Sinop Nükleer Santral İstemiyor
Çevremize doğamıza sahip çıkalım.
Sinop Nükleer Santrale ilişkin hukuksuz süreç sonlandırılana kadar mücadele devam etmekte. Bu gün 28 Mart 2022 Pazartesi; Saat: 10.00’da Samsun İdare Mahkemesi’nde açılan dava için Nükleer Santral karşıtları: NKP (Nükleer Karşıtı Platform Bileşenleri) olarak, Sinoplu vatandaşlar, Sinop ve Ayancık Belediyeleri, Elektrik mühendisleri odası (EMO) Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB), KESK, TEMA VAKFI ve çok sayıda demokratik kitle örgütü ile birlikte bakanlığın hukuksuz ÇED uygulamasına karşı Samsun ikinci ve üçüncü; ve… Bölge İdare Mahkemelerinde hukuk mücadelesi vermekteler… Bilirkişilerce hazırlanan raporun sonuç ve kanaat bölümünde: 24 Ana başlıktan 18’inde, 102 alt başlıktan 90’ında olumsuz görüş bildirilmiş ve nihai ÇED raporunun bu anlamda kabul edilemez olduğu gözler önüne sermişlerdi…
Bundan 36 yıl önce dünya bugüne kadar gördüğü belki de en büyük felaketi yaşadı. 26 Nisan 1986 tarihinde, bugün Ukrayna’da bulunan Pripyat şehrinin 14,5 kilometre kuzeybatısında ki Çernobil Nükleer Santrali’nin 4 numaralı reaktöründe yapılan bir güvenlik testi sırasında yangın çıktı. Bir dizi patlama sonucu yangın büyüdü ve radyoaktif buhar atmosfere yükseldi.
Kazanın maddi boyutu bugüne kadar tam olarak ölçülememiştir. Birleşmiş Milletlerin 2009 da yayınlanan raporuna göre; Belarus ekonomisine 235 milyar dolar, Ukrayna ekonomisine 200 milyar dolarlık etkisinin olduğunu ve civar ülkelerde yaşayan 7 milyon kişi hala felaketin yol açtığı zarardan dolayı yardım ve sağlık hizmeti almakta.
Çernobil nükleer kazasının 10 milyon kişiyi etkilediğini ve 30 yıl boyunca maddi hasarın 700 milyardan fazla olduğu ileri sürülmüştür. O günlerde Türkiye Enerji Bakanı Cahit Aral çay da bir tehlike olmadığını göstermek için, basın karşısında bir bardak çay içti. Ancak batılı ülkeler tonlarca tarım ürünlerini Türkiye’ye iade etti.
Bu bilgiler sonrası ülkemizde iktidarın hızlı ve kısa yoldan nükleer enerjiye sahip olma isteğini anlamak mümkün değil… Uzmanlar nükleer teknolojisinin kestirme yoldan başarılı olma şansının olmadığını ve bu tip çalışmalar pahalı ve çok riskli olduğu görüşünde birleşmektedirler. Böyle bir çalışmanın bilimsel ve titizlikle sağlıklı olması gereklidir.
İktidar 20 yıllık yönetimi boyunca Türkiye’de elektrik enerjilerini dünya ölçeğinde vatandaşına ve sanayisine en pahalı sunan ülke konumuna gelmiştir. Bunun temel nedeni enerjide serbestleşme ve kuralsızlaştırma politikalarıdır. Halkın vergileriyle yapılan enerji santrallerinin “Babalar gibi” sattılar. İktidar halkın istemediği tehlikeli “Mersin ve Sinop” Nükleer Santral kurma yerine enerji verimliliğine ve yenilebilir enerjilere önem vermeli ve yönlenmelidir.
Çevremize doğamıza sahip çıkalım. Bu ülkede yolsuzluklarla, rüşvetle enerji operasyonları yönetenlere karşı çıkalım. Bu ülkenin namuslu insanları, bilim insanları, sanatçıları nükleer santrallerine ihtiyaç olmadığını, yönetenlerin siyasal bir tercih olarak dayattığını haykırdılar. Sonuç olarak şöyle kapatmak istiyorum; Çocuklarımıza temiz çevre bırakalım. Dün Çernobil, Fukişima artık yeter Mersin ve Sinop’u rahat bırakın.
Sevgi ile kalın