Dolar 34,6449
Euro 36,4291
Altın 2.924,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sinop 9°C
Hafif Yağmurlu
Sinop
9°C
Hafif Yağmurlu
Sal 11°C
Çar 12°C
Per 13°C
Cum 13°C

Uzman çavuş olmasını beklerken şehit oldu

Uzman çavuşluk sınavı kazanan oğlu Deniz’in asker olacağı günün hayaliyle yaşayan Ali Mehmet Vurel, Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz gecesi darbe girişimine engel olmak isterken şehit oldu.

Uzman çavuş olmasını beklerken şehit oldu
1 Ağustos 2016 12:50

Uzman çavuşluk sınavı kazanan oğlu Deniz’in asker olacağı günün hayaliyle yaşayan Ali Mehmet Vurel, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz gecesi darbe girişimine engel olmak isterken şehit oldu.

Ali Mehmet Vurel’in (42) eşi Reyhan Vurel, olay gününe ilişkin

Darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz gecesi, askerde olan oğulları Deniz ile görüntülü telefon konuşması yaptıklarını belirten Vurel, daha sonra oğlunun babasını arayarak Ankara’da karışıklık yaşandığını söylediğini ifade etti.

Eşinin, haberleri izledikten sonra arkadaşlarını aradığını aktaran Vurel, sonrasını “O sırada arkadaşından telefon geldi. Elbisesini giydi, çok hızlı bir şekilde çıktı. Arabayı bir çalıştırışı vardı, adeta koşa koşa gitti. Meclis’in oraya gitmiş, bir saat sonra beni aradı ve ‘Ne yapıyorsunuz, Meclis çok karışık’ dedi. Ben de ‘Elif ile balkonda oturuyoruz. Gelmiyor musun?’ dedim. O da bana ‘Ben gelmiyorum’ dedi. Bir daha haber alamadım.” şeklinde anlattı.

“Beraber gittiği arkadaşlarından üçü öldü, biri yaralandı”

Saat 03.00-03.30 arasında yengesinin eve gelerek, kendisine eşinin yaralandığını ve hastaneye götüreceklerini söylediğini belirten Vurel, şöyle konuştu:

“Hastaneye gittim ama ben ‘Eşim yaralı değil, biliyorum öldü’ dedim. Öyle hissetttim. Alaaddin ağabeye ‘Sen yalan söylemezsin, ne olur doğru söyle’ dedim. O da ‘Ölü ya da yaralı olduğundan haberimiz yok’ dedi. Liste geldi ve ‘ölmüş’ dendiğinde o an hastane, her yer başıma yıkıldı.

Eşim, çok cana yakın biriydi. Nerede şehit cenazesi olsa, hemen koşar giderdi. O gün de ‘Mehmet, nereye gidiyorsun? dediğimde bana ‘Reis, çağırıyor. Bu, millet ve vatan bizim’ dedi. Cenazesini gördüğümde, o kadar güzel yüzü vardı ki. Beraber gittikleri arkadaşlarından da üçü öldü, biri yaralandı.”

“Tek hayali, ev sahibi olabilmek ve oğlunun düğününü yapabilmekti”

Eşinin tek hayalinin bir ev sahibi olmak ve çocuklarını güvence altına almak olduğunu vurgulayan Reyhan Vurel, “Eşim, ev alabilmek için çalışıp duruyordu. Deniz, işe başladıktan sonra kredi çekerek ev almayı planlıyordu. ‘Oğlumla öderiz’ diyordu. Oğlum, uzman çavuşluk sınavını kazanmıştı.” dedi.

Eşinin oğluna doyamadığını gözyaşları içinde anlatan Reyhan Vurel, şöyle devam etti:

“Oğluna hasret gitti. Baba-oğul değil, arkadaş gibilerdi. Oğlum döndüğünde ona sofra hazırlayacaktı. Telefon konuşmasından sonra bana, ‘Oğlum, çok neşeliydi. Terhisine az kaldı ya’ dedi. Eşim de öksüzdü.

Devletimiz sağ olsun. Eşim öleli, devletimiz bizi hiç yalnız bırakmadı. Bana gelerek, ‘Sen, bize şehidimizin bir emanetisin, yalnız değilsin. O, bizler, vatan için gitti. Gitmeseydi, biz şu anda böyle değildik’ dediler.”

“Bu vatan meselesi”

Babasının şehit haberi üzerine askerden gelen 22 yaşındaki Deniz Vurel de darbe girişiminin olduğu gün gelişmeleri televizyondan takip ettiğini ve babasını aradığını anlattı.

Babasına, ortalığın karışık olduğunu söylediğini dile getiren Deniz Vurel, “Babam da beni düşünüyor ve bana ‘Sakın dışarı çıkma’ diyordu. Bizim birlik de tam Gazi Mahallesi’nin yanındaydı. Saat 01.30-02.00 gibi babamı aradım ve nerede olduğu sordum. O da ‘Meclis’in oraya bomba düştü. Bombayı atlattık şimdi Genelkurmay’ın önündeyiz’ dedi. ‘Baba, oralar karışık, kendine dikkat et’ dedim. O da ‘Bu vatan meselesi’ dedi.” ifadelerini kullandı.

Deniz Vurel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“O sırada televizyonlarda Genelkurmay’ın önünde helikopterlerin ışıklarını kapatmış olarak havalandığını gördük. Sabaha karşı 05.30 gibi koğuşa geldim ki amcamdan telefon geldi ve ‘Babanı kaybettik’ dedi. Ben, hemen izin almaya çalıştım. Nizamiyenin önü kalabalıktı, çıkabilmem çok zordu. Komutanlarıma yalvardım. Ne yapacağımı şaşırdım. Bursa’dan annemin dayısı gelip beni aldı. Babamı da bunun için kaybettik ama alnımız dik, gururluyuz.

“Babam da asker olmamı istiyordu”

Çocukluğundan bu yana her zaman asker olmayı hayal ettiğini aktaran Deniz Vurel, “Uzman çavuşluk sınavlarını şubat ayında kazanmıştım, mülakatları geçmiştim. Piyade komando olacaktım. Seviniyordum. Babam da asker olmamı çok istiyordu. Gurur duyarak yapacağım bir meslekti. Vatan ve millet için çalışacaktım.” dedi.

Deniz Vurel, koşulların artık kendisi ve ailesi için çok daha zor olduğunu, evde tek erkek kaldığını ve ailesinin yanında olması gerektiğini dile getirerek, şunları söyledi:

“Babam, şehit olduktan sonra anneme ve kardeşlerime bakmak için onların yanında kalmak zorundayım. Onlar gittikleri yere adapte olamaz diye düşünüyorum. Ailemin başında durmam gerekiyor. Bu nedenle bu meslekten vazgeçmek zorundayım.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.