Sarıkamış Faciası
Şanlı Tarihimizde Söz Edilmeyen Trejedi
“Isı biraz arttığında, eriyen karların altından kardelen çiçekleri gibi askerlerin donuk bedenleri çıkıyordu ortaya”“Önce ayaklarda bir sızı başlıyordu… Yürüyemez olduğundan devriliyordu aç ve yorgun bedenler. Sonra; bir daha uyanılmayan o müthiş uyku… Tek mermi atamadan ölen 90 bin asker. Ve bir dramın bilinmeyen yüzü”
Yılmazdılar geri dönmeyi düşünmediler, hüzünlüyüz, onlar bu vatan için hayatlarını hiçe saydılar. Onlar “Sarıkamış Destanını” yazan kahramanlarımız.
Almanlar, diğer cephelerde kendilerine fazlasıyla yüklenen Rus ordularına karşı yeni bir cephe açılırsa kendilerinin rahatlayacağını düşünmüşler. Enver Paşaya dikte edilen görevi kabul etmiş, Mehmetçik sıkışan Alman ordusunu rahatlatmak amacıyla kurban olarak Sarıkamış’a yolladılar. Her emrin yerine getirilmesine alışık olan padişah damadı Enver Paşa tarihe hesabını veremeyecektir. Bu emirde Berli’nden gelmiştir.
1914 yılının aralık ayında Doğu Anadolu da korkunç kış hüküm sürüyor. Ordumuz toprağa oyulmuş, çukurlarda mevzilenmiş. Perişan durumda. Askerimiz; yazlık giysiler, ayakta çarıklar. Silah, mermi, yiyecek yok.
İstanbul’dan Trabzon’a oradan karaya çıkarılıp, Erzurum üzeri cepheye gönderilecek ihtiyaçlar; kağnılar, at, eşek, develerle taşınacaktı. Ne yazık ki Ruslar, İstanbul-Trabzon hattını kesmiş gemileri batırıyorlar.
Dönemin genelkurmay başkanı Enver Paşa donanma komutanına bile haber vermeden, Sarıkamış taki askerlere erzak, mihimmat yollamak için üç sivil gemi ve gemilerde Sarıkamışta savaşacak 3 bin asker vardı. Bu gemileri Karadeniz Ereğlisi açıklarında 7 Kasım 1914’te Ruslar tesadüf gördü ve batırdı.Bu facia Enver Paşa emriyle kayıtlara geçmemiştir.
1914’te başlayan I. Dünya Savaşında, Osmanlı imparatorluğu Rusyaya karşı savaştı. Ordumuz bu savaşın en ağır malübiyeti olan Kafkas Cephesinde aldı. Tarihimize “Sarıkamış Faciası” olarak geçen bu olayda Enver Paşanın emriyle bölgeye yazlık ünüforma, ayaklarında çarıkla gönderilen 90 bin askerşnşz, kışın aniden bastırmasıyla Allahuekber Dağlarında donup şehit olmuşlardır. Tek bir kurşun bile atamadan ölen 90 bin yiğit.
-50 dereceye düşen soğukta kırılan, soğukta ve buzlu rüzgarda etleri dökülen, acımasız emirlere göğüs veren ordumuzun kahramanlığı, fedakarlığı, mücadele azminin destanıdır.
Sarıkamış denince çarıksız cesetler, çam ağaçlarında meyve görünümünde askerlerimiz (Çığlak ayakları karla temas etmemesi için ağaçlara çıkmıştır askerlerimiz) akıllara gelir. Şanlı tarihimiz kahramanlıklarımızla, zaferlerimizle birlikte acılarımızla da yaşanmıştır. Yemen’de kavurucu sıcaktan, Sarıkamıştaki dondurucu soğuktan yok olan fidanlarımızı unutmamalıyız. Bunlardan ders çıkartmalıyız.
Bir şeyi itiraf etmeliyiz. Bize hep resmi tarih öğretilmiştir. Gerçek tarihi sıkıntıya düştüğümüzde öğreniyoruz. Tarihimizi bilmeliyiz. Okullarımızda göstermelik, gereksiz ve ezber olarak artık öğretmemeliyiz.
Moskova askeri müzesinde bir yazının sonlarında şöyle yazmakta: “Allahuekber Dağlarındaki Türk müfrezesini esir alamadık. Bizden çok evvel Allah’larına teslim olmuşlar. 24.12.1914 Perşembe
Tarihimizin en acı sayfalarından birisi olan “Sarıkamış Faciası” siyasi hatanın yarattığı bir destandır. Bu acı destanı yazan şehitlerimize saygı duymaktan öte söylenecek bir söz yoktur.
Sevgi İle Kalın