Avukatlar Günü
Erdoğan Erkaymaz
"Dünyanın her ülkesinde demokrasinin ve özgürlüklerin en yakın dostu ve teminatı avukatlardır"
Adalete giden yol, gerçeği ortaya çıkaran inanç ve eylemdedir. Gerçeği ortaya çıkaracak inanç ve eylemde o gerçeğe en çok ihtiyacı olan ve kendisinde bağışlanmış bir hat bulunan 'savunma'da bulunabilir.Savunma hakkının gerekene yakın düzeyde kullanabilmesi, savunmayı içselleştirebilmiş avukatlar sayesinde mümkün olabilmektedir.
Avukatlar, adalet sistemi içersinde vatandaşların kutsal savunma haklarını kullanırken yanlarında olan yegana dayanak avukatlık mesleğinin icracılarıdır. Özellikle ülkemizde, henüz oturmamış adalet sistemimizde avukatların çaba ve özverileri daha ön planda durmaktadır. Yasama organının tamamen keyfi ve günü kurtarmaya yönelik icraatlarını gazete ve dergilerde sık sık okuyor ve yaşıyoruz. Özellikle Anayasa Mahkemesi Başkanının da dile getirecek kadar rahatsız olduğu "hukuk sistemimizin içinde bulunduğu bu kötü durum" rahatsız edici boyuttadır.
Ülkemizde avukatlar, önce hukuk fakültesini bitirmek, daha sonra bir yıllık staj yaptıktan sonra (bunun altı ayı adliyede, ikinci altı ayı ise bir avukat yanında) avukatlık hakkını kazanırlar. Bu topraklarda Cumhuriyetten önce Osmanlı islami kurallarla idare edilirken avukatlıktan bahsetmek doğru bir kavram olmaz. Cumhuriyet döneminde ilk geniş mesleki toplantıları 3 Ocak 1934 tarihinde İzmir'de yapılmış "Türkiye Avukatlar Birliği" toplantısı olarak. Daha sonra 5 Nisan 1958'de yine İzmir'de 2 günlük çalışma yapıldığı bilinmektedir.
Avukat Şamil Demir'in "Yargının Üvey Evladı Avukatlar" yazısının bir bölümünü paylaşmak istiyorum. "Kısıtlı iş imkanları avukatların çoğunluğunu 'çalışır avukat' haline getirmiştir. Sayımızın kontrolden çıkması, avukat arzının fazlalığı, buna karşın avukat istihdamındaki düşüklük, avukatlığın ve avukat emeğinin değerini ister istemez düşürmüştür. İş arayan avukatların fazlalığı, köle gibi çalışmaya razı olduğu halde iş bulamayan iki avukat kesmini ortaya çıkarmıştır." yazısının ekinde "Yasama ve yürütmenin bizden esirgediği rolümüzü, olması gerektiği gibi kendimiz kabullenmeli ve avukatların yargı bağımsızlığının hak arama hürriyetinin teminatı olduğu, yargının kurucu unsuru olduğumuzu, bağımsız savunmanın olmadığı yerde yargılanmanın olmayacağı görüşünü ısrarla savunmalı ve takipçisi olmalıyız" demiştir.
Avukatlar meslekleri gereği hayatın tam içinde olan, toplumun her kesimiyle temas halinde bulunanlardır. Bunun yanında, yaşadığımız coğrafyadan gördüğümüz kadarıyla başka ülkelerde olduğu gibi, bizde de pek çok sosyal sorumluluk projelerinin destekleyicileridir. Mücadeleleri hukuk devletinin yerleşmesi, toplumda hukuka aidiyet bilincinin gelişmesi, demokrasinin kurumsallaşması, özgürlük alanının genişlemesi konusunda çaba harcayanlardır.
Ülkemiz, hukuk devleti ve demokrasi mücadelesinde önemli bir dönemeçten geçmektedir. Bu noktada avukatlara da her zamankinden daha büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Demokrasi ve insan hakları mücadelesinin öncüsü, yüzyıllar boyunca avukatlar olmuşlardır. Savunma hakkının yok edildiği bir yerde haktan, hukuk devletinden, kişi güvenliğinden, bağımsız ve tarifsiz yargıdan, özgürlük ve demokrasiden bahsedilemez. Avukatlar ve onların baroları hep hukuktan yana olmuşlardır.
Avukatlık mesleğini sanırım "Molierac" en iyi şekilde anlatmıştır; "Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime, hele ne iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiç bir hiyerarşik üstte tanımayız. En kıdem sizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyunca köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı!"
Tüm bu olumsuz koşullara rağmen müvekkillerinin haklarını en iyi şekilde savunmaya çalışan avukatlarımız, başta kızım Selin Tuçe Erkaymaz ve değerli büyüğüm M. Ertan Övet olmak üzere tüm avukatların "5 Nisan Avukatlar Gününü" kutlarken, sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.