İnanç yetmez, İnatçı da olmak gerekir
Adil Yıldız
İş arkadaşlığı, yol arkadaşlığı, mahalle arkadaşlığı… İlle de ilkokul arkadaşlığı!
Hepsi hepsi 4-5 seneye sığan ortak bir çar çabuk kıvama ulaşan sevgi ve dostluk doruğu…
İşte bu yüzden okul arkadaşlığı unutulmaz! İşte bu yüzden memleket hasreti unutulmaz!
Aynı çatı altında aynı duygularla aynı hedeflere beyin ve gönül koymuş insanların “SEVGİ” de buluşmaları da çok kolaydır. Dostlukların en çabuk üreyebildiği yaşayabildiği yerlerin başında okulların gelmesi sürpriz değildir.
İlkokuldan gelinde son okula…
İmtihanla, heyecanla, sevgiyle herkes birbirine sokula sokula…
Karadeniz’in şirin kasabasın da; aynı sınıf,aynı mahalle,aynı cadde ilkleri yaşamak,aşkı hiç hesapsızca yaşamak, mahallesinden geçerken evinin penceresinden bakan mahallenin güzel kızını sevmek ,müzik dinlerken ağlamak, anılar yaşanmışlıklar bazen hüzün bazen ise sevinç yumağı.Ait olduğun yere sahip çıkmak ne güzel duygulardır.
Yıllar yılları kovalamış ve zamanı öyle harcamışız ki kimimizin saçlarına ak kimimizin yüreğine kor düşmüş. Kimimiz fiziksel olarak deformasyona uğrasak ta tek ortak konu “AYANCIK”.
“Değişmeyen tek şey değişimdir” ilkesini içinde hisseden topluluk ile bir araya geldim 27 Ocak 2013 tarihinde Kozyatağı Bafra pidecisinde.
Yukarıdaki satırlarımda da bahsettiğim gibi ilkokuldan sınıf arkadaşlarım ile karşılaşmamızın heyecanı ile sarsıldım, duygu yoğunluğu tavan yaptı bir araya gelince;
Ayancık sevdalıları demek gerekiyor gelen topluluğa; gelenler arasında kuşak farklılığı gözleniyordu.
Kimi emekli olmuş torunlara karışmış, kimileri aktif iş hayatında, kimi hastalıklar ile uğraşmış gözler yorgun, vücut yorgun, ancak jenerasyon farklılığına rağmen, aynı duygu ve düşünce ile “ pide bahane, sohbet şahane”
İlkesi ile birlikte olmak aidiyet duygusu ile hareket etmek vazgeçilmez unsur olsa gerek.
Böylesi toplantılarda bir araya gelmek, geçmişi anmak, insanı ruhen gençleştiriyor buna şahitlik yaptım geçen haftaki toplantımızda.
Değişmeyen tek şeyin “ AYANCIK “ sevgisi olduğuna şahitlik ettim.
Öyle bir yörenin insanlarıyız ki; içimizden çıkan insanlarımız hangi konumda olursa olsun heyecan ile anıları tazeledi.
Ayancıklı demek; okumak demek, okuduğunu anlayan ve yorumlayan demek. Medeniyet demek değişime ayak uydurmak demek, misafirperver demek, yardımlaşma demek. Yapılan istatistikler nüfus yoğunluğuna bakıldığında en fazla eğitim ve öğretimin yüksek olduğu yer olarak Ayancığın üst sıralarda yer aldığını gösterir.
Ayancık kasabasına bakıldığında ilkleri yaşayan kasaba olarak tarihte yerini aldığını görürüz.
İlk tahtadan yapılmış kale filesi, Karadeniz bölgesinde ilk elektrik verilen kasaba, ilk özel sermayeli devlet destekli fabrikayı gibi sayabiliriz. Tüm bu ekonomik getiri insan öğesine de yansıyarak hem sosyal alanda, hem de eğitim alanında tohumları iyi atılmış kasaba olarak tarihi değerleri ile birlikte arşivlerde yerini almış. İşte bu yüzden halen bir araya gelindiğinde ortak nokta Ayancık’tan bahsedilebiliniyor.
Sevgi ve saygının asla vazgeçilmediği, asla ödün verilmediği bir gün yaşadım.
O toplantıda kendimi son kuşak temsilcisi gibi hissettim. Benden sonraki kuşakta inşallah böyle bir araya gelerek ortak değerlerini konuşabilecek sohbetlerin olabileceği toplantıların olması dileği ile…
Benim isteğim Ayancık sevdalılarının en azından yılda bir gün de olsa doğduğumuz topraklar ve kasabamız için bir araya gelerek hem beyin jimnastiği yapılmasını sağlamak, hem de son yıllarda kaybolmaya yüz tutmuş dostluğu toplantılar ile pekiştirmek olsun; olsun ki yeni yetişen genç nesillere rol modeli olalım. Bizim nesil çok şanslıydık çünkü; önümüzdeki rol modelleri çok iyi birer kahramandı.
Öyleyse bizler, sizler yerine BİZ diye bilmenin dersini çok iyi çalışabilmeliyiz. O zaman; kaybolmaya yüz tutmuş örf, adet ve göreneklerimizi en modern şekilde günümüze uygun hale getirmek için “ imece” şeklinde çalışmak gerek.
Tüm kuşaklar Ayancık hikâyelerini çocuklarına, torunlarına, eş ve dostlarına anlatsın ki geçmiş tarihimiz sıcaklığını korusun.
En azından ben böyle düşünüyorum ya siz?
Bu yüzden yalnız inanç yetmez inatçı da olmak gerekir.