Verirsen Alırsın
Adem Yalçınkaya
Çocukluğum ve ilk gençliğim Ayancık'ta geçtiği için bir çoğunuzdan daha fazla bu kenti yaşamış biriyim. Sağ sol kavgalarının alevli olduğu zamanlarda bile çocukluğumuzu tadında yaşadığımızı hatırlarım.
O dönemlerde -silahların konuşturulduğu ve amaçsızca koşturulan kuklalar döneminden sonraki biraz daha sakin dönemlerde- sağcı ya da solcu diye birbirlerine muhalefet edenler kesinlikle eleştirilerini seviyeli bir muhalif çizgide sürdürürlerdi. Hatta öyle ki birbirlerini meydanlarda kıyasıya eleştiren A ya da B partisi başkanları bile Cuma namazlarında birlikte saf tutar, çıktıklarında eleştiriye devam ederlerdi. Yani laiklik denen şimdinin muamması ve bazılarının küçük beyinlerinin algılayamadığı gulyabani, o dönemlerde layıkıyla yaşanıyordu.
Günümüzde herkes özgür iradesiyle bir taraf olabilir. Ama bu taraflılık, diğer bir tarafı karalayabilirim anlamına gelmez. Kaldı ki herkes için, daha yaşanılası bir kentte hayatına daha rahat devam edebilmesi için birtakım yorumlar yaparken tarzlarının aynı olması beklenemez. Ancak kendisini birilerinin takip ettiği zannıyla hareket eden düşkünler gibi birbirine diş gösterip “sen bizim evin önünden geçersin!” gibi tehditler üç beş gün, ay ya da yıl sonra sizleri mahcubiyetinize sebep olur.
Son cümle olarak eklemek isterim ki; AYANCIK KİMSENİN MALI DEĞİLDİR, SELAM ALMAK İSTEYEN SELAM VERİR, KENDİNE HAKARET EDİLMESİNİ İSTEYEN DE HAKARET EDER.