Hoşça kal Ayancık
Balıkesir’den Ayancık’a gelirken 800 km yol katettik. Ailece güzel ve mutlu olduğumuz 2 haftanın sonuna geldik ve düştük yine dönüş yoluna.
Yıllarca özlem duyduğum, her gelişimde mutlu olduğum ve ayrılırken hüzünlendiğim şehir; hoşça kal. Balıkesir’de iken bir yanım Ayancık’ın bir yancığında olacak yine.
Sakız’dan Çangal yoluna girdiğimde memleket kokmaya başlıyor zaten. Geçtiğimiz yıl yaşanılan selin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala selin bazı izleri duruyor. Yenikonak öncesinde ve sonrasında selden göçen yollar büyük oranda onarılmış ancak hala stabilize yol olarak duruyor. Yol boyunca çalışma yapan birkaç dozer var. Çangal yolu eskiye oranla elbette daha iyi fakat daha çok çalışılması gerekiyor.
Şehir içinde belediye tarafından bazı yollar sıcak asfalt ile kaplanmış. Şehirde daha önce rastlamadığım kadar çok motorlu tekerlekli sandalye ile gezen vatandaş sayısında artış var. Engelli vatandaşların şehir yaşamında yer alması, sosyalleşmesi çok sevindirici. Bu aynı zamanda belediyecilik anlamında da başarılı çalışmaların sonucu olsa gerek.
Ayancık akşamlarının klasiği idi benim için; önce ailece sahile yürüyüş yapılır, iskele baştan sona tavaf edilir, ardından Apart Otel önüne kadar yürünür ve çay bahçelerinde çekirdek çitlenerek çay içilir. O çay bahçeleri ki çocukluğumda az çekirdek satmamışımdır. Ellerinde çekirdek kutuları gelen çocukları görünce o günler aklıma geliverdi. Çocukluğumun Ayancık’ında iskelede olta atacak yer bulunamazdı; son yıllarda ise olta atan birkaç kişiye rastlayabilirsiniz.
Sahilden eve dönüş saat 23-24 sularını buluyor ve bu esnada müziğin sesini sonuna kadar açıp sahilden şehrin derinliklerine doğru ilerleyen arabesk kültür ile hemen hemen her akşam karşılaştık. Hele o yabancı plakalı araçlardan gelmiyor mu bu ses!! Gittiğiniz yerlerde yapamadıklarınızı neden bu şehirde yaparsınız anlamam. Medeniyet içlerine işlemiyor demek.
Plajlarımızda her sene görmeye alışık olduğumuz görüntü kirliliği aynen kendisini koruyor. Çocuk bezlerini bırakanlar mı dersiniz, karpuz kabuklarını, su şişelerini, poşetleri plajda bırakanlar mı dersiniz? Yoksa bira şişelerini kırıp sağa sola atanlar mı dersiniz? Temiz bulmayı seven ama ne yazık ki temiz bırakmayı bilmeyen çok sayıda vatandaşımızın varlığı üzücü.
Yetişmemde çok emeği olan Hayrettin AYDIN ve Özdemir ÇELİK hocalarımı gördüm. Kendilerini sağlıklı ve keyifli görmek çok güzel. Bir de bizim sevgili kardeşimiz Erkan Köroğlu gelmiş, onu da gördüm. Çok beyefendi ve hatırnaz bir çocuktur, kendisini görmekten çok da mutlu oldum.
Sevdiklerimin yaşadığı güzel kentte bu yaz boyunca iki parçalı olarak 20 gün kalma fırsatım oldu. Bir yanım Ayancık’ın bir yancığında kalarak ayrıldık Ayancık’tan. Bir sonraki gelişime kadar hoşça kal Ayancık.
Yine Ayancık’ ta haberimizin olmadığı bir macerayı okuduk. O bizim içinde olduğumuz sandal sefasını çok iyi hatırlıyorum. O gün çok eğlenceli bir gündü. Fakat sende macerayı ucuz atlatmışsın. Güzel günlerdi vesselam…