GERÇEKLER HAPSEDİLEMEZ ( 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü)
GERÇEKLER HAPSEDİLEMEZ
( 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü)
Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Birleşmiş Milletlerin ilan ettiği bu günde ülkemizin karanlık bir tabloyla karşılıyor bu günü…. Basın özgürlüğünde 157. Sırada yer alan ülkemiz 148 gazeteciside cezaevlerinde. Bilinen gerçek o dur ki; “Gazetecilik bir kamu mesleğidir.” Gazeteciler kamu adına soru sorarak görevlerini yerine getirirler. Gazetecileri özgür olmayan bir ülkede demokrasiden söz edilemez.
Türkiye, geçen yıla göre 4. Sıra daha gerileyerek 180 ülke arasında 157’inci sırada yer aldı (Sınır tanımayan gazeteciler endeksine göre). Buda gösteriyor ki “Gazetecilik yapmanın zor olduğu ülkeler” kategorisinde yer alıyoruz. Liste dede birinci ve sonuncu ülkeler değişmedi. Dünya’da basın özgürlüğünün en fazla olduğu ülke Norveç, özgürlüğün en az olduğu ülke bu sene de Kuzey Kore…
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın bu yılki mesajının bir bölümünde; “Medya’daki tek tipleşme de en az baskı ve sansür kadar ifade özgürlüğünü tehdit etmektedir. Doğan Grubu’nun hükümere yakınlığı ile bilinen Demir Ören Grubuna satılması medyadaki tek tipleşmenin doruk noktasına ulaşması anlamına gelmektedir. İktidara yakın sermaye temsilcilerinin gazetelerin yayın politikalarını bu doğrultuda değiştirdiği bilinirken söz konusu satış sonrası medyanın neredeyse yüzde 90’ının hükümere yakın çizgiye koyma ihtimali hepimizi korkutmaktadır.”
Sınır tanımayan gazeteciler (RSF) raporunda; “Gazeteciler için dünyanın en büyük hapishanesi konumunda bulunan Türkiye, Bir yıldan uzun süre yargılama olmaksızın gözaltında tutulan gazeteciler topluca yargılandı ve Temmuz 2016’daki darbe girişimiyle bağlantılı olmakla suçlandılar. Neredeyse iki yıldır yürürlükte olan olağanüstü hal yönetimi sayesinde yetkililer çok sesliliği neredeyse ortadan kaldırmış durumda”
Birleşmiş Milletlerin 3 Mayıs’ı Dünya Basın Özgürlüğü günü ilan etmesinin üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen ne yazık ki, dünya da ve ülkemizde; daha bağımsız, daha çoğulcu, daha özgür medya” ortamı sağlandığını söylemek mümkün değil. Gazeteciler kendileri için değil, halkın haber alma hakkı adına mücade ederken, gerçeklerin öğrenilmesini istemeyenlerin her türlü saldırısıyla karşılaşıyorlar. Dövülüyor, sövülüyorlar. Hatta öldürülüyorlar. Hapse atılıyor, kittesel olarak işsizliğe mahkum ediliyorlar.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin günle ilgili mesajının bir bölümünde; “Toplumda var olan gerginliğinin, kutuplaşmanın bir an önce giderilmesi, iç barışın sağlanması konusunda iktidarıyla, mhalefetiyle bütün siyasetçilere önemli görevler düşüyor. Basının özgür olmadığı, özgür haber yapamayan bir ülkede demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Bu açıdan Cemiyet olarak, sağlıklı bir seçime gidebilmesi için olağan üstü Hal’in kalkması, askıya alınan temel hak ve özgürlüklerin yurttaşlara iadesini bir gereklilik olarak görmekteyiz.”
Son söz…; Muasır medeniyet seviyesine erişmenin yolu baskıcı ve otoriter yöntemlere boyun eymekten değil özgür ve eşit bir medya ortamı kurmaktan geçer. Gazetecilik suç değildir.