Dolar 34,6487
Euro 36,3458
Altın 2.923,76
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sinop 11°C
Az Bulutlu
Sinop
11°C
Az Bulutlu
Çar 11°C
Per 13°C
Cum 12°C
Cts 12°C

“Üniformalarımı ağlaya ağlaya teslim ettim”

FETÖ’cü subayların baskısı ve işkencesi nedeniyle Kara Harp Okulunu 4. sınıfta bırakan Merve Nayır, en büyük hayali olan askerlik mesleğinden kendisini ayrılmaya zorlayanlarla yargı önünde hesaplaşacak.

“Üniformalarımı ağlaya ağlaya teslim ettim”
2 Ağustos 2016 12:25

Nayır: “O çok sevdiğim üniformalarımı üstümden çıkararak ağlaya ağlaya teslim ettim. O üniformaları vatan hainlerine emanet ettik. Biz zamanında karşı koyamadık. O çok sevdiğim üniformayı üstümden çıkarsalar da bu benim hep hayalimdi”

Fetullahçı Terör Örgütü  (FETÖ) mensubu subayların baskısı ve işkencesi nedeniyle Kara Harp Okulunu 4.  sınıfta bırakan 25 yaşındaki Merve Nayır, en büyük hayali olan askerlik  mesleğinden ayrılmaya zorlayanlarla yargı önünde hesaplaşmak istiyor.

 Nayır, asker olma isteğinin daha  ortaokulda başladığını, bunun kendisi için “çocukluk hayali” olduğunu söyledi.

Asker bir babanın kızı olarak büyüdüğünü ve sadece üniformaya aşık  olduğu için bu mesleği seçmediğini dile getiren Nayır, “Belli bir disiplin  içerisinde ve vatan, millet sevgisini ön planda tutarak büyüdüm.” ifadelerini  kullandı.

 “BİR DAMLA SU BİLE İÇEMİYORDUK”

Nayır, 2009 senesinde Kara Harp Okuluna girdiğini, okula başladıktan  sonra intibak eğitimi için İzmir’in Menteş ilçesine götürüldüklerini kaydederek,  burada eğitimin ikinci günü, kendisi gibi seçilmiş bir grup öğrenciyle birlikte  şok mangasına alındıklarını belirtti.

Şok mangalarında çok zorlu eğitime tabi tutulduklarını, diğer  öğrencilerin uygun adımla gittikleri yerlere “yat-kalk” yaptırılarak  süründürülerek götürüldüklerini aktaran Nayır, “Burada çok fazla fiziksel ve  psikolojik şiddete maruz kaldım. En çok baskıyı da o mangalara yapıyorlardı. Biz  sabah içtimalarına tam teçhizat katılıyorduk. Mataralarımız ağzına kadar doluydu.  İzmir’de 40 derece sıcağın altında eğitimler yaparken gözümüzün önünde o sular  yerlere dökülüyordu. Bir damla su bile içemiyorduk. Ben bu eğitimlere başlamadan  önce 56 kiloydum. Bu intibak eğitimi yaklaşık 28 gün sürdü ve bu süre sonunda 40  kiloya kadar düştüm.” diye konuştu.

“BİZİ YEMİN TÖRENİNE ÇIKARMADILAR”

Nayır, bu eğitimler sırasında ayağının zedelendiğini, izin talebinde  bulunduğu takım komutanlarının ise olumsuz yanıtıyla karşılaştığını söyledi.

Bütün bu yapılanların “gizli” şekilde üst komutanlardan saklanarak  yürütüldüğünü anlatan Nayır, şöyle devam etti:

 “28 günlük eğitimimiz bitti ve bizi yemin törenine çıkarmadılar. Ailem  beni törende izlemeye geldiğinde komutanlarımızın emriyle deniz nöbeti tuttuk  biz. Yemin töreninin ardından annem ile birlikte askeri hastaneye gittik. Doktor  bize iki ayak topuk kemiklerimin de kırıldığını söyledi. İki ayağım dizlerime  kadar alçıya alındı. Daha yeni askeri öğrenci olmanın sevincini yaşıyordum.  ‘Acaba bu şekilde devam edebilir miyim?’ diye travma da yaşadım. Okula 45 gün  sonra başladım ve okul içerisine değnekle gezdiğim günleri hatırlıyorum. O kadar  aşkla bağlanmıştım bu mesleğe.”

