AYANCIK’IN UÇAN KAMYONLARI

Eskiden Ayancık otobüslerinin arkasında bir yazı olurdu; “Tek rakibimiz Türk Hava Yolları” diye. Bunu niçin yazdıklarını ben yaşadım ve biliyorum.

Sanayi Mahallesinde, E 5’in kenarında, ya da müşteri nerede inmek isterse orada trafiğe yakalanmamak, ceza ödememek için milleti İstanbul’da sabahın 3’ünde 4’ünde cadde kenarına bırakırlardı. Tabi bunu yapmak için de hızlı gidiyorlardı. Şoförler akşam servisi için otele gidip yatarken yolcular da yol kenarlarında ya karşılayan birini, ya da sabahın ilk dolmuş veya belediye otobüslerinin gelmesini beklerlerdi. Velhasıl millet de koyun gibi bu duruma seyirci kalır, “oldu bi kere” der sineye çekerdi. Fakat anladım ki Ayancıklı şoförlerin tek rakiplerinin THY olmasının arkasında yatan başka gizemler de varmış. Bu girizgahtan sonra gelelim asıl konuya…

Geçen hafta elime bir fotoğraf geçti. Daha doğrusu bir ekran görüntüsü. Hemen tanıdım tabi ki. Fotoğraf Ayancık’ta fabrikadan havai hatta verilen bir kamyonun yolculuğunu gösteriyordu. Elbette bizler elimizde yüzlercesi olan havada tomruk fotoğraflarına aşina idik. Fakat ormandan Ayancık-Fabrika’ya tomruk taşıyan teleferiğin geri dönüş yolunda ormana kamyon taşıdığını bilmiyorduk. (Ya da siz belki biliyorsunuz da ben bilmiyordum).

Aslında teleferik ve dekovil hatları varken ormanda kamyon vardı. Buna ait fotoğraflar var. Fakat bizim ve başkalarının yorumu kamyonların demonte vaziyette (parçalar halinde) ormana götürüldüğü ve orada montajının yapıldığı şeklinde idi. Çünkü ana hatları beslemek için orman içinde sürütme yolları ile birlikte kamyonların da çalıştığını biliyoruz. Fakat Ayancık’tan ormana ulaşan bir karayolu yoktu. Karayolu ilk olarak 1950’lerin sonlarında ormana ulaştı.

Neyse, fotoğrafa gelelim. İşte bu fotoğraf ormandaki kamyonların bir bütün olarak Ayancık’tan ormanın içlerine teleferikle, yani UÇARAK gittiğinin kanıtı.

Efendim, şimdi çıkar birileri Hava Radar Komutanlığı‘ndan bahisle Ayancık’ta havacılığın çok eski olduğunu söyler. Söylerse söylesin. Onların dediği NATO’ya girdikten sonrasına yani 1950’li yılların sonlarına ait olabilir. Lakin bizim fotoğraf Ayancık’ta havacılığın daha eski olduğunun bir kanıtı ve havayolunun nasıl kullanıldığının bir belgesi. Yaniiii, bizim bu teleferik tomruk taşıdı, yağ kazanı taşıdı, su taşıdı, erzak taşıdı ve dahi KAMYON BİLE TAŞIDI.

Geçen haftalarda somon balık üretiminin ilk Ayancık’ta başladığını belirtmiş, tarihe malolmuş bir bilgiyi aktarmıştım. Birileri “bunu niye gündeme getirdiniz, gereksizdi, denizi kirletti, biz kafese karşıyız” mealinden açıklamalarda bulunarak bize çattı. Oysa bizim niyetimiz Ayancık’ın geçmişteki başarılarından birine ışık tutmaktı. Olan olmuş, biten bitmişti zaten.

Şimdi ben “Türkiye’de ilk kamyon Ayancık’ta uçtu” desem bakalım ne yorum yapacaksınız?

Meraktan ölüyorum desem yeridir. Bu arada ben bu fotoğrafı Osman Nuri Beyle paylaştım. O da bana “aman hocam bu ne ki, biz baraj inşaatlarında koca koca vinçleri, kamyonları böyle çelik halatlar üzerinde baraj gövdesine indiriyoruz” diye takıldı. Ben de şimdi kendisine buradan cevap veriyorum: “O sizin çelik halatlar üzerinde vadi tabanındaki baraj gövdesine iş makinelerini indirme fikri nereden geliyor, bunu Türkiye’de ilk nerede uygulamışlar?” desem ne cevap verir acaba…

Bu kadar laftan sözden sonra bu olayı hatırlayanlar, gözleriyle görenler, büyüklerinden duyanlar varsa lütfen yorum yazsınlar. Yok eğer; “eskiden her şey çok güzeldi, kamyonlar bile teleferikle gider, mazot kullanmaz, eksoz gazı ile ormanı kirletmezlerdi, oysa şimdi ormanı mahvediyorlar” diye yorum yazacak olanlara da mecburen eyvallah diyeceğiz, başka çare yok. Madem çıktık meydane katlanacağız bu hale.

Kalın sağlıcakla.