadığı tek yaradır anneyi kaybetmek. En sevdiğiniz kokuyu ve sesi bir daha duyamamak kadar acıların en büyüğüdür. Artık haytamın dönüm noktasındayım… annemden önce ve sonra…
Beni bu hayatta koşulsuz seven tek insandı. Ne yaparsam yapayım, nasıl davranırsam davranayım beni terk etmeyecek tek kadın artık hayta değil. İnsanın aklına gelmiyor değil; insanları kırmaya, dargınlıklara, küskünlüklere vakit kalmadığına, zamanın en iyi ve en ekonomik şekilde kullanılmasının doğru olduğuna karar verdirdin anne…
Ölüm, hayatın gerçeği ama bildiğimiz halde hangi yaşta olursa olsun erken geldiğine inandığımız bir gerçek. Doğum kadar doğal yaşam kadar etkileyici bir gerçek… Bir melek gibi pamuk bembeyaz tenli güzel annemi mezara iki metre küplük ebedi evinde toprağa vermek yüreğimin bir kez de paramparça etmişti…
Artık kim bana “Yavrum” diyecek… Kim iki eliyle yanaklarımı sıvazlayacak. Ozanın dediği gibi her ölüm erken ölüm. Her ölüm baştan sona acı… Annesi ölenin yaşam suyu azalır. Teninden, saçından başlar renk vermeye. İnsan aslında annesi ölünce başlar ölmeye…