Şekerci Osman Kurt (Amcam)
Mustafa Kılıç’tan Ayancık anıları…
Ayancık’ın ilk modern pastanesi şekerci Osman Kurt amcamın Köşem pastanesiydi.
Sadece modern demek yeterli değildir. Temiz, sağlığa uygunluk ve güzel bir dekorasyona sahipti. Yapılan pastalar, şekerlemeler ve dondurmalar tarif edilemeyecek kadar lezzetliydi. Satırları okuyanlar ne var, artık her yerde sözü edilen özellikler mevcut. O dönemde bilinmeyen birçok lezzet de bu gün gastronomi dünyamıza katılmıştır diyebilirler. Doğrudur. İşte tam burada Şekerci Osman Kurt farkı ortaya çıkıyor. Osman amcam ürettiği her pastaya, şekerlemeye, dondurmaya sevgisini katardı, gönlünün güzelliğini, güler yüzlülükle eklerdi. İnsanlığı ise onun öne çıkan özelliklerinden birisi idi.
Hafta sonları ve nöbet istirahatlarımda mutlaka kendisinin yanına uğrardım. Kışın onun salebini içmek ayrıcalıktı. Yaz ise dondurmalarının tadına bakmaya bayılırdım. İster yaz olsun ister kış Osman amcamla sohbet etmek beni mutlu ederdi. Pastanenin yoğun olmadığı sıralarda ise sohbeti bölmemek adına imalathaneye de girdiğim olurdu. Bazen ağır kazanları kaldırmada yardım bile ederdim. Hiç unutmadığım bir lezzet var onun tüm detaylarını bildiğim için paylaşmak isterim. İmalathanede ağzı küçük, kendisi genişçe bakır bir kazan vardı. Bu kazanın altında tüplü bir ateş yanar, kazan da başka bir düzenekle istenilen hızda döndürülürdü. Kazanın ağzı hafif eğimli olarak çalışan ustaya doğru bakardı. Döndürülerek ısıtılan bakır kazanın içine de kabuksuz fındık atılırdı. Bir müddet döndürülerek ısıtılan fındıklar renk değiştirilmeye başlardı. Artık tekerlekli yüksek bir hazne[1] dönen kazanın ağız kısmına yaklaştırılırdı. Musluk yardımı ile hazne içerisinde hazırlanmış şeker ve limon karışımı şerbet incecik şekilde akıtılırdı. Kazan döndükçe şerbet fındığa bulaşır, ısı yardımı ile de beyaz bir şekere dönüşürdü. Malzemelerin oranlarını ve işlemlerin sürelerini tabii ki bilemiyorum. Bildiğim tek şey Osman amcamın sevgi ile ürettiği idi. O sıcacık şekerle kaplanmış fındığın tadını size anlatmam mümkün değil.
Esas anlatmak istediğim konuya geldim sanırım. Pastaneye geldiğim bir gün Osman amcam tam zamanında geldin Mustafa’cığım dedi. Sen dükkânda dur ben bankaya kadar gidip geleceğim. Osman amcam bankaya gitti. İçimden inşallah müşteri gelmez diye geçirdim. Çünkü hiçbir şeyin fiyatını bilmiyordum. Korktuğum başıma geldi. Sanırım zil çalmış ve öğrenciler teneffüse çıkmışlar. Gruplar halinde kız öğrenciler geldiler. Allahtan ufak tefek kek ve kurabiyeler istediler. Fiyatlarını bilmediğim için kafama göre düşük liralar aldım. Nasıl olsa yüksek fiyatlı değil, gerekirse ben üstünü tamamlarım diye düşündüm. Bir kız öğrenci de fındık şekeri istedi. Kese kâğıdına fındık şekeri koydum. Bana 10 lira uzattı. (O tarihte on bin lira mı diyorduk?) Neyse, kâğıt para uzattı, üstünü bekliyordu. Fiyatını bilmediğimi, bir sonraki teneffüste uğra, nasılsa Osman amca gelecek. Paranın üstünü alırsın dedim. Zilin çaldığını pastaneden bile duyduk. Öğrenciler hızla okula döndüler.
Elimdeki kâğıt parayı çekmeceye koymak için açtığımda, birçok kâğıt paranın orada olduğunu gördüm. Öylece kala kaldım. Her şey okullarda, kitaplarda öğrenilmiyordu. Sevgi, saygı, özveri, merhamet vs. vs. Ben ise Güven’i orada unutamayacağım şekilde öğrendim. Para çekmecesinde benim bir ayda kazandığım maaştan çok daha fazla para vardı.
Şekerci Osman Kurt’a o günden sonra amca demeğe başladım. Osman amcamın oğlu Ahmet Kurt yakın arkadaşımdı. Onunla birlikte futbol oynardık. Birlikte antrenmanlar yapardık. En çok da Acar kahvehanesinde çekişmeli bilardo maçlarımız olurdu. Bir o beni yenerdi, bir ben onu. Ara sıra mızıkçılık da yapardık. Dürttün, dürttün. Dürtmediğini de onun avukatı Oktay Sarısoy söylerdi. Bu maçlara Faik de katılırdı. Sonra Ahmet askere gitti. Onun yokluğunu doldurmam mümkün değildi. Ama onun sandalyesini zaman zaman ben doldurdum. Onun yerine Nazmiye teyzemin pişirdiği harika Ispıtları ben yedim.
[1] Hazne; Bir şeyin, özellikle bir sıvının toplandığı, biriktirildiği yer.