“AĞZIMIZLA KUŞ TUTSAK ONLARIN GÖZÜNDE SUBAY OLAMAYACAKTIK”

Nayır, zaman zaman kendisine hakaret ve baskılar yapıldığını, takım  komutanlarının, kendisinin de aralarında bulunduğu bazı kişilere “mimlenmiş”  olarak baktığını ifade ederek, şunları dile getirdi:

 “Hep belirli kişiler üzerine oynanıyordu. Bizden, ‘alt sınıflar  üzerinde çete kurduk’ diye savunma aldılar. Ona bile cevap veremedik. Bu yüzden  birçok kez savunma verdik. Biz sevilmeyen ve hor görülen tiplerdik. Ağzımızla kuş  tutsak onların gözünde subay olamayacaktık. Bunu her seferinde dile  getiriyorlardı. Sürekli, ‘Er ya da geç bu okuldan atılacaksın, boşuna uğraşma’,  gibi ifadelerle karşı karşıyaydık. Her yönden elimizi kolumuzu bağladıklarını  düşünüyordum.”

 “O ÜNİFORMALARI VATAN HAİNLERİNE EMANET ETTİK”

Nayır, son senesine girdiğinde ise her şeye rağmen artık mezun  olabileceğine inanmaya başladığını ancak FETÖ’ye yakın öğrencilerin 4 senede  “yata yata” bitirdiği okulu kendisinin 5 sene çaba göstererek bitiremediğini  belirterek, “Biz literatürde zaten ‘teğmen’ olmuştuk. Kıta stajı yaptık ve staja  geldik. Ardından bütünleme sınavlarına girip mezun olacaktık. Onda bile elimizi  kolumuzu bağladılar.” ifadelerini kullandı.

Son senesinde kendisi için hayati önem taşıyan bir sınavda, subayların  bilgisi ve izni dahilinde cevap kağıtları toplanacağı sırada 2 soruyu  yanıtlamasına rağmen “kopya çektiği” iddiasıyla hakkında tutanak tutulduğunu  belirten Nayır, “Tutanak tutulan sınavım, kopya iddiasında bulunduklarından  dolayı değerlendirmeye alınmadı. Alınsaydı bir dersim kalacaktı. Ondan tek ders  sınavına girip mezun olabilme umudum vardı. ” dedi.

Nayır, hayallerine ulaşmak için 5 sene emek vererek, yata yata değil  her anın hakkını vererek çalıştığını vurgulayarak, şunları kaydetti.

 “Mezun olduğumu sadece ben değil ailem de düşünüyor. Ben teğmen  fotoğraflarımı bile çektirmiştim, artık her şeyim hazırdı. Mezuniyet albümüm bile  hazırdı. Daha önceden hazırlanan yıllıklara benim adımı koymamışlardı. Bu önceden  belliydi zaten. Beni zaten teğmen çıkarmayacaklarmış. Ben son gün o çok sevdiğim  üniformalarımı üstümden çıkararak ağlaya ağlaya teslim ettim. O üniformaları  vatan hainlerine emanet ettik. Biz zamanında karşı koyamadık. O çok sevdiğim  üniformayı üstümden çıkarsalar da bu benim hep hayalimdi. Mezuniyetimize 1 ay  kala bize ayrılma dilekçesi yazdırdılar. Bu kapsamda benden ‘okulu bırakmak  istediğime dair dilekçe’ istediler çünkü bu dilekçeyi yazarsam kendi isteğimle  ayrılmış olacaktım ve sivil bir üniversiteye yatay geçiş hakkım doğacaktı. Aynı  zamanda ayrılmayı kabul edip tazminat ödemeyi de kabul etmiş olacaktım. Ben de  kabul ettim. Bu dilekçede onların dediklerini yazdık ve istediğimizi  yazdırmadılar.” 

Askerlik görevine geri dönmeyi düşünenler için çalışma yapılması  çağrısında bulunan Nayır, “Ben de çocukluk hayalimi gerçekleştirmeme engel  olanlarla, yargı önünde hesaplaşacağım.” dedi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.