EN ACI 45 SANİYE(17 AGUSTOS 1999 SAAT:03.02)
17 Ağustos 1999’da 03.02’de meydana gelen yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğünde ki depremin üzerinden 21 yıl geçti.
17 Ağustos 1999’da 03.02’de meydana gelen yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğünde ki depremin üzerinden 21 yıl geçti.
Kocaeli, Gölcük, Düzce, Sakarya, İstanbul ve Yalova da yıkıma neden olan depremde resmi rakamlara göre 17 bin 480 kişi hayatını kaybederken on binlerce kişi yaralandı. 35 bin 180 konut, 5 bin 770 iş yeri yıkıldı yada ağı hasar gördü. 40 bin konut, 6 bin iş yeri orta, 45 bin konut 6 bin iş yeri hafif hasarlı olarak kayıtlara geçti…
17 Ağustos depremiyle birlikte hayatımıza giren JEO Fizikçi Akademisyen Ahmet Mete Işıkara “Deprem öldürmez, binalar öldürür” derken önemli bir sorunu işaret ediyordu. Plansız Kentleşme, Riskli yapılaşma, yaptırımsız denetim ve eğitimsiz kitleler… ve toplumda ki deprem bilincine şöyle diyordu ; “ Okul, Ev, ve iş yerlerinde önlem alma ve doğru davranma” üzerinde bilgilendirme yapmıştır…
Bir ülke gerçeği de Türkiye topraklarının %93 ü, nüfusun %98 i, sanayi kuruluşlarının %98’i deprem bölgeleri içinde yer almakta, barajlarımızın %95 i bu tehlikeli hat üzerinde bulunuyor. Bu kadar acılara rağmen yine de ders alınmadı. “Kentsel Dönüşüm” adı altında yüksek katlı binalar inşa edildi. Toplama alanlarına rezidans ve AVM’ler dikildi. Başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerimiz betona gömüldü.
Ülkemizin ekonomik gelişmesinde ki çarpıklığı yaşamın her alanını belirtmektedir. Kuralsızlığın kural haline geldiği, getirdiği bir toplumsal yapılanma içerisinde yaşamaktayız. Geniş toplumsal kesimler devletten umudunu kestikleri için “ KADERCİLİĞE” sığınmıştır. Oysa geleceği ancak ve ancak bugün var olan bilim ve mühendislikle ilgili bilgileri kullanabilir. Bilgiye dönüştürdüğümüzde düzenleyebiliriz.
Deprem bir doğa olayıdır. Afeti ise çoğu zaman ise insanlar yaratır! Bu nedenle afet kader değildir! Afet, bir doğa olayının kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlardır. Doğanın kendi kuralları her zaman işleyecektir. Önemli olan yaşanacak olan olayların afete dönüştürmeyecek yapıların üretilmesi ve sağlıklı bir çevrenin yaratılmasıdır.
Deprem bilimcilerinin özellikle İstanbul’u depreme hazırlanmasının çok önemli bir konu olduğunu sürekli hatırlatmalarına rağmen, “ben geliyorum” diyen bir depreme karşı üç maymunu oynayan (KÖR-SAĞIR-DİLSİZ) kendimizin ve yakınlarımızın geleceğini tehlikeye atmasınlar yönetenler… 17 Ağustos depreminde hayatını kaybedenleri, saygı ve rahmetle anıyorum, bir daha böyle bir acı yaşamayalım…