Atina Gezisi
Gezi yazısıyla yine karşınızdayım..
Gezi yazısıyla yine karşınızdayım. Her zaman derim; seyehat etmeyi sevmeyen yoktur, eşim ve ben de seviyoruz. Fırsat bulursak ve de uygun isek bizde değerlendiriyoruz. İstanbul’ da ki dostlarımız Haluk GENÇ ve Nezih BAYRAKTAR beni aradılar. 29 Ekim’de GİRİT’e gidiyoruz birlikte olur muyuz? Sorusuna hemen EVET dedik. Bu seyehatimizde sizlere gezip gördüğüm Girit adasında ki, Heraklion (Kandiye), Lerapetra(Yerapetra) Aghios Nikolaos, Retimnon(Resmo), Hania(Hanyo) gezdik. Buralar hakkında bilgi vereceğim.
Bu gezide ki dostlarımız; Haluk ve Nurtop GENÇ çifti, Nezih ve sevgili eşi Ayşegül BAYRAKTAR çiftive sevgili eşim Filiz Hanım… 28 Ekim 2016 sabahı saat 07.15 de İstanbul’da kızkardeşimin konakladığımız evden bizleri alan Genç ve Bayraktar çiftleriyle Ataürk Hava Limanı’na geçtik. Bilet ve pasaport işlemleri sonrası AEGEAN hava yollarıyla saat 09.55 gibi Atina’ya uçtuk. Bir saat gibi uçuş sonrası Atina’ya indik. 2 saate yakın havalimanında kaldıktan sonra aynı şirketin iç hatlarıyla 13.20 de Girit’e uçtuk.
Bu arada Atina Havalimanında ilginç bir olay yaşadık sizlerle paylaşmak isterim. Ayağında kışlık bot ve pantolon, başında iki kez bağlanmış püsküllü başörtüsü ile bağlı orta yaşlı hanım bizim konuşmalarımızdan; “Siz Türk müsünüz Diyerek başladı. Ben Esra Erol programına katıldım 6 kişi ile görüştüm birini tanımak için Kütahya’ya gittim fakat beraber gittiğim kız arkadaşımla çay içmeye çıktı. Hazırda olan param bitti. Bulgaristan’a köyüme döndüm. Köylüler aralarında para topladı ve beni tekrar Esra Erol programına gönderdiler. Roma üzeri Atina’ya geldim. Buradan İstanbul’a göndermiyor Yunanistan. Tekrar Romanya gönderiyor, oradan Türkiye’ye git diyorlar.” “Nasıl bir arkadaş istiyorsun 6 kişiyi beğenmemişsin” dediğimizde. “Polis, imam olabilir ama komik olsun diyor.” “Müslüman mısın?” sorumuza da; “Burada Hıristiyan, Türkiye’de Müslüman’ım, ikisi de tek tanrı” dedi. Biz ayrılırken oda havaalanında Esra Erol programına ulaşabilme hayaliyle Atina’da kaldı.
Bir saatlik uçuş sonrası Girit Adası’na indik Türkiye’deyken işlemlerini yaptıkları “Greenways” oto kiralama şirketinden 7 kişilik otomuzu aldık. Heraklion (Kandiye) merkezine doğru yola çıktık. Kandiye Girit’in başkenti olup en kalabalık, en merkezi şehridir. Burada 400 yıllık Venedik hâkimiyetinden geriye çok şey kalmış, Romalılar döneminden de önemli bir liman. İlk durağımız Knossos Sarayı.
Knoss Sarayı; kent merkezine 8 km uzaklıkta bir tepe üzerinde. Girit’te egemen olan Minos Uygarlığı’nın kalıntılarını görürsünüz. Biz girişte para vermedik. Bugün bayramları imiş, giriş ücreti alınmadı. Bu Sarayı salonları, odaları ve bahçeleriyle 63 bin metrekare bir alana yayılmış. Kereste ve taştan 1400 odası olduğu yazılıyor. Yerlerde mermer taşlı yürüme yolları ve dünyanın ilk kanalizasyon sisteminin sağlam kalan künkleri görürsünüz. Minos Bölgesinde tarihi süreçte iki büyük deprem yaşanmış. Bu medeniyet çevredekiler tarafından yapılan saldırılar, işgaller ve ticaret yollarının değişmesi bu muhteşem medeniyetin yavaş yavaş yok olmasına ve tarih sahnesinden çekilmesine neden olmuş.
Kolossos Sarayı’ndan ayrıldıktan sonra konaklayacağınız “ATRİON“ oteline geçtik. Güzel temiz oda ve güzel yüzlü personel karşıladı. Venedik limanına ve şehir merkezine sadece birkaç dakika yürüme mesafesinde ve kahvaltısı nefis tavsiye edilir. Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra şehir merkezine geziye başladık. Kıyıda görkemli Venedik kalesinin hakim olduğu liman, kent merkezine girdikçe sık sık rastlanan çeşmeler( Roma, Osmanlı Çeşmeleri), Sokaklar temiz insanlar şık(Sanırım Bayram olduğu için), bize göre cafe bar, onların söylemiyle tavernalar dolu insanlar özellikle gençler eğleniyor. Kentin en hareketli Venizelou Meydanından akşam yemeğimizi alacağımız otelimize de çok yakın “Apıoyopi&Bapayo” tavernasına geçtik. İçeride ki masamızı dışarıya bahçeye taşımak zorunda kaldık, gençler oldukça gürültülü eğleniyorlardı. Grubumuz üyeleri iki yıl sonra bir gezide yine birilikte olmanın mutluluğunu yaşıyordu… Yunan milli içkisi Uzo ve Deniz ürünlerinin yer aldığı menüyle hasret dolu sohbetlerle enfes bir gece geçiriyorduk. Hemen yakınımızda ki başka bir tavernada ensmanta(müzik). Hesap istedik, kalkacakken müessese ikramı “Kestane Bal”lı tatlı oldukça ilginçti. Yemek sonrası hayli geç vakit yürüme mesafesinde ki otelimize dinlenmek üzere geçtik.
DEVAMI HAFTAYA