Dolar 36,4339
Euro 38,1549
Altın 3.441,38
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sinop 1°C
Kar Yağışlı
Sinop
1°C
Kar Yağışlı
Paz 3°C
Pts 6°C
Sal 8°C
Çar 7°C

YİRMİ YIL

21 Şubat 2025 15:31

Bir filozof, “En uzun yirmi yıl ilk yirmi yıldır” demişti. Gerçekten de çocukluk ve ergenlik döneminde zaman kaplumbağa hızıyla ilerler. Günler, aylar kadar uzun gelir. Saatler geçmek bilmez. Büyümek,bir yerlere ulaşmak, bir şeyleri başarmak isteyen, ama sabredemeyen insanlar için zaman durgun bir su gibi kıpırtısız görünür.

İkinci ve üçüncü yirmili yıllarda, yaşam mücadelesi içinde sorumluluklar ve görevlerle uğraşırken özel, sıkıntılı ve beklemeli anlar hariç zamanın farkına varılmaz. Sonra, üçüncü yirmi yılın bitiminde, zamanın nasıl geçtiği, nerelere gelindiği şaşkınlıkla izlenir. Artık zaman o kadar hızlı ilerlemektedir ki frenleri tutmayan ve tepelerden aşağıya doğru giden bir araç içindeymiş gibi bir panik yaşanır. Geriye dönüp bakıldığında, daha dünmüş gibi gelen günlerin nasıl bu kadar uzakta kaldığına şaşılır. Ne kadar başarılı ne kadar mutlu ve huzurlu olsanız da keşke şunu yapsaydım, şuraya gitseydim, o sözü söylemese idim, Anı yaşa diyen Jorge Luis Borges’in ünlü şiirinde anlattığı gibi daha çok gezseydim, hep sevdiğim işleri yapsaydım diye kederlenirsiniz.

Ancak, hayat devam etmektedir. Zaman sizin isteğinize göre yavaşlamayacak veya başka yöne dönmeyecektir. Yetmişli yaşlarıma geldiğim şu günlerde, hep yaptığım gibi, ayrıntıda kalan, küçük ama insanı mutlu eden alışkanlıklarımın peşinden gidiyorum. Sorumsuzca ve güvenli aile ortamında geçirdiğim çocukluk yıllarımı özlemle anımsıyor olsam bile yarın yapacağım işleri de planlıyorum. İzlediğim bir TV dizisinin yeni bölümünü beklemek, sevdiğim bir çizgi romanın yeni sayısını almak, Facebook’ta yıllardır görmediğim arkadaşlarımla iletişimde olmak, hayallerimi zenginleştiren fotoğrafları arşivimde toplamak, bulmaca sözlüğüme durmadan çoğalan yeni kelimeleri eklemek, merakla beklediğim bir filmi izlemek, sevdiğim ve bana keyif veren bu aktiviteleri dostlarımla paylaşmak, heyecanımı, umut ve sevgimi sürekli tazelemek.

Biliyorum, hayatımızın başlangıcını ve sonunu biz planlayamayız. Yarın ne yaşayacağımızı da bilemeyiz. Ayrıca, bu yaşıma kadar da gelemeyebilirdim. Burtu ve İkisu derelerinde ya da Ayancık’ta denizde boğulma tehlikelerinden kurtulamayabilirdim. Herhangi bir kaza olabilirdi veya siyasi kargaşa dönemlerinde bir kör kurşunla karşılaşabilirdim. Şimdi yaşıyorum. Normal yol ve hava koşullarında dördüncü hatta beşinci yirmi yılı da görmek istiyorum. Hayal mi kuruyorum? Olabilir. Babamın öldüğü yaşı geçtim, annemin öldüğü yaşa daha gelmedim. Ama ben, doğduğum yıl 105 yaşında ölen büyükbabam kadar yaşayabilsem diyorum, tabii ki akıl ve vücut sağlığımın yerinde olması koşuluyla.

Neden güldünüz? Umutsuz yaşanır mı?

SABAHATTİN ÖZTÜRK

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.