Dolar 34,8729
Euro 36,6123
Altın 3.048,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sinop 10°C
Yağmurlu
Sinop
10°C
Yağmurlu
Per 9°C
Cum 8°C
Cts 11°C
Paz 10°C

İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ

11 Aralık 2024 03:58

10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen evrensel bildirgenin başlangıç bölümünde insanlık ailesinin bütün üyeleri için eşit bölünmez ve devredilmez hakları tanınmasının dünyada özgürlüğün, adaletin ve barışın temeli olduğu eğer hakları korunamıyor ise herkesin zülüm ve baskıya karşı son çare olarak direnme hakkına başvurmak zorunda kalabileceği belirtilmiştir.

Buna karşın günümüzde evrensel bildirgede yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzen hala kurulamamıştır. İnsanların ırkından, renginde, cinsinden, cinsel yöneliminden, dilinden, dininden ve mezhebinden, inancından, etnik kimliğinden, siyasi-vicdani ve felsefi kanaatinden bağımsız olarak insan olmaktan gelen hakları ve dokunulmazlıkları olduğu temel fikri  dünya çapında yeterli koruma bulamamaktır.

Ülkemizde “insan Hakları” açısından derin bir krizle karşı karşıyayız. Maalesef ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve temel insan haklarının son yıllarda sistematik olarak ihlal edilmektedir. Gazetecileri susturmak için elerlinden geleni fazlasıyla yapmaktadırlar… İktidarın baskıcı politikalarının, muhalif sesleri susturmayı, eleştiriye tahammül göstermemeyi ve halkın haber alma hakkını engellemeyi amaçlayan bir düzene dönüştürülmüşlerdir. İfade özgürlüğü üzerine artan baskıların toplumun tüm kesimlerini etkilemektedir. Sosyal medya paylaşımı yapan AKUT kurucusu Nasuh Mahruki’nin iade özgürlüğü kapsamında yaptığı paylaşımı nedeniyle “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla günlerce cezaevinde tutulması, Cumhurbaşkanının konuşması sırasında İsrail’e ticaretin kesilmesini talep edenlerin göz altına gencin yaşadığı bu ülke bizim ülkemiz.

Toplum düzenlerin de ve siyasi rejimlerde her şeyin insan hakları ve özgürlükler dikkate alınarak, şekillendirilmesi demokrasi kavramlarının güçlenmesinde daha ileriye, daha iyiye gidebilmesinde gerekli olan temel noktadır.

Özgürlük kavramının nasıl sınırları varsa ve bu kavram başkasının Özgürlüğünü kısıtlamak için kullanılmazsa demokrasi kavramı da yine demokrasilerinde ortandan kaldırılması için asla kullanılamaz. Yönetenlerin, yönetilenleri düşünmediği ve her alanda toplumun haklarını kısıtlamaya yöneldiği üstelik bunu yaparken toplumun yararını tamamen bir kenara ittiği ortamlarda ve insan haklarından, demokrasiden söz edilebilir.

Bir siyasal rejim olarak “DEMOKRASİ”, insan haklarının gerçekleştirildiği düzeni temsil eder. İnsan hakları ise doktrin olarak demokrasilerine düşünsel temelini oluşturur. Demokrasiler, çağlar boyunca süregelen insan hakları düşüncesinin temelleri üzerinde doğmuşlar ve zamanla yükselerek çağımızın ileri rejimleri düzeyine gelmişlerdir.

Birleşmiş Milletler “ Dünya İnsan Hakları” Konferansı Viyana Belgesi 8.Maddesinde; “Demokrasi kalkınma, gelişme ve İnsan haklarına ve temel özgürlüklerine saygı, birbirine bağlıdır ve birbirlerini karşılık olarak güçlendirirler. Demokrasi halkın, kendi siyasal ekonomik, sosyal ve kültürel sistemlerini belirtmek için, istencinin özgür ve ifade edilmesine ve yaşamlarının tüm yönlerine tam katılmış b ve emel özgürlüklerinin ulusal ve uluslar arası düzlemde geliştirilmesi ve korunması evrensel olmalıdır ve koşullara bağlanmaksızın yönlendirilmelidir.”

Emre Kongar’ın söylemiyle bitirmek istiyorum. “Demokrasinin ve insan haklarının en büyük düşmanları kendi çıkarları için halklarını demagojik söylemlerle yöneten liderlerdir: Bunlar genellikle mukaddes konuları istismar ederler… Demokrasi, İnsan hakları, adalet ve eşitlik ilklerini zedeleyerek, kendi iktidarlarını ayrımcılık ve nefret üzerine kurdukları bir düzende sürdürmek isterler… Bunun için de din gibi mezhep gibi, ırk gibi, milliyet gibi, mukaddes konuları, herkesin kimliğini belirleyen ölçütleri öne sürerler… insanların inançlarını ve aidiyetlerini sömürürler, farklı inanç ve aidiyetleri birbirine düşman eder ve nefret söylemi aracılığıyla iktidarlarını sürdürürler.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.