Dolar 34,7401
Euro 36,5750
Altın 2.957,37
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sinop 12°C
Açık
Sinop
12°C
Açık
Sal 13°C
Çar 13°C
Per 13°C
Cum 14°C

Dertsizliğin Derdi

28 Mart 2013 14:11

Saliha Bektaş

Son günlerde toplumun her katmanında, hangi cinsden, hangi pozisyonda, hangi şartlarda olursa olsun, ortak bir problemimiz var.

 

Bu öyle bir sorun ki reel gerçeklik karşısında önemsiz görülüp, üzeri örtülmüş, biraz lüks görülmüş, kimilerine göre rahat sıkmış, moda olan bir problem. Kısacası mutsuzluk hali. Aslında duygu durumu bozukluğu, yani depresyon.

 

Bu nemenem bir şeyki, zengininde var, fakirinde var, güzelinde var, çirkininde var, tahsillisinde var, tahsilsizinde var. İlginç olan inananında da var; inanmayanında zaten var. Sanki bulaşıcı bir şey. Yoksa bir mikrop mu bu?  Aşısı bulunamamış. Belkide vicdanın çırpınışları bu. Kendini bize fark ettirebilmek için dışa vurum şekli .İhmal mi ettik acaba onu  çok şey olmak uğruna. Henüz bir şey olmayı beceremeden, çok şey olmayı istemek. Ya da elindekinin kıymetini bilmeden daha fazlasını istemek.

 

Aslında neyi istediğini bilmeden, neye ihtiyacı olduğunu bilmeden, kendisi için neyin daha elzem olduğunu bilmeden istemek. Sonra isteğine ulaşamamak. Arkasından haddini aşan bir küskünlük vermeyene.

 

Hakettiğini düşünerek kibirlenmek, cahilce bir tutum içine girerek, gittikçe kendinden ve özünden uzaklaşmak. Tamam,tamam ,daha düz söyleyim sözümü.Biraz edebiyat yapıp,gönüllere dokunmak istedim. Kafa iletişimini beceremiyorum zaten. Bana kafa iletişimi diyalog gibi geliyor. Sanki iletişim gönül işi.

 

Kısacası, birbirimizin gönlüne dokunamıyoruz. Paylaşamıyoruz  duygularımızı, sıkıntılarımızı.Kimse kimsenin derdini almıyor. Gerçi dinlesede dertler paylaşıldıkça artık azalmıyor. Sanki dahada büyüyor.Yada biz büyütüyoruz dertlerimizi gözümüzde.Yaklaştıra yaklaştıra pireyi deve yapıyıp ondan başka bir şey göremez oluyoruz.

 

Anlaşılan biz dertsiz yapamıyoruz. O zaman, bizi mutsuz eden değil, mutlu edebilen dertler bulalım kendimize. Boşu boşuna yaşamış olmayalım. Zaten istediğimiz de bu değilmi aslında.

 

Velhasıl dert de biziz; derman da. Derde derman olabilmek,bizim için güzel bir dert olabilir aslında.Yani birbirimizin derdi de olabiliriz dermanı da.

 

Niyazi Mısri’nin dediği gibi;

Dermân arardım derdime

Derdim bana dermân imiş. 

Burhân arardım kendime

Aslım bana burhân imiş. 

 

Saliha Bektaş (2013-Ayancık Gazetesi)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.