ECPAT RAPORU
(Türkiye Çocuk istismarında hem kaymak hem transit ülke)
Ecpat (End Chid Prostitution, Chid Pornography and Trafficking of Children for Sexual Purposes) açılımıyla Dünya’da çocuklara yönelik Ticari Cinsel Sömürü konusunda çalışan, ticari cinsel sömürünün tüm biçimlerini ortadan kaldırmak için çalışan sivil toplum örgütüdür. Merkezi Bangkok, Tayland’da bulunmaktadır. Çalışmalarına 1990 yılın da Asya ülkelerinde turizmle bağlantılı çocuk fuhuşuna karşı yürüttüğü bir kampanyayla başlamıştır.
ECPAT, Türkiye’de ilk çalışmalarını yeniden sağlık ve eğitim Derneği ile 2004 yılından itibaren başlamıştır. Bu kapsamda çocuklarla birlikte çalışılmış, çeşitli araştırmalar ve incelemelerde bulunulmuştur. Çocuğa yönelik ticari cinsel sömürü hakkında farkındalık yaratma, bilgi paylaşımı, yabancı kaynakların çevirisi gibi çeşitli faaliyetler yürütülmüştür. Bir gün gazetesinin ortaya çıkardığı bir ilimizde bir vakfında çocuk tecavüz haberi ardından haftalardır. Ülkemizin dört bir yanında çocuklara yönelik taciz ve tecavüz haberleri gündemimize oturdu.
Rapordaki tesbitin bazı başlıklarını şöyle yazmışlar; “Çocuklar, Türkiye’de cinsel şiddete en fazla maruz kalan gurup. Türkiye’deki cinsel suçların %46’sı çocuklara karşı işleniyor.” Yine “Türkiye, Avrupa’da çocuk evlilik oranının en yüksek olduğu ikinci ülke. ECPAT’a göre Türkiye’nin çocuk evliliğine yönelik yasaları ve pratikleri uluslar arası standartların gerisinde” Yine ECPAT’a göre “Türkiye’de çocuk seksi Turizmi de bulunuyor diyor. Rusya ve Ukraynadan getirilen çocuklar Karadeniz bölgesinde ve İzmir, Antalya, Fethiye gibi Turistik bölgelerinde turistlere pazarlanıyor diyor.
Ecpat raporunda; Sığınmacı konumundaki Suriye’li çocukların en az %4,5’inin evlendirildiğinin ortaya çıktığını ve maduriyetlerin önlenemediği açıklandı. “Kamplarda cinsel taciz ve istismar riskinden korkan aileler, çocuklarını para karşılığında evlendirmeyi daha güvenli bir yol olarak gördüğü” de ifade edildi. Raporda Suriye’li çocuklara ilişkin bölümde; çocuk ticaret trafiği kapsamında yaş gruplarına göre adlandırma yapıldığı 12-16 yaş aralığı “fıstık” 17-20 aralığı “Kiraz”, 20-22 yaş aralığı “elma” 22 yaş üstü “Kavun” ifadesi yazıldı.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, Havana Kuralları, Riyad Kuralları, Pekin Kuralları, Cenevre Beyannamesi kapsamında Türkiye’nin taraf olduğu ve imza koyduğu tüm sözleşmeler kapsamında çocuklar geleceğimizdir diyoruz. Bir benzetme vardır; “Çocuklar betona benzer, üzerine ne düşerse iz bırakır.” Bu nedenle başta yönetenler, tüm kurumlar üzerine ne düşüyorsa yerine getirmeliler. Suç işleyenler en ağır cezalarla cezalandırılmalı. Çocuklarımızın yitip gitmesine artık toplumumuz izin vermeyecektir.
Bu ülke yaşayanı ve vatandaşı olarak o kadar üzülüyor ve utanıyorum ki… Bende 1864’de Kafkas göçmeni olarak bu topraklara gelmiş bir ailenin ferdiyim. Bu ülkeye sığınmış göçmenleri kabul etmenin onurunu yaşamak güzelde, onları bu olumsuzluklara bulaştırmak, hele hele emelleri adına sebze, çerez, meyve adlarında pazarlamanın utancı kimin sayesinde? Ülkemizin canını okuyorlar, bunda biz vatandaşlar en az günahlı. Vergimizi veriyor, askerliğimizi yaptık. Tek suçumuz güvendiğimiz seçtiğimiz siyasiler. Bu gibi rezillikleri gizleyerek hiçbir yere varılmıyor. İyiki de gerçek “BASIN” var. Birde özgür olabilse…