Dünya İnsan Hakları Günü
10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından İnsan Hakları Evrensel Bildirisi yayınlanmıştır. Türkiye’nin de dahil olduğu 48 ülke olumlu oy kullanmış ve belge yürürlüğe girmiştir. Belgenin hazırlanma tarihi olan 10 Aralık tüm dünyada İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.
İnsan Hakları tüm insanların, insanca, daha iyi şartlarda yaşamını sürdürmesi için doğuştan elde ettiği haklardır. Bugün birçok demokratik devletin Anayasalarında yer alan Temel Hak ve Özgürlüklerin kabul edilmesi uzun yıllar süren mücadeleler sonrası olmuştur. Avcı –toplayıcı toplumlar daha eşit yaşam şartlarına sahipken, tarım toplumlarına geçişle birlikte, mülkiyet ilişkilerinin ortaya çıkması insanların sınıflara ayrılmasına neden olmuştur. Ekonomik farklılıklara dayanan sınıfsal yapı yasalarda da kendini göstermiştir. Sümer Kralı Urgakina tarihin ilk yazılı yasalarını yapmıştır. Çağına göre demokratik yasalar olsa da hak ve cezalar bulunduğunuz sınıfa göre belirlenmiştir. Dünya’nın İlk Anayasası olarak kabul edilen Hammurabi Yasaları oldukça sert cezalar öngörmüş ve toplumsal eşitsizliği daha da derinleştirmiştir. Eşitsiz toplum yapısına kralların sınırsız gücüne dayanan monarşi anlayışı birleşince İnsan Hakları mücadelesi yüzlerce yıla yayılmıştır.
Toplumsal yapıyı olumsuz etkileyen eşitsiz yapı insanları daha adaletli ve her bireyin değer gördüğü toplumlar oluşturma konusunda arayışa itmiştir. Antik Yunan’da Sokrates, Platon gibi düşünürler, Asya’da Konfüçyüs, Buda gibi düşünürler insanlara daha iyi yaşam olanakları sunan öneriler getirmiştir. Roma İmparatorluğuna karşı Spartacüs öncülüğünde başlayan tarihin en büyük köle ayaklanması İnsan Hakları mücadelesinin önemli adımlarından biridir. Roma Uygarlığı 12 Levha Kanunlarını hazırlamış ve bu yasalar modern hukuk sisteminin temeli olarak kabul edilmiştir. Bu yasalarla Patrici ve Plep çatışması önlenmeye çalışılmış, senatoda her kesimin yer alması sağlanmış, suçun bireysel olduğu kabul edilmiştir.
İnsan Hakları açısında dönüm noktalarından biri de 1215’te İngiliz kralı Yurtsuz John ve Asiller Sınıfı arasında imzalanan Magna Carta (Büyük Sözleşme) Anlaşması olmuştur. Dünya’da ilk defa bir kral kendi yetkilerini kısıtlayarak, tek bir sınıfa da olsa haklar tanımıştır. Coğrafi Keşifler sonrası sömürgecilik faaliyetlerinin yaygınlaşması ve kıtalararası sömürgenin başlaması çok daha büyük hak ihlallerini beraberinde getirmiştir. İnsanların alınıp-satıldığı bir köle ticaretini yaygınlaştırmıştır. Sömürge altında bulunan birçok ulusun bağımsızlık mücadelesi aynı zamanda hak talepleriyle bir arada yürütülmüştür. Amerika kıtasında bulunan İngiliz Kolonilerinin Bağımsızlık Mücadelesi ABD’nin kuruluşunu sağlamış ve kuruluş sürecinde Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinde “Biz şu gerçeklerin açık olduğu görüşündeyiz. Bütün İnsanlar eşit yaratılmıştır.: onları yaratan Tanrı kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir, bu haklar arasında; Yaşama, Özgürlük ve Mutluluğu arama hakları yer alır.”
İnsan Haklarının tarihsel gelişiminde en önemli olaylardan biri 1789’da gerçekleşen Fransız İhtilali olmuştur. Avrupa’da yaşanan Aydınlanma Çağı Bilim ve sanatın gelişmesine neden olmuş, bu gelişmeler monarşi yönetiminin sorgulanmasına neden olmuştur. Fransız İhtilali sonrası krallık sistemleri yıkılmaya başlamış, demokratik devletlerin kuruluşuna öncülük etmiştir. Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesinde:’’ insanların eşit doğduğunu ve eşit yaşamaları gerektiğini, insanların zulme karşı direnme hakkı olduğunu, her türlü egemenlik esasının millete dayalı olduğunu ve mutlak egemenliğin bir kişi ya da grubun elinde bulunamayacağını, devleti idare edenlerin esas olarak millete karşı sorumlu olduğunu, hiç kimsenin dini ve sosyal inançları yüzünden kınanamayacağını söylüyordu.’’
