Selam ile Huzuru İnşa Etmek
Söz konusu davranışa baktığımızda….
Hz. Peygamber bir sohbeti sırasında, yedi güzel davranıştan bahsederek bu davranışları sergileyen insanları Allah’ın, hiç bir gölgenin olmadığı kıyamet gününde, kendi gölgesinde gölgelendireceğini ifade etmiştir.
Bu hadiste övülen ve müjdelenen güzel davranışlar arasında sayılan, Allah için birbirlerini sevme, onun rızası için bir araya gelip, onun rızası için ayrılma eylemine dikkat çekmek istiyoruz. Söz konusu davranışa baktığımızda iki şeyin ön plana çıktığını görülüyor:
1. Birbirlerini sevme.
2. Sevme eylemini Allah için yapma.
Kapsayıcılığı itibari ile pek çok sohbetin ana başlığını teşkil eden bu nedenle de oldukça aşina olduğumuz bu hadis-i şerife klasik yaklaşım; genelde sevme eyleminin de, bu’z etme eyleminin de Allah rızası için olması gerektiği şeklindedir. Ancak burada odaklanılması gereken asıl şey bize göre insanoğlunun sevgiye teşvik edilmiş olmasıdır. Hatta sevmenin zor olduğu zamanlarda bile meseleye Allah rızası dahil edilerek mutlaka ama mutlaka sağlanması gerektiğidir. Peki sevgi bizden niçin istenir?
İslam dini en son ve en mükemmel din olarak hem fert hem de toplum planında insanın mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayabilmesi için en güzel tedbirleri almıştır. İslam aile kurmayı teşvik eder, sevgi ise evliliğin devamı için çok büyük bir fonksiyona sahiptir. Eşler arasında sevgi varsa tartışmalar problemler kolaylıkla aşılır. Gülü seven dikenine katlanır misali insan sevgisizlikte tahammül edemediği şeylere, sevgi olunca katlanır, kötülükleri görmez olur. Sevgi yoksa eşler arasında en küçük tartışmalar bile çabucak büyür. Koca bir dev haline gelir.
Sevgi toplum hayatında da çok önemli bir görev icra eder. Onun hakim olduğu bir toplumda bireyler huzuru yakalar. Sevgi zoru kolaylaştırır, çirkini güzelleştirir, acıyı tatlılaştırır. Yasaların yapamadığını bir küçük tebessüm hallediverir. Bir toplumda bireyler arasında sevginin hakim olduğu bir ilişki sağlanabilirse o toplum yaşanacak bir hale gelir. İnsan sevgi ve hoşgörü sayesinde trafikte karşıdan gelen sürücünün aslında düşmanı olmadığını, yanı başında kendisi ile birlikte kırmızı ışıkta bekleyen bir başka sürücünün de rakibi değil kardeşi olduğunu hisseder. Komşusunun sıkıntısını kendi derdi bilip ihtiyaç sahibinin ihtiyacını gidermeyi vazife edinir sevgi ile. İnsan namazda kendisinden yer isteyen birine sevgi ile yaklaşırsa onu kırıp incitmek yerine kendi yerini ona bağışlayacak kadar içten bir davranışta bulunabilir. Yunus Emre sevgiden şöyle bahseder:
Dünyaya gelen geçer, bir bir şerbetin içer
Bu bir köprüdür geçer, cahiller onu bilmez
Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz
İşte bu denli önemlidir insan hayatında ve İslam sevgiyi bu nedenle teşvik eder. Allah’ın gölgesini vaat eder sevgi karşılığında. Allah Rasulü bir başka hadis-i şerifte sevgi olmadan cennete dahi girilemeyeceğini ifade etmiştir:
“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız…2
Hadis-i şerifte iman ile sevgi arasında bir bağ kurulmuş ve müslümanlara, sevgi ile örülü bir toplum oluşturamadıkları sürece, İslam’ın en önemli şartını yani imanın esaslarını şüphe duymaksızın kabullenme işini yapamamış olacakları uyarısı yapılmıştır. Bu çok büyük bir tehdittir çünkü hadiste de belirtildiği gibi cennete girmek ancak ve ancak İman ile mümkündür.
İşte bu ve benzeri hadisler yüce dinimiz İslam’ın bize rağmen bizi mutlu kılma çabasına birer örnektir! Bu noktada akla bir soru gelebilir. Evet, sevgi teşvik edilmiş hatta cennete girmek için şart koşulmuştur, peki ama koskoca kalabalık bir toplumda sevgi nasıl tesis edilir?
Yüce dinimiz sevgiyi tavsiye ederken bunu sadece haşa! kuru bir tavsiye ile bırakmamıştır. Nasılını da bildirmiştir. Çünkü insan nihayetinde dilediği şeyi sevme kudretine sahip bir varlık değildir. Bir kalp işidir sevgi. Hayat rehberimiz Hz. Peygamber s.a.s. yukarıda bir kısmını verdiğim hadis-i şerifin sonunda bu sorunun cevabını şöyle verir:
“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız… Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!”
Evet, Hz. Peygamber hiç durup düşünmeksizin, Allah tarafından bizlere gönderilmiş bir elçi olduğunu ispatlarcasına yeryüzünde sevginin nasıl tesis edeceğini söyleyivermiştir.
“Selamı yaymak”
Selam kuru bir sözden ibaret değildir. İnsan birine selam verirken, aynı zamanda o kişiye gösterdiği saygıyı ifade eder. Böyle bir davranışa muhatap olan kişi, kendisine selam veren kişiye karşı bir hoşnutluk duyarken aynı zamanda pozitif bir halet-i ruhiye içerisine girer. Çünkü bu, onun için sevilmek, sayılmak ve tabiri caizse adam yerine konulmak anlamındadır. Hz. Peygamber’in çocuklara bile selam verip onların hal-hatırını sorması buna işaret etmektedir.
Vesselam…