Biyonik gözle körlüğe yeni nesil çözümler gelmeye devam ediyor.
Ankara Üniversitesi Tıbbi ve Cerrahi Retina Birimi Başkanı Prof. Dr. Emin Özmert, halk arasında gece körlüğü ya da tavuk karası olarak bilinen Retinitis Pigmentosa hastalığının neden olduğu tam körlüğe, geliştirdiği komplikasyonları sıfıra indiren yeni sistemle son verdi. Dünyada ilk kez gerçekleştirilen “Endoskop destekli ve üç boyut görüntülü biyonik göz implantasyonu” hakkında bilgi veren Özmert, şunları söyledi:
“Biyonik göz uygulaması, yaklaşık 25 senelik geçmişi olan bir yöntem. Şu anda Amerika veAvrupa’daki toplam sekiz ülkede ve 16 merkezde uygulanıyor. Şu ana kadar tüm dünyada 170 hastaya bu ameliyat yapıldı. Ancak bu, çok önemli riskleri, komplikasyonları olan bir işlem. İşlemde kullanılan mikroçip, gözün içerisine bazen körlemesine sokuluyor ve görme noktası üzerine çok kesin olmadan yerleştirilebiliyor. Biz dünyada ilk kez göz endoskobu kullanarak yani endoskop kontrolü altında bu mikroçipi göze yerleştirdik ve retinaya iyi yerleşip yerleşmediğini anlayabildik. Bu yöntemle bu ameliyata özgü çok ciddi olabilen komplikasyonlar hemen hemen sıfıra yakın hale getirildi. Aynı zamanda ameliyat sırasında 3 boyutlu görüntüleme de aldık. Dolayısıyla daha sonra özel gözlükler takılarak göz doktorlarının eğitimi çok daha detaylı ve hassas olabilecek ve yöntem yaygınlaşabilecek.”
‘Körlüğe çare olacak’
Yöntemin şu anda sadece tavuk karası hastalarına uygulanabildiğini ifade eden Özmert, “Fakat daha sonra sarı nokta hastalığının bazı dejeneratif tiplerinde ve birkaç sene sonra da beyin kabuğuna uygulanarak iki gözünü kaybetmiş kimselere yani tüm tam körlüklere çare olabilecek bir yöntem” dedi.
Hastaya verilen gözlük ve beline takılan bir bilgisayar aparatı sayesinde oluşan görmenin yapay bir görme olduğunu aktaran Özmert, “Bu, adeta bir bilgisayar görmesi. Dolayısıyla hastanın buna adapte olabilmesi için bir de rehabilitasyon süreci gerekiyor. Biz üç hafta önce ilk hastamızın ameliyatını yaptık. Yaklaşık 2 hafta önce bu elektrotları ve gözlük sistemini aktif hale getirdik ve şu anda hastanın uzun yıllar çalışmayan retinası, görme hücreleri aktifleşti. Hastamız artık bazı kaba ışık farklılıklarını anlayabilme anlamında bir noktaya geldi. Şimdi 2-3 ay kadar sürecek bir rehabilitasyon süreci başlayacak” diye konuştu. Özmert, rehabilitasyon sürecinden sonra hastanın yapabileceği aktiviteleri ise şöyle sıraladı:
“Hastalarımız odada kaç kişi olduğunu anlayabilecek, silüetleri seçebilecek, masanın üzerindeki çeşitli araç gereçleri bulabilecek, park halinde veya hareket eden arabaların yerini belirleyebilecek, bayrak ve otobüs direklerini anlayabilecek, kapı, pencere, asansörün yerini bulabilecek, kaldırım kenarlarını anlayabilecek, caddede karşıdan karşıya geçerken yaya geçidini takip edebilecek, bir mekâna girişte tavan lambalarının yerini saptayabilecek, koyu ve açık renkli çamaşırları ayırt edebilecek, büyük harf ve rakamları ayırt edebilecek, büyük harfle yazılı kısa kelimeleri okuyabilecek.”
‘9 yaşındaki oğlumu merak ediyorum’
Yeni yöntemin ilk kez uygulandığı hasta Uğur Ağ ise doğuştan tavuk karası hastası olduğunu, ancak ortaokul döneminde kendisine teşhis konulabildiğini aktardı. Yaşı büyüdükçe hastalığının da geliştiğini anlatan Ağ, “20 yaşına kadar yazı yazıp okuyabiliyordum. 35 yaşına kadar da sokakta kendi başıma rahat yürüyebiliyordum. Ancak 10 yıldır görmem bir tek gece gündüz farkı ve ışık hissi kadar kaldı. 3 hafta önce ameliyat oldum, sonra cihazım verildi. Şu anda cihazın bana vermiş olduğu pırıltıları, uyarıları fark edebiliyorum. Bundan sonra inşallah rehabilitasyon sürecine devam edip sonuca ulaşacağız” dedi. Yeniden görmek için çok umutlu olduğunu söyleyen Ağ, “9 yaşında bir oğlum var en çok onu görmek istiyorum; onu merak ediyorum, bu çok heyecan verici. Bir de eşimi görmeyi çok arzu ediyorum” dedi.
Biyonik göz nasıl işliyor?
Biyonik göz sistemi şöyle işliyor: Hastaya özel tasarlanmış bir gözlük veriliyor. Gözlüğün ortasındaki yüksek çözünürlüklü kamera, kişinin bulunduğu ortamı tarıyor ve bir görsel oluşturuyor. Oluşan video görüntüleri, hastanın beline taktığı ufak bilgisayar sayesinde özel elektrik uyaranlarına dönüşüyor. Bu elektrik uyaranları da wireless olarak gözlükteki yuvarlak siyah verici anten ile göze yerleştirilen alıcı antene gidiyor. Sonuç olarak hastada sağlıklı kalabilmiş hücreler uyarılarak, hasta yapay bir görmeyi elde etmiş oluyor.
‘Sistem doğuştan görme engelliler için uygun değil’
Bu yeni sistemin doğuştan görme engellilere çare olamayacağını da belirten Özmert, “Sistemin çalışabilmesi için kişinin belli bir görme deneyiminin olması ve bunun hafızaya yerleşmiş olması gerekiyor. Daha sonra beynin plastisitesi, esnekliği ile mevcut görme çalıştırılabiliyor” dedi. Sistemin geri ödeme kapsamına alınması için SGK’ya başvurduklarını da söyleyen Özmert, geliştirilen yöntemin ulusal bilgi bankasına girdiğini, Sağlık Bakanlığı ile gerekli toplantıların yapıldığını, sürecin devam ettiğini bildirdi.