Antalya da kale yakını orduevinde öğle yemeği yerken eşim harp okulundan sınıf arkadaşıyla karşılaştı, adam seni çok iyi gördüm falan muhabbeti …derken hanım nereli ye geldi sıra ,Ayancık lafını duyan genç bir hanım yanımıza geldi bende Ayancıklıyım dedi. Meğer Osman amcamızın ablası vardı köprübaşı caddesinde… Komşumuz Sudi Özgür amcamızın hanımı. Onun oğlu mustafanın kızıymış. Zuhal Karahan Kocaeli
Ruhu şad mekanı cennet olsun pastanesinden yemek içmek nasip oldu
Kaleminize sağlık hocam. Geçmiş yıllarda yaşananlar , anılar, dostluklar neden bir başka imiş ? Bunu kendime hep sorarım. İnsanların sahte olmadığı , menfaatin düşünülmediği , herşeyin para olmadığı zamanlar. Bu zamanlarda yaşamadığım için kendimi çok şanssız buluyorum.Dürüstlüğün, saygının, sevginin , erdemin , vicdanın yüksek olduğu güzel insanların yaşadığı zamanları ne kadar özlemle yad ediyorsunuz. Umarım o güzellikler şimdiki zamanımızda da bir gün yaşanır. Saygılarımla.
Bizlere ( Gurup-5) ikram ettiği cevizli mantının lezzeti hala damaklarımda. Mekanı cennet olsun.
Emeğine, kalemine sağlık..güzel anıları zevkle okuyorum..
Şekerci Osman amcanın dondurmalarını çok severdim. Şimdi onun yerine bakan oğlu Ahmet kardeşim de ustasından iyi öğrenmiş, ondan yediğim pastayı İzmir’in hiç bir yerinde bulamadım. Osman amca nur içinde yatsın. Ahmet kardeşime sevgi ve selamlar…
Ayancık için büyük bir şanstı Osman amca,Ahmet’inbu ustalığı devam ettirmesi,ne mutlu.Nostalji gezimiz de,bunu bir kez daha yaşadık.Mustafam,kalemine sağlık,Osman amcamız nur içinde yatsın,sevgili Ahmet’e ve Ayancık selam olsun.
Çok güzel abim, bir an eskilere gittim, lisedeyken teneffüs ve boşluklarda Osman amcamızın pastanesi mekanımız olurdu, sohbetlerimiz oda katılırdım, sevecen, güler yüzlü sevdiğimiz bir büyüğümüzdü. Limonata, kek, ekler, sahlep deki o lezzeti unutamam. Allah rahmet eylesin, Işıklarda uyusun…
Çok güzel abim, bir an eskilere gittim, lisedeyken teneffüs ve boşluklarda Osman amcamızın pastanesi mekanımız olurdu, sohbetlerimiz oda katılırdım, sevecen, güler yüzlü sevdiğimiz bir büyüğümüzdü. Limonata, kek, ekler, sahlep deki o lezzeti unutamam. Allah rahmet eylesin, Işıklarda uyusun…
Cennet mekanı olsun nurlar içinde uyusun enişteciğim
Çok güzel kaleme almışsın kardeşim. Köşem pastanesindeki muhabbetler ve Osman amcamız unutulmayan Ayancık anılarımızdaki yeri bir başkadır. Bu vesileyle Osman Amcama Allahtan gani gani rahmetler diliyorum. Mekanı cennet olsun. Babasının tatlarını günümüze taşıyan Ahmet Kurt kardeşime de Selâmlarımla
Ruhu şad olsun.
Işıklar içinde uyusun.
Osman Amca’nın yarattığı tatlar, 50li,60lı yıllarda doğan Ayancıklıların damak zevkini belirlemiştir.
Hepimizin yolu mutlaka Şekerci Osman Amca’ya düşmüştür.
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun. Dondurması , pastaları, pantispanyası harikaydı.Nurlar içinde yatsın .
Güzel günlerdi huzurlu güvenli özgür modern, cep telefonu, bilgisayar internet yoktu fakat toplum bukadar bağnaz değildi.
Ah be ayancık…
Ah be güzel dostluklar…
Ah be cankusum..
Selamlar olsun..
Allah rahmet eylesin çarşı izninde orada kahvaltı yapardık çok güzel reçelleri vardı kaymakla reçel bide yanında süt verirdi şekerci Osman
Osman eniştemizin yerini kimse dolduramaz, mekanı cennet olsun nurlar içinde uyusun inşallah
Çocukluğumda para biriktirip Osman Amcanın şadırvan meydanındaki pastanesinde keşkülünden yerdim.Param yeterli olursa üzerinede bir kaşıkta dondurma koydururdum.Yıllardır o tadı hiç unutmadım.
Üç yıl önce Ayancık ziyaretimde rahmetli olduğunu oğlunun stadyum yanında yeni bir yer açtığını duyunca orada o özlemimi gidermek istedim.
*Mevsim itibarıyla keşkül yapılmıyormuş.
Üzülmedim desem yalan olmaz.!
Işıklar yoldaşı olsun. Çok güzel tatlılar yapardı. Dondurması süperdi
En üstteki resimde Ahmet beyin sarıldığı arkadaşı fenerci amcanın oğlu Fahri Yeni ‘ye benziyor. Zuhal Karahan Fenerbahçe
Ruhu şad mekanı cennet olsun.
1960 senelerinde Osman amcanın yanında bir müddet ben de çalıştım. O günleri unutamam Osman amcama Allah rahmet eylesin. Mekanı Cennet olsun.
Şekerci osman namı değer osman amcanın vefatını buradan öğrendim rabbim yerinde dinlensin ve halden anlayan bir esnaf para onun için hiç bir şeydi osman amcaya yer verildiği için teşekkür ederim
Ahmet, babanın (Osman Amcanın) yaş pastasının patentini almanı ,tarifi dışındaki hikayeyi yazmanı bekliyorum.İlkokuldan arkadaşın Nilgün Kurtoğlu.