Direndi, diz kırmadı, baş eymedi, kazandı
Erdoğan Erkaymaz
Halkın içinden gelen, onun sorunlarını kendi sorunları kabul eden o yiğit insan önce halkına yemin etti sonra parlementoda yemini edecek. Hapihanede geçirdiği her sene, her ay, her gün, her saat, her dakika vatana düşen karanlığın çökmemesi adına verdiği savaşı gazetesi ‘Cumhuriyet’e’ paylaştı. Şimdiki söylemiylede ders verdi ‘ içinden geçtiğimiz süreç bir sünger çekelim her şeyi unutalım denecek bir süreç değildir. Ama kin güdülecek bir süreç de değil!.’
4 Yıl 277 gün ardından tahliye kararıyla, tutuklandığında küçük bebek olan oğlu Deniz Balbay’ı ilk kucakladığında objektiflere yansıyan resim sanırım ‘mutluluğun resmiydi.’ Yiğit Balbay ailesi cezaevinde geçirdiği süre boyunca sürekli ziyaret ederek ona güç ve moral vermeyi hiç aksatmadılar.
‘İçeride gelecek biriktirdim’ diyerek başladığı ilk özgürlük konuşmasında ‘Hepinize merhaba, özgürlüğe merhaba. İçeride kalan onlarca, yüzlerce hak arayana, tutukluya karşı sanki kapıyı onların üzerine kapatmış gibi hissediyorum. Bu sürecin taptaze bir başlangıç olmasını yürekten diliyorum’ söylemi ülke insanımıza ulaşırda; Başta ‘ Yetmez ama evetciler’ olmak üzere vizdanları harekete geçirir düşüncesindeyim.
Avukatının aracılığıyla istediği hashaslı böreği annesi hazırlamış gelmesini bekliyor… İnsanın yaşamından çalınan saniyenin bile önemi ortadayken 5 yıla yakın zaman evlat hasreti çeken anne ‘çok şükür tahliye kararı çıktı, teşekkür ederim diyerek Anadolu anasının olgunluğunu gösteriyor.
Balbay’ın bedeni özgür artık. Düşüncelerinin bu ülkeye özgürlük getirmesi için tutsak olan bedenlerininde özgürlük mücadelesi sorumluluğuyla parlementoda büyük görev üstlenmiş bulunmaktadır. Kalemide serbest haksız yere tutuklanan gazeteci Aydın ve diğer kesimler için mücadelem hayırlı olsun.
Tuncay Özkan tweet hesabından ‘Balbay’ın özgürlüğü bizim özgürlüğümüzdür. Silivri zindanı yıkıldı. Balbay özgür; biz özgür!’ diyor. Yıllardır çekilen haksız, hukuksuz zulümler sona ermelidir. Bunca suçsuz insanlar cezaevlerinde, zindanlarda bir an önce onlarda serbest bırakılmalı. Keyfi tutuklamalarda ‘ADALET’…
Kolay değil 3000 saat hakim karşısında durmuş ve bu yargılanma olmadığını haykırıyor. Ama ön önemlisi o bir babaydı. ‘Herkes gitti, ailece kaldık. Oğlum Deniz, bana dokundu. Bana ilk sorusu şu oldu ‘Baba uzun kalacaksın, burada kalacaksın değil mi?’ İkincisi ‘Baba beraber yatacağız değil mi?’ dedi. O’nu ben uyuttum. Sabah okula çocuklarımı bıraktım. Oğlum Deniz, ‘Baba çantamı sen taşı’ dedi. Bu duyguyu içerideki bütün insanlar yaşıyor.”
Selam olsun özgürlüğe, selam olsun Şerefli onurlu dik duranlara… Bu duruş karanlığı yaratmaya çalışanlara toplama kamplarında suçsuz, sahte belgelerle insanları mahkum edenlere hesap sormadır. Unutmayalım, gerçek adalet herkese lazım olacaktır.