Ayancık Bize Kucak Açtı
Ayancık bize kucak açmış bekliyordu. Ayancık sen benim ilk aşkımsın, göz ağrımsın, unutulmazsın. Unutulmayacaksın.
Astsubay olarak 1978 – 1983 yılları arasında Ayancık Hava Radar Mevzi Komutanlığında görev yaptım. Görev yaptığım süre içerisinde mesleki gelişimim için büyüklerimden çok şey öğrendim. Bir başka öğretim yeri ise Ayancık kasabası olmuştu. Toplum ile kaynaşmayı, nezaketi, yardımlaşmayı, dostluğu da Ayancık halkının katkıları ile geliştirdim. Ayancık’ta şu an bile görüştüğüm birçok dostum var. Onlar ile birlikte sosyalleşerek Ayancık Spor kulübünün başarılarına katkı sağlamaya da çalıştım.
Devre arkadaşımız Hüseyin Uysal, tatil için Ayancık’a uğramış ve bizlere terk edilmiş radar mevziimizin fotoğraflarını göndermişti. Radarda görev yapan tüm subay, astsubay ve sivil arkadaşlarımızı bir hüzün kaplamıştı. Bizim canım radarımız sanki Çernobil gibi olmuştu. Bu üzücü şoku atlatan arkadaşlarımız derhal organize olarak, daha fazla yok olmadan birliğimizi ziyaret edip, anılarımızı tazelemeliyiz dediler. Tabi organizasyon görevini de bana tebliğ ettiler. Emredersiniz demekten başka söz çıkmadı ağzımdan.
Yıllardır eşime ve çocuklarıma anlatıp durduğum Ayancık’a gitme zamanı gelmişti. Geziyi özellikle 30 Ağustos’a planladım. Eskilerde olduğu gibi “Tayyare ve Zafer Bayramı” konsepti içinde olmasını istedim.
30 Ağustos 2019 sabahı Ayancık’ta toplanır toplanmaz yirmi yedi kişilik emekli radarcılardan oluşan grubumuz ile Ayancık kent meydanında yapılan 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlama törenine katıldık. Başta belediye başkanımız olmak üzere kasaba protokolü ile bayramlaştık. En az bizler kadar onlar da mutlu olmuşlardı.
Öğleden sonra her birimiz için ayrı ayrı anıların olduğu terk edilmiş radar gezimizi gerçekleştirdik. Bazen hüzün ve gözyaşı, çoğu zaman da anılarımızı paylaştıkça gülümsemeler ile eski günleri yaşadık.
Ayancık Belediye Başkanımız Sayın Hayrettin Kaya bizlere bir sürpriz planlamış ve belediye sosyal tesislerinde eskiden olduğu gibi bir yemek hazırlatmış. Eskiden yeni rütbelerimizi 30 Ağustos gecesi askeri balo tertip eder, birlikte yemek yer ve kutlardık. Bize o günleri yaşatan, bizlerle birlikte yemeğe katılan Belediye Başkanımız Sayın Hayrettin Kaya’ya arkadaşlarım adına candan teşekkürlerimi sunarım. Bir başka teşekkürü de Belediye Meclis Üyesi Sayın Seyfi Özer kardeşime etmek isterim. Organizasyonu yapmamda bana verdiği destekler için. Bu gezi planında yapmak istediklerim için hep arkamda durmuş ve desteklemiştir. Gerçi 40 yıl önce de kalecilik yaptığım Ayancık Spor’da da arkamda durmuş, beni hep desteklemişti.
Nezaket gereği daha önceki yazımda bahsettiğim Ayancık uçaklarından bir tanesinin maketini Grup-5 adına yaptırıp bize kucak açan Belediye Başkanımız Sayın Hayrettin Kaya’ya takdim ettik. (Grup 5 Ayancıkta aynı evde bir dönem birlikte kalan 5 astsubay arkadaşa verdiğimiz ad’dır. Bunlar Mustafa Kılıç, Faik Ozansoy, Hüseyin Uysal, Erol Aydın ve Mehmet Bingöl’dür.)
31 Ağustos günü grup halinde Ayancık kasaba içi gezimizi gerçekleştirdik. Yollarda, bina önlerinde ve esnaf dükkânlarında anılarımız kucaklaşmalarla bütünleşti, kâh kahkahalar, kâh gözyaşları ile. Yolumuzu özellikle Köşem Pastanesi’ne çevirdim. Hem çok sevdiğim rahmetli Şekerci Osman amcamı anmak, hem de Osman amcamdan yadigâr can kardeşim Ahmet Kurt’a sıkıca sarılmaktı amacım. Ayrıca Ahmet kardeşimin meşhur dondurmalı pastasını yemeden gitmek olmazdı. Hadi bana ısmarladın, 27 kişiye de ayrı ayrı tabaklarda gönlünün bolluğunu sundu Ahmet kardeşim.
Öğleden sonra Ayancık Gazi Stadında dev karşılaşma için hazırdık. Santra noktasına geldiğimizde sanki 41 yıl öncesine geri döndük ve gördük ki birlikte top oynadığımız arkadaşlarımız bize kucak açmış bekliyorlardı. Zaman tünelinden mi geçtik acaba, yoksa futbolun ve sevginin asla yok olmayacağı gerçeğini canlı olarak yaşıyor muyduk? Futbol maçının gerçekleşmesinde Çetin Özcan hocamıza, değerli kardeşime bir kez daha teşekkür ederim. Çetin Özcan için hoca dedim, gerçekten de Ayancık Lisesinde ve futbol antrenörlüğü kariyerinde hocaların hocası seviyesine gelmiş. Küçük bir anekdotu da eklemeden geçemeyeceğim. Yaptığımız maç esnasında yaşın ve kilonun verdiği ağırlıkla kurtardığım bir toptan sonra yerden kalkmada gecikmiştim. Kale boş olmasına rağmen Çetin hocam direkt kaleye vurup gol yapmamış, yan pas yaparak bana zaman kazandırmıştır. İşte fair-play işte sportmenlik, işte hocalık.
Maçtan sonra Ayancığın, Sinop çıkışında, Ali köy’ün hemen kenarında kardeşim Kadri Yılmaz’ın deniz kıyısındaki Saklı Bahçe’sine gidildi. Denizde terlerimiz atıldıktan sonra harika yemekler yenildi. Gecenin sürprizini yine Seyfi Özer kardeşim ve Başkanımız Hayrettin Kaya yaptı. Ayancığın meşhur davul ile zurnasından özgün müzikleri bizlere dinlettiler.
Son gün ise askeri kampımızın olduğu “Çamurca” plajındaydık, her ne kadar sonradan yapılan dalgakıranlar eski güzel koy görüntüsünü bozmuş olsa da denizin ve kumun tadını çıkardık. Okuyan dostların aklında bulunsun, illa Akdeniz diyenlerin bir kez Ayancık’ı görmelerini isterim. Fikirlerini zaten değiştireceklerdir.
27 eski havacı asker ve ailesinden oluşan grup olarak Ayancık gezimizde şunu gördük, Binalar terk edilebilir, zaman geçebilir, çokça yeni yapılar meydana getirilebilir. Ama geçmişte kurulan dostlukları terk etmenin mümkün olmadığını, aksine özlemin saygı ve sevgiyi çoğalttığı gerçeğini bir kez daha yaşayarak gördük.
Ayancık sen benim ilk aşkımsın, göz ağrımsın, unutulmazsın. Unutulmayacaksın.
Mustafa KILIÇ
Havacılık Tarihi Araştırmacısı – Yazar
Can dostum ne güzel yaşanmışlıkları yaad etmek..
sevgi ve saygılar
Mustafa bey kardeşim çok iyi yapmışsınız, sizleri kutlarım. Sizlere imrendim. Çok fazla anılarım varda hiç unutamadığım anım, iskelede istavrit zamanı tuttuğum istavritler denizden çıktığı gibi evde pişirirdik. O anımı hiç unutamıyorum.
Ayancık’ta daha önce hiç bulunmadım. Fakat CANDOSTUM’un 1983 ten beri dinlediğim Ayancık hikayelerini benden daha iyi hiç kimse bilemez. Bu güzel anıları tekrar buradan dinlemek gerçekten paha biçilmez. Herkese esenlik ve mutluluk dileklerimi sunarım
Ayancık gerçekten bize kucak açtı. Ayancık’ta hiç yabancılık çekmedik. Hatta kendi memleketimiz gibi, okullar tatil olduğunda bile memleketimize gitmezdik. Ayancık’ta kalırdık. Ayancık halkı ile bütünleşmiştik. Öğretmenliğimin ilk yıllarını böyle bir yerde geçirmem benim için büyük bir şanstı. Teşekkürler Ayancık ve güzel halkı.
Yazını okurken 2019 gezi günleri bir kez daha gözümün önüne geldi. Özlem yine artıyor biraderim. En kısa zamanda yine organize olup , ver elini Kuzeyin şirin ilçesi Ayancık. Bekleyin Ayancıklı dostlar yine eski güzel günlerimizi yad edeceğiz.
Devrem ne güzel yazmışsın, anılarımızı tazelettin. Kalemine sağlık.
Mustafa’ com yine beni o günler götürdün. Başlangıcı ben yaptım ama sanırım devamı bitmeyecek. İlk fırsatta yine girmeyi düşünüyorum. Beraber geçirdiğimiz o buluşmanın tadı damağımızda kaldı. Ayrıca Belediye başkanımızın oradaki dostların misafirperverliğini hiçbir zaman unutmayacağız. Hepsine sonsuz teşekkürler….
EVET,AYANCIK BİZİM İLK AŞKIMIZ..Bizim meslekte ilk görev yeri unutulmaz ve unutulmadıda,yıllar sonra nostalji yaparak bunu gösterdik,anıları tazeledik.Halen görüştüğümüz ve tüm Ayancık’lılara selam olsun.Sevgi ve selamlarım ile…
Anılar insanı yaşatır..Yaşayan insanlarla da bir arada olmak ayrı bir güzellik olsa gerek..