GERZE’NİN SOKAKLARI DA UYKULU MU?

Yazar/Mozaik Sanatçısı
4 Mart 2025 20:07

(Geçen haftadan devam)

Okurum Güleser hanım, o gün kız kardeşi ile birlikte kitabımın siparişini verip kargoyu sabırsızlıkla beklemeye başlamış. İki gün sonra, sabah saatlerinde kargo firmasından telefonla aramışlar;

‘’Kargonuzu akşam saatlerinde getireceğiz. Evde misiniz?’’ diye. Okurumuz akşama kadar beklemeyi göze alamamış. Gerze zaten küçücük bir kasaba. Giyinip çıkmış, kargosunu dağıtıma gönderilmeden kargo firmasından almış. Evden çıkmadan kız kardeşine de tembih etmiş;

‘’Çayın suyunu koy. Ben gelene kadar demlensin!’’

Kız kardeşi, ablası gelene kadar çayı demlemekle yetinmemiş, yanına hem kıymalı, hem de patatesli poğaça yapmış!

Güleser hanım eve gelip kargo paketini açınca, bakmış ki ‘’GÖNEN’DEN AYANCIK’A ÖMER SEYFETTİN’’ öykü kitabı

128 sayfaydı. Yeni kitap ise 160 sayfa. Verandadaki salıncağa oturup kitabın hala mürekkep kokan sayfalarını okumaya başlamış.

GERZE'NİN SOKAKLARI DA UYKULU MU?

Gerze’de (**)

‘’Kız kardeşi, kitap düşkünü ablasının çayını, demlik bitene kadar tazeleyip durmuş. Çayın yanında yarım tepsiye yakın da poğaça servisi yapmış. Okuyucum başını kitaptan gün boyu kaldıramamış.

Akşam yemeği için de kitabı okumayı bırakmayacakmış ama, yemekte en çok sevdiği ‘’Karnıyarık’’ olduğunu öğrenince kitabın arasına kağıt peçeteden bir ayraç uydurup, yemeğini çabucak yemiş. Sabaha doğru kitabı bitirmiş. O verandada sabahlarken, kız kardeşi odasında en derin uykusundaymış. Gidip kız kardeşini uyandırmış.

Kız kardeşi, giyinip hazır bekleyen ablasını baş ucunda görünce, önce rüya gördüğünü düşünmüş. Ablası;

‘’Haydi kalk, güneş doğmadan Gerze’nin sokaklarında biraz dolaşalım!’’ demiş. Kız kardeşi uykulu gözlerle ablasına bakınmış. Bunun bir rüya olmadığını hemen anlamış. Sabah karanlığında Gerze Sokakları’na çıkmayı teklif ettiğine göre, bu olsa olsa kabustur diye düşünmüş.

GERZE'NİN SOKAKLARI DA UYKULU MU?

Gerze’nin Uykulu Sokakları’nda

Ablasının ısrarına daha fazla kayıtsız kalamadığı için kalkıp  giyinmiş.  Yüzünü  yıkamış.  İkisi  birlikte  yürüyüş ayakkabılarını giyip, hala sokak lambalarının aydınlatmaya çalıştığı parke taşlı sokağa çıkmışlar.

İki kardeş, etrafı inceleye inceleye, babalarının eski marangoz atölyesi’ne giden, ama hala kimsenin daha uyanıp çıkmadığı Kirensuyu yolundan Samsun-Sinop yoluna kadar yürümüşler. Karşıya geçince iki eski ahşap konağın ışıklarını fark etmişler sadece. Ne kereste fabrikasında, ne de eskiden tarla olan yerlere yayılan evlerde tek bir cılız ışık bile görememişler.

GERZE'NİN SOKAKLARI DA UYKULU MU?

Ayancık’ın Uykulu Sokakları/Turan Gökmenoğlu

Cinli Değirmen’i geçince, deniz tarafındaki, babalarının eski marangoz atölyesinin kapısına iki gölge gibi dayanmışlar. Okurum cebinden anahtarını çıkarıp, uzun zamandır kullanılmayan marangozhaneye girip lambasını yakmış. Kız kardeşi, zaten evden çıktıkları andan itibaren ablasını şaşkınlıkla izlemekteymiş. Ablası hızarın şarteline basıp çalıştırınca, homurtular yayan hızarın dişlisi daha sonra ıslık sesine dönüşüp çalışmış. Hızarın dişleri arasında unutulmuş talaşlar etrafa yayılmış.

GERZE'NİN SOKAKLARI DA UYKULU MU?

Bazen kitaplara başka kitaplar da arkadaşlık eder

Okurum, hala şaşkınlığını üzerinden atamamış olan kız kardeşine, hızarın gürültüsünde söylenmiş;

‘’Sen de duyuyor musun sesini?’’

Kız kardeşi de cevap vermiş. ‘’Duymaz olur muyum. Hızar öyle çok gürültü çıkarıyor ki, neredeyse arkadaki mezarlıkta yatan ölüler bile uyanacak!’’ demiş.

(Haftaya devam etmesini ister misiniz?)

turan gökmenoğlu

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.