Artık “Kek”lenmeyelim
Ülkemizin kaderini belirleyecek olan seçimlere artık sayılı günler kaldı. Nefesler tutuldu ve herkes 24 Haziran’da yapılacak milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimine kitlendi.
Ülkemizin kaderini belirleyecek olan seçimlere artık sayılı günler kaldı. Nefesler tutuldu ve herkes 24 Haziran’da yapılacak milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimine kitlendi.
2002’den bu yana ilk kez umutlar yeşer yiyor. Alanlarda, salonlarda sokaklarda herkes haykırıyor. Artık “TAMAM” diyor… Ürkek, kısık sesler hep bir ağızdan artık yapabiliriz TAMAM diyorlar.
İktidar takımı ve cumhurbaşkanı adayı ilk defa seçim çalışmalarında muhalefetin gündemine savunma yaparak çalışıyorlar. Son konuşmalarında sürekli yapılan gaflar… Seçim bildirilerinde “buzdolabı-kıraathane-kek” söylemleri yandaşlarını bile umutsuzluğa düşürüyor. Bunlara “Afrin, Kandil” siyasetiyle oy patlaması beklenmesine rağmen oy toplama hesabı da tutmuyor. Savaş kışkırtıcılığı da oy getirmiyor.
İktidarları döneminde; en büyük saray, en büyük havalimanına, en büyük hastahaneler betonla dönen şehirler moloz yığını denizler oluştu… İnşaatla övünen ülke olduk. Yap-işlet-devlet (YİD) yöntemiyle yaptırdıkları projeler vergilerimizi en fazla Çar cur eden yatırımlardır.”milletin cebinden beş kuruş çıkmıyor?” demişlerdi… (köprüler) Üstelik oto yollar ve köprüler döviz cinsinden olması da cabası.
İktidar dönemlerinde özgürlükler konusunda hatta sınıfta kaldılar. Dönemlerinde kendi söylemleriyle “bertaraf” olanlardan; tutukluluk yaşayanlar sayısı dört kat artmış. 2002 yılı sonunda 59.429 olan tutuklu ve hükümlü sayısı 235.000 888 tutuklu ve hükümlüye ulaşmış. Ceza evlerinde öğrenci sayısı 69.000. İktidar döneminde çocuk mahkum sayısındaki artış %37 oldu. İktidarlığı boyunca kişi başı milli geliri, refah düzeyini arttırdık diyorlardı Mahkum artışını atlamışlar. Sanırım bu artışın nedeni “hiç kıymetin kendisine yönelik tehdit algısı tutuklu ve hükümlü sayısına yansımasıdır”
16 yıllık iktidar sanırım yolun sonuna geldi. Demokrasinin en temel kurallarından olan, adaletli, eşitlikçi serbest seçim sistemine karşı bayrak açmasına rağmen kurduğu bence çıkar ittifakı (Cumhur) na rağmen kendi dışında kalanlar demokrasiye, insan haklarına, özgürlüğü ve birgül eşitleye inanan bileşenler korkmadan yiğitçe ilkeli bir beraberlik güç oldular. Başkanlık sistemine son verip yeniden temsilde adaleti sağlayacak, eşitlikçi parlementer sistemi kurup Türkiye’yi çağdaş dünyayla birleştirecektir.
Artık kavgayla beslenen siyaset ve iktidar istemiyoruz. Kavgayla mücadele eden istiyoruz. İktidar parlamentodan başlayarak tüm muhalefete kulak veren olmalıdır. Tartışmak kültürünü önemseyen olmalıdır. Yurt taşı devletten korkmamalı ve devletinin koruduğu kolladığını hissetmeli. İktidarlar kendini küresel jandarma, Amerika’nın eş başkanı sanmasınlar. Her türlü adaletsiz, eşit olmayan seçim koşullarına rağmen bizleri artık “KEK”leyemeyecekler.