Türk Askeri ve Polisi
Bendeniz Türkiye’nin başından geçen şu malum 15 Temmuz olayı gibi tüm olayları, Allah’ın bana lütfettiği ömür içerisinde hepsini görmek nasip oldu. Bunlardan bana göre en önemli iz bırakanlardan ilki 27 Mayıs İhtilali ile bugünün 15 Temmuz darbe teşebbüsüdür. Zira 27 Mayıs İhtilali’nden önce güya ‘Menderes zamanında üniversite talebeleri polis tarafından kesilip buzhanelere saklanmış, yok tarlalara gömülmüş’ falan gibi adice uydurulan yalanlarla 27 Mayıs İhtilali gerçekleştirilmişti.
Sonrası da malum. Zavallı Menderes ve arkadaşları da canice idam edilip, Türk siyasi tarihine kara bir damga vurulmuştu. Bu ihtilal esnasında ve sonunda ne oldu? Türk Polisi adeta linç edildi. Polislerimiz sokaklarda polis elbisesi ile günlerce dolaşamaz olmuştu. Asker kökenli olan insanlarımız ise göklere çıkarılmış, polis aleyhinde sokaklarda gösteriler düzenlenmişti. Fakat geçen kısa zaman içerisinde yapılan yanlış ve ortaya konan bu tutumun hiç de doğru olmadığı anlaşılınca “Polis- Asker el ele” sloganları üretilip, adeta Emniyet mensuplarına zorla da olsa ‘iade-i itibar’ faaliyeti gösterilip, tablo düzeltilmeye başlandı. Başlandı ama elbette bu iş neresinden baksanız yaklaşık iki yıl sürmüştü. Biz yaşlarda olan insanlarımız bunu çok iyi hatırlar. O zamanlar, bizler lise talebesi idik. Bizleri sanki işgalden kurtulmuşuz gibi hocalarımız ve o zamanın okul müdürü sokaklara döküp, sözde 27 Mayıs’ı bize (anlamadan, bilmeden, aklımız kesmeden, neye hizmet ettiğimizi göremeden) kutlattılar(!). Yani aynen şimdi sokağa tanklarla dökülen zavallı eratın gece vakti nereye hangi gaye ile sürüldüklerini bilmedikleri gibi.
Gelelim bugüne… Şimdi de ne oldu? Birkaç şerefsiz yüzünden sokağa dökülen zavallı erat ve bu işe asla taraftar olmamış fakat sesleri duyulamayan subay, astsubay veya askeri personel de halk nazarında adeta ‘tu kaka’ olarak görülmeye başlandı. Hayır, asla bu tuzağa düşmeyelim. Yapılan son istatistik bu işe kalkışanların, maalesef Türk Askeri elbisesine bürünmüş ve ordumuzun asla % 1-2’sini bile aşamayan satılmışlar olduğunu bilip, kesinlikle Türk Milleti’nin askerine olan sevgisine halel getirtemeyiz. Bu ocak bize yine Oğuz Kağan’ın, Alparslan’ın, Fatihlerin mirasıdır. Bu ocak bizim yine Peygamber Ocağı’mızdır. Birkaç haine sebep bizler asla Peygamber Ocağı’mıza soğuk nazarlarla bakamayız. Zaman zaman söyleriz; öğretmen, avukat, hekim hatta din adamı mesleklerinden tezahür eden birkaç ahlaksız yüzünden nasıl ki; tüm meslek erbabını ve meslekleri lekeleyemez isek, bunların sebebine bizim de severek askerlik görevimizi yaptığımız, hepimizin en güzel hatıralarına defter olmuş olan asker ocağına kötü gözle bakamayız. “Asker- Polis her zaman el eledir” bunlar her zaman bu milletin esas değer unsurlarıdır.
Yani konuyu şu ‘darb-ı mesel’ ile kapatmak isterim, “Papaz efendiye kızıp, orucumuzu bozamayız”. Aman dikkatli olun, oyuna gelmeyelim. Değerleri kaybolan millet, havada boş bir çuval gibikalır. Askerimiz de, polisimiz de bizim göz bebeğimizdir. Tabii onlar da çalışıp çabalamalı ve ahlaklı davranışları ile temsil ettikleri bu millete layık olmak zorundadırlar.