Barışı İstemek

7 Haziran seçimlerine ülkem için çok güvenmiş ve inanmıştım. Seçim sonucunda 13 yıllık iktidara mesaj dı ama anlayana… 2 ay geçti meclisin çalışmaması için her yol deneniyor. Seçimlerde kaçak saraya hesap soracaklar bırakın hesap sormayı her adımlarıyla mutlu etmeye devam ediyorlar. Oysa ne kadarda korkmuştu 3-4 gün sessizliğiyle. Şimdi seçim yok sayıldı. Diyanetten, eğitimden, yargıdan ekonomiden, imardan sorumluya hesap sorulacaktı. Neden sorulmuyor? Çünkü meclis çalıştırılmıyor.

30 yıldır adına Terör, Kürt sorunu deniliyor her neyse; Bomba atarak, cenaze sayısı arttırarak bir türlü çözülmedi… Bu şekilde de çözülmeyeceği ortada. Yönetenler Devlet Aklını kullanmalı. Yine 30 yıldır elini tetikten çekmeyen Dağdaki örgüt; öldürerek, yakarak, yıkarak, pusu kurarak, ölerek anaları ağlatarak ne elinize geçti. Artık meclise de üyeleriniz girdi. Bırakın artık sorunu çözme noktasında yardımcı olun… Etkisizleştirip zor durumda bırakmayın… Barışta buluşun, çözün, kardeşlikte ısrar edin. Bundan sonra da bir damla kan akmasın.

Seçim öncesi, ne şehit cenazesi vardı, nede bombalamalar. Ne oldu birden ‘Uykuda polisler vuruldu.’, ‘Suruç’ta katliam yapıldı.’ İnsanımız bu oyunları çok gördü çok yaşadı. Yeter artık diyor. Şehit eşi devletin bakanına ‘Çözüm süreciyle milleti oyaladınız’ diyerek hesap soruyor. Şehit Kürt askerimizin cenazesinde Kürtçe ağıtlar yakılıyor. Ey milletin vekilleri meclisi çalıştırın, barıştan yana politikalar üretin, inadına barışa yol verin.

Artık gazetelerde, televizyonlarda, sosyal medyada Cenaze tören haber görüntüleri, kan üzerinden siyaset yapanları görmek istenmiyor. Mecliste bulunan 4 partinin parlementer düzen içersinde, hukuk devletinin bağımsız yargı, güçler ayrılığı ilkelerine dönüşünün; siyasal partiler ittifakıyla; barış içinde meclis politikalar üretip siyaset yoluyla çözmelidir. Siyasetçilerimiz kan üzerinden siyaset yapmamalıdır. İlkesiz siyasetlerden vazgeçmelidir.

30 yılda sayısını kimsenin bilmediği, kimsenin hatırlamadığı, on binlerce bu toprakların yaşıyanı öldü, öldürdü. Bu toprakların analarının gözyaşları dinmedi. Yine sayısını bilemediğim ateşkesler, çatışmazlık halleri hiçbir işe yaramadı. Ölen evlatlarında kanı, annelerinin babalarının gözyaşlarıyla yıkandı. Şimdi tam banrış zamanı… Bölgemiz tam ateş çemberi, gün ‘silahların değil siyasetin konuştuğu’ gün olmalıdır. 

‘Barış mücadelesi herkesin görevidir. Barış mücadelesini salt birilerinin görevi görmek yanlışların en büyüğüdür. Herkesin barış uğrundaki mücadelede rolü vardır. Ben bir şairim ve bu mücadelede şairin ne yapması gerektiğini daha iyi anlatabilirim. Şuna inanıyorum ki, onların sorumluluğu, mühendislerin, teknikserlerin sorumluluğu o köprünün yıkılmamasıdır. Fakat köprü yıkılırsa, felaket derece mahduttur eninde sonunda köprü yeniden inşa edilecektir. Fakat şair, ruhum mühendisidir. Onun sesi, milyonlarca insana, onların ruhuna, kalplerine hitap etmektir. Kelimenin ruhuna, kalplerine hitap etmektir. Kelimenin muazzam gücü, her şairi gururlandırmalı, onu sorumluluk bilincine kavuşturmalıdır.’ Demiş büyük şair. Kısaca; Savaşın iyisi, Barışın kötüsü olmaz. Barışın hakim olduğu bir ülkem ve dünyam temennisi ile…