Yakın Çağ’da yaşanan I. ve II. Dünya Savaşı İnsan Haklarının çok daha acil bir şekilde gündem olmasını sağlamıştır. Çünkü savaşlar insan hakları ihlallerinin en fazla yaşandığı durumlardır. Temel hakkımız olan Yaşam Hakkının başta olmak üzere birçok hakkımızın ihlaline zemin hazırlamaktadır. Bu savaşlar Dünya’da çok büyük bir nüfusu etkilemiş, Soykırım, Kitlesel Ölümlere neden olan Atom Bombası gibi silahların kullanılması, savaş esirlerine yapılan işkencelerin artması, sivil kayıpların çok fazla olması gibi durumlar Hak ve Eşitlik taleplerinin daha fazla dile getirilmesine neden olmuştur. Ayrıca ülkeler arası ilişkilerin düzeltilmesi ve ülkeler arasında barışın sağlanmasının temel koşulu olarak görülmüştür.
1.Dünya Savaşı Sonrasında barışı sağlamak ve İnsan Hakları İhlallerini önlemek amacıyla Birleşmiş Milletler Kurulmuştur. Birleşmiş Milletler bünyesinde 1946 yılında insan haklarının geliştirilmesi amacıyla bir İnsan Hakları Komisyonu oluşturulmuştur. Kendi inisiyatifiyle veya Genel Kurul ve Konseyin istemi üzerine harekete geçebilen bu komisyonun görevi, insan haklarıyla ilgili her konuda inceleme ve tavsiyelerde bulunmaktı.
10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından İnsan Hakları Evrensel Bildirisi yayınlanmıştır. Türkiye’nin de dahil olduğu 48 ülke olumlu oy kullanmış ve belge yürürlüğe girmiştir. Belgenin hazırlanma tarihi olan 10 Aralık tüm dünyada İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.
Evrensel Bildirgenin ilanından sonraki yıllarda tüm dünyada insan hakları ihlallerinin önlenmesine yönelik uluslararası mekanizmalar oluşturulmuş ve işletilmeye başlanmıştır. Öyle ki, artık insanlık suçu işleyenlerin yargılanabileceği uluslararası mahkemeler oluşturulması sağlanmış, tüm bu gelişmelerin anlam ve öneminin Dünya kamuoyunca paylaşılması, insan haklarının korunması ve güvence altına alınması konularında Dünyadaki bütün insanların bilgilendirilmesi, insan hakları bilincinin yaygınlaştırılması sağlanmaya çalışılmıştır. İnsan hakları konusunda uluslararası alanda en temel belge olan bu Bildirge; ırk, renk, din, cinsiyet, dil, siyasi veya diğer görüşler, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğum veya diğer statüler sebebiyle ayrımı gözetmeksizin hepimizin doğal insan haklarına sahip olduğunu vurgular. Yaşama hakkımız başta olmak üzere tüm haklarımıza insan onuruna yaraşır bir şekilde erişmemizi hedefler.
İnsan haklarının gelişimi çerçevesinde, bu hakların gruplandırıldığını görüyoruz:
Buna göre, Can ve mal güvenliği, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü ve siyasi haklar gibi geleneksel hak ve özgürlükler, birinci kuşak haklar çalışma hakkı, adil ve eşit ücret, insan haysiyetine yaraşır bir yaşam düzeyine kavuşma hakkı ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı gibi bir takım ekonomik ve sosyal haklar da ikinci kuşak haklar haklar olarak adlandırılmaktadır. Teknolojik gelişmeye paralel olarak temiz bir çevrede yaşama hakkı, bilgisayar verilerine karşı özel hayatın korunmasını isteme hakkı, sanat ve bilim özgürlüğü, tüketici hakkı, tıbbi ve biyolojik gelişmelere karşı korunma gibi haklar da üçüncü kuşak haklardır ve bu haklar sürekli gelişmektedir. Avrupa Birliği tarafından hazırlanmakta olan Temel Haklar Sözleşmesinde de onurlu yaşama hakkı, özgürlük, eşitlik, dayanışma, vatandaşlık hakları, adli haklar ana başlıklar altında tüm bu haklar güvence altına alınmıştır.
Günümüzde de İnsan Hakları mücadelesi Dünya’nın her yerinde devam eden bir mücadeledir, Yasalara, Bildirgelere rağmen İhlallerde devam ediyor. İnsan Onuruna yakışır bir yaşam tüm dünyada inşa edilene kadar da sürecektir. Hak İhlallerinden bahsetmek zorunda kalmadığımız günlerin gelmesi dileğiyle 10 Aralık İnsan Hakları Gününüz Kutlu Olsun.