Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sinop 7°C
Yağmurlu
Sinop
7°C
Yağmurlu
Pts 9°C
Sal 11°C
Çar 12°C
Per 13°C

Radarın Köpekleri ve Camideki Asker

Havacılık Tarihi Araştırmacısı - Yazar
30 Kasım 2022 20:34

Bizden iki veya üç yıl sonra radara bir yüzbaşı tayin oldu. Uğur Gülbaş. İstihkâm Kıta Komutanı olarak atanan Uğur yüzbaşı, çok kibar biriydi. Onu kısaca tarif etmem gerekirse sanatçı ruhlu biri diyebilirim. O da radar misafirhanesinde kalıyordu. Sık sık kendisi ile güzel sohbetler yapardım. Çok da güzel gitar çalardı. Onu çok ortalarda göremezdik. Doğa yürüyüşlerini çok severdi, bazen mesai saatleri dışında orman içinde bile karşılaştığımız olurdu. Uğur yüzbaşının diğer güzel bir yanı da radarda bulunan kurt köpeklerini sahiplenişi idi. Her yıl yeni doğan yavruları veterinere götürür aşılarını yaptırır, günlük beslenmelerini takip ederdi. Kurt köpekleri de doğa yürüyüşünde onu yalnız bırakmazlardı. Bir anlamda da korumalığını yaparlardı. Yine bir doğa yürüyüşünde Dolay Köyü civarında köpekler bir koyuna saldırmış ve ölmesine neden olmuşlardı. Yanlış hatırlamıyorsam o yürüyüşte Mehmet Bingöl astsubay da varmış. Uğur yüzbaşı ve Mehmet astsubay köylüye koyunun parasını ödemişler. O günden sonra da kurt köpeklerinin sahipleri bu ikili olmuştu.

Radarın Köpekleri ve Camideki Asker

Radar Tören Alanı – Mustafa Kılıç ve Ahmet Can Akyol

Bir Cuma günü mesai bitiminde her zaman olduğu gibi tören alanında toplanmıştık. İstiklal Marşı okunacak, şanlı bayrağımız göndere çekilecekti. Tören sonrası da araçlara binip hafta sonu tatiline girilecekti. Bu törenleri Cuma günü nöbetçi olan subay organize ederdi. İşte o gün Nöbetçi subayı Uğur Gülbaş yüzbaşımdı. Tüm personel tören alanında toplanmıştık. Uğur yüzbaşım rahat / hazır ol komutunu verdi. Selam dur komutunu verip İstiklal Marşını okumaya başlayacaktık. Selam dur demesi ile birlikte radarın hoparlöründen İstiklal Marşı çalmaya başladı. İşte tam o sırada nereden geldiğini anlayamadığımız kurt köpeği hızla Uğur yüzbaşının üzerine atladı. Uğur yüzbaşım esas duruşunu bozmuyordu, sol eli pantolon çizgisine yapışık, sağ eli ise şapkasının kenarında selam vaziyetindeydi. Köpek de bir an durdu ve Uğur yüzbaşıyı bel hizasından koklamaya başladı. Tüm personelde fıkırdamalar, kıkırdamalar başladı. Daha da komiği köpek yere yatıp debelenmeye başlayınca personel sesli gülmeye başladı. İstiklal marşı bitince, Uğur yüzbaşı da köpeği kovalamaya başladı.

Her tören bitiminde mevzi komutanı önemli bir duyuru varsa konuşur, hepimize iyi tatiller dilerdi. Komutanımız bile gülmekten bu konuşmayı yapamadı. Sadece başka bir subaya törenin tekrarlanması emrini verdi. O günden sonra Uğur yüzbaşıyı köpeklerle gören olmadı. Hatta köpekler bile bir daha görülmedi.

Radarın Köpekleri ve Camideki Asker

Mustafa Kılıç – Hüseyin Uysal – Faik Ozansoy

 

Yukarıdaki konuyla ilgili olarak bir anıyı daha paylaşmalıyım. Sözünü ettiğim köpeklerin yemeklerini götüren bir asker vardı. Er yemekhanesinde bulaşıkçı olarak çalışıyordu. Aşçı Nazmi ustanın sıyırdığı işe yaramaz etleri, kemikleri ve artan yemekleri bir kovaya koyar, köpeklerin kulübesine taşırdı. Bu asker rütbeli personeli gördüğü zaman selamını verir ve hemen sorardı, “Komutanım ateşiniz var mı?” Birkaç kez bana da sormuştu, ben de yok diyordum. Bir gün var dedim. “Ateşiniz varsa sigara da vardır, bir dal verir misiniz komutanım,” dedi. Güldüm. Bu asker biraz saf bir çocuktu. Doğal olarak da kızmadım. Bir anlamda radarın maskotu gibiydi.

