Dolar 36,4593
Euro 38,2708
Altın 3.415,39
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sinop 8°C
Az Bulutlu
Sinop
8°C
Az Bulutlu
Per 9°C
Cum 8°C
Cts 8°C
Paz 7°C

AYDINLAR KENTİ

25 Şubat 2025 20:30

AYDINLAR KENTİ

Bugün bambaşka bir dünyaya gelmiş gibiyim. Bütün yorgunluğumu atmış olarak doğruluyorum yataktan. Pencereyi açıyorum. Serin bir sabah rüzgârı ile çiçek kokuları ve kuş sesleri doluyor içeri. Erken açılan kepenklerin gürültüsüyle açık radyolardan gelen neşeli türküler birbirine karışıyor. Giyinip sofraya oturuyorum. Yediklerimde tükenmez bir lezzet… Annemle babam gençlik günlerindeki gibi yan yana oturmuşlar, tatlı tatlı kardeşlerime, bana bakıyorlar. Kardeşlerim sükûnetle yeni oyunlarını oynuyorlar.

Sonra, sokağa çıkıyorum ki her taraf cıvıl cıvıl. Herkes güler yüzlü, herkes mutlu. Sokaklar tertemiz. İnsanlar günlük alışverişlerini yapıyorlar, kahveler tenhalaşmış. Birkaç yaşlı adam kahvelerini içiyorlar. Ve… Ve kumar yerine kahvehanenin bir köşesindeki kitaplıktan aldıkları kitaplarıyla meşguller. Sokaktan geçenlere de öyle garip garip bakmıyorlar. Bir turist çift el ele geçiyor ileriden. Ne kızın eteği, ne adamın sakalı rahatsız etmiyor kimseyi.

Sahile iniyorum. Kızlı erkekli bir gurup kıyıda şakalaşıyorlar. İskeleye yanaşan gemilerin motor sesleri, dalgaların çakılları sürüklerken çıkardığı hışırtılar, çocukların çığlıkları. Parktaki banklardan birine oturuyorum. Bir başka âlemde yaşar gibiyim adeta. Dalıyorum, anılarımı bir bir yeniden yaşıyorum. Burtu ve İkisu’daki çocukluk yıllarımı. Aynı çocuksu sevinci duyuyorum. İçime sığmayan bir heyecanla titriyorum. Sonra okul hayatım, öğretmenlerim, arkadaşlarım.

Birden unutuyorum hepsini. İş vakitlerini bildiren fabrikanın borusu kulaklarımda yankılıyor. Kalkınma savaşımızın emekçileri yarınlarından emin olarak çıkıyorlar. Hayatlarını, çocuklarının istikbalini güven altına almanın mutluluğu okunuyor gözlerinde. Mühendisler, işçisi-ustası tüm emekçilerle omuz omuza alınteri döküyorlar. Devlet malı olmadık işlere harcanmıyor. Lüküs hayat için düşler kurulmuyor. Orman İçleri iskân yeri olarak kullanılmıyor. Bölgelere gidenler ülkenin padişahı imiş gibi davranmıyorlar. Ayrım yapılmaksızın her vatandaşa ihtiyacı veriliyor.

Yanık bir ezan sesiyle kahve önlerinde bir kıpırtı oluyor. Ağır ağır camiye yollanıyorlar. Arkadaşlarından ayrılan bir genç bir ihtiyarın peşisıra camiye giriyor. Ne o arkadaşlarına çıkışıyor, ne de arkadaşları ona sitem ediyorlar. Öylesine bir dostluk, tolerans var ki iftihar ediyorum kentimin insanlarıyla.

Akşamın serinliğini hissettiğim an parklara göz gezdiriyorum. Mutluluğun en canlı delillerini görüyorum. Parklarda plâklar çalıyor, iskeleden çayağzına kadar set çekilerek asfaltlanmış sahil yolunda meltemin denizden getirdiği yosun kokusunu ciğerlerine çekenler, gezenler.. Her biri ayrı bir dünya kurmuşlar kendilerince. Derin bir nefes alıyorum, bende. Yukarı dönüyorum.

Sinemaya giriyorum dostlarımla. Kapının önünde Mustafa Ercan ile Neşet Övet neşeli sohbet ediyor. Yazlık sinemanın, ilkokulun bahçesinden alınan kısımla genişlemiş olduğunu görüyorum. Etrafıma bakıyorum. Kız erkek karışık herkeste bir efendilik. Kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Tertemiz, yumuşacık koltuklar numaralı olarak sıralanmış, her filmden önce eğitici özel programlara da yer veriliyor. Biraz ilerde Ökten Özdemir’le Bahattin Karakaş birlikte film seyrediyorlar. Ayancık Gazetesi de Ayancık Sesi Gazetesi de halkımızın mutluluğu içindir diyorlar.

Bir ağrı giriyor başıma bunca şaşkınlığa dayanamıyorum. Herhalde daha çok şeyler görmek duymak için zorluyorum kendimi ama, her şeyin yavaşça silinip gitmesini önleyemiyorum. Kendimi başladığım yerde buluyorum. Sabah vakti yatağımda tekrar muhakeme ediyorum. Ve gerçekle düş arası bu hikâyenin gerçek olması için dua ediyorum. Hiçbir değişim olmadığını bile bile tatlı yalana kendimi inandırmak güzel. Ayancık’ı bir aydın insanlar kasabası olarak görmek istiyorum.

SABAHATTİN ÖZTÜRK

 17 Ağustos 1967 – Ayancık Sesi Gazetesi

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.