Radarın Köpekleri ve Camideki Asker

Otocu Ramazan Uçar ile Cami Önünde

Bir Cuma günü operasyondaki askerlerimizden Yusuf Karataş bana, “Komutanım bu gün mutlaka Cuma namazına gitmelisiniz,” dedi. Nedenini de sorduğumda, caminin asker imamı tezkereye gitti. Onun yerine de Antakyalı namazı kıldıracak. Antakyalı dediğimiz bizlerden sigara isteyen maskottu. Radardaki camiye ilk kez o gün gittim. Çok kalabalık değildi tek tük askerin önünde birkaç astsubay ve Radar Bakım subayımız Ali Rıza Erşen yüzbaşım oturuyordu. Ben de arkalarına oturdum. Biraz sonra sesi güzel bir asker ezan okudu. Ezanın bitmesinden sonra arkalardan imam cübbesi kendisine çok bol gelen ve kafasındaki sarık kulaklarına kadar inen imam mihrapa[1] kadar geldi ve oturdu. Camidekilerin birbirine bakıştığı sırada, imam hiç duymadığımız bir dua okumaya başladı. Duaya başladığı anda da Erşen yüzbaşım ayağa fırladı. İmamın kulağından tuttu ve dışarı attı. Kıçına tekme atıp atmadığını yazmamalıyım. Bulaşık yıkamaktan kurtulmak isteyen Antakyalı asker, ana dili olan Arapça ile cami imamlığına kalkışmış. Günlerce bunu konuştuk. Teskere alana kadar da Antakyalıya imam efendi demeye devam ettik.

Radarın Köpekleri ve Camideki Asker

Radarda Tören Alanının Son Hali

 

Radarın Köpekleri ve Camideki Asker

Radar Camisi 2020

 

[1] Mihrap; Cami ve Mescitlerde kıble yönünde belirleyici mimari öğe.

YORUMLAR

  1. ERDEM ELBÜKEN dedi ki:

    Mustafa hocam kaleminize sağlık . Ayancık Radar Üssünde yaşadıklarınızı bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederiz. Şuan terk edilmiş üs bölgesi meğer nelerin yaşandığı bir yermiş.

  2. Rasim Şahin dedi ki:

    Uğur yzb.vasıflı,saygılı biri idi.A.R.Erşen yzb.sakin,değerli karakterdi.Radar bakım amiriydi.Selam olsun tüm dostlara

  3. Erdem Aslan dedi ki:

    Maşallah Mustafa Hocam anılarınız bir derya gibi. Bu güzel anıları bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederiz. Kaleminize ve emeğinize sağlık. Saygı ve selamlar.

  4. Davut ÖZKAN dedi ki:

    Ne güzel günlermiş.

  5. Önder OZANSOY dedi ki:

    Çok güzel dile getirmişsiniz. kalemine sağlık abi. Kurt’un adı da MARTA idi yanılmıyorsam.

  6. Turgay Fatih ÖZARSLAN dedi ki:

    O günlerin sohbetleri, dostlukları artık mümkün değil. Dayanışma, empati, sevgi…

  7. ERDEM ASLAN dedi ki:

    Maşallah Mustafa Hocam, anılarınız bir derya gibi. Bu güzel anıları bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederiz. Kaleminize ve emeğinize sağlık. Saygı ve selamlar

  8. Merih Boşdurmaz dedi ki:

    Mustafa abim, tebrik ederim. Anılarını çok akıcı bir üslupla sanki dün gibi okuyanlara hissettiriyorsun. Güzel günlerdi. Selam ve saygılarımla. Kal sağlıcakla.

  9. Hüseyin Uysal dedi ki:

    Uğur yüzbaşı bizim istihkam komutanıydı. Anlattığın o özelliklerin yanında elinde hep ingilizce kitapla dolaşırdı. Ben ona beni izgilizce kursuna gönder dediğimde, siz üç kişisiniz nasıl göndereyim demişti. Fakat benim istekli olduğumu görünce radarda İngilizce kurs açmıştı. Gerçekte kurs uzun sürmedi ama benim İlk ingilizce hocamdı! Köpekli olayı da çok iyi hatırlıyorum çok gülmüştük. Köpekle çekildiğimiz fotoğrafıda koymuşsun ve yine bizi hayaller alimine taşımışsın sevgili dostum. Kalemine yüreğine sağlık…

  10. Serkan DUYUK dedi ki:

    Askeri personelin ilk görev yaptığı birlikler çok önemli. Ayancık ile ilgili anılarını paylaştıkça kendi adıma büyük bir gıpta ve kıskanma duygusuyla bakıyorum. Keşke ben de aynı duygu yoğunluğu ve aidiyet hissini Ahlatlıbel’e karşı yaşayabilmiş olsaydım. Yazılarının devamını büyük bir merakla bekliyorum. Kalemine sağlık